~ 25 ~

151 58 3
                                    

  Karanlık ormanda aradığın kişi  

İki gün sonra

Yaşadığım şokun etkisini atlatmak benim için pek mümkün değildi. Ailemizin lanetinin aslında cadılık olduğunu öğrenmiştim. Böylece bilinmeyen gerçek aslında yüzyıllardır insanların uydurmasyon efsaneler olarak yarattığına inandığım bir gerçeklikti.. Belkide lanetin kurban olarak tek seçtiği ailemizin kadınlarıydı. Cadılık damarlarımızda akan kanın lanetiydi. 

Kendimi hapsettiğim odadan dışarı adımımı attığımda artık her şeyin nedenini daha iyi kavramıştım. Neden benim ruhumun bu evden uzak kalamamasını ve neden diğer ruhların özgürlüklerine kavuşamamasını. Ahşap basamakların gıcırtılı sesi eşliğinde merdivenlerin sonuna indiğimde neredeyse bayılmak üzereydim. Etrafıma tutunarak ilerliyor ve düşen eşyaları umursamayarak kendimi bu evden biran önce dışarı atmak istiyordum. Ama şuan için beni yarı yolda bırakmak üzere olan ayaklarım buna engel oluyordu. Son adımı attığımda kendimi sert zeminin üzerine bırakmış ve başıma aldığım darbeyle saç diplerim'den ılık bir sıvının ahşap zeminde yayıldığını hissetmiştim. Zihnimde yankılanan düşünler tıpkı o günkü gibi kızıl ahşap zeminle bir bütün gibi duran kanın kokusu gibi olmuştu.

Karanlık hükmümmüş gibi bir kez daha teslim almıştı bedenim ve ruhumu. Zihnimin zincirlerle kuşanmış köşesinde ki karanlık düşünceler gibi hapis olmuştum. Kurtulmak için debelendiğim de ruhumu acıtan zincirler kızgın demirlerden yapılmış gibiydi. Acı dolu çığlıklarımın yankılanmasının dışında güçsüz bir acı yakarış daha fark etmiştim. Benimle aynı acıyı paylaşan Lema'nın ruhunu.. 

Karanlığa "Lema?" diye fısıldadığım da sesim yankılanarak artmıştı. İçimde birike öfke yüzünden "Neden acı çekiyorsun?! Acı çeken tek bir kişi var! Her ne kadar yaptığı yanlış olsa bile ona bunu yapmamalıydın." diye bağırmıştım. 

Karanlık uzun bir sessizlikle devam ederken nihayet yanıt gelmişti. "Elame'ye inanıyorsun? Sende diğerleri gibi onun suçsuz olduğunu düşünüyorsun." dediğinde sesindeki kırgınlığı hissede bilmiştim. Lema'ya "Evet ona inanıyorum! Ve Emin ol her ne pahasına olursa olsun on üç ruh özgür kalacak! Bu benim yaşamımın son bulmasına sebep olsa da özgür kalacaklar ve o zaman sen hak ettiğini bulacaksın!" yüksek sesle konuşmuştum. Ama karanlık yavaş yavaş kaybolmaya başladığında etraf beyaz bir hüzme halinde aydınlanmaya başlamıştı. Gözlerimi acıtan ışık nedeniyle elimi yüzüme götürerek gözlerimi aralamaya çalışmıştım. Kendi kendime "Neredeyim ben?" dediğimde Karan'ın sesi odada yankılanmaya başlamıştı. "Hastanede, seni bulduğumda baygın bir haldeydin. Çarpmanın etkisiyle başın yarılmıştı." dedikleri neden başımın bir kısmının zonkladığını açıklıyordu. 

Ona "Bana ne olduğunu hatırlamıyorum.." dediğimde Karan elimden tutarak "Doktor son zamanlarda kendini psikolojik olarak fazla yıpratmış olabileceğini söyledi ama iyi olacaksın." diyerek nazikçe sıkmıştı. 

Tamamen kendime geldiğimde doktor yanıma gelerek birkaç tahlil sonucunu incelemiş ve herhangi bir sorun gözükmediğini ama son 24 saat uyumamam gerektiğini söylemişti. Başımda hissettiğim zonklama biraz hafiflediğinde doğrularak ellerime baktım. Elimde oluşan kara iz hala geçmemiş ve  büyük ihtimalle de geçmeyecekti. Karan beni güldüre bilmek için seyahat anılarını anlatıyor ve uyumamam için elinden geleni yapıyordu.

Karan'a "Sence Lema neden kendi ruhunu parçalara ayırmış olabilir?" diye sorduğumda düşünceli bir şekilde arkasına yaslanarak "Emin değilim, belki o da böyle olmasını istemezdi." demişti.

XIII Kayıp RuhDove le storie prendono vita. Scoprilo ora