~ 21 ~

165 61 23
                                    

Karşımda duran kadın göz yaşlarımı silerek "Sen Duru'nun bu hayatta sahip olduğu tek kişisin artık. Lütfen onu koru, her ne pahasına olursa olsun koru. Onu yeterince uzak tuttum ama bir gün eğer ki kendini hatırlamazsa ona kim olduğunu hatırlat." dediğinde yanaklarımı saran avuçlarını tutarak "Size söz veriyorum ona asla bir şey olmasına izin vermeyeceğim." demiştim. 

İçeri gelen genç kız hiç bir şeyden habersiz ikimize baktığında annesi yanımıza gelmesini işaret etmişti. İkimizinde ellerini birleştirerek "Eğer bir gün bana bir şey olursa ikinizin de birlikte olmasını istiyorum." dediğinde gözlerim şaşkınlıkla açılmıştı. Onu uzak tutmak isterken bu istek bile bile ateşe sürüklemek sayılmaz mıydı?

Ayrılmak için kapıya çıktığımızda Duru kapıyı hafifçe aralık bırakarak Karan'a ardından bana baktı. Bana "Seninle bir dakika konuşabilir miyim?" diye sorduğunda gitmesi için otomatik olarak Karan'a bakmıştım. O ise hala yanımda dikilmeye devam ediyordu. Hafifçe dirseğimi karnına geçirdiğimde "Ah! Ben arabayı çalıştırsam iyi olur." demiş ve hızlı adımlarla spiral merdivenlerden aşağı inmişti.

Duru yalnız kaldığımızda kollarını göğsünde birleştirerek "Kim olduğunu artık daha iyi anladım. Aslın da bizi bulmanızı ummuyordum. Ya da bunca yılın ardından birinizin bile gelecek olmasını." duraksayarak derin bir nefes almış ve kaldığı yerden konuşmasına devam etmeye başlamıştı. "Bakın bu kadar zaman beni merak etmemeniz ve ardında sadece ikinizin gelmesi annemi yumuşatmış olabilir. Ama benim minnet duyacağım anlamına gelmez. Bir kez bile olsun benimle iletişim kurmayan biri için bugün gelmedi diye göz yaşı dökmeyeceğim. Eğer beni çok umursamış olsaydı bugün siz yerine o burada olurdu." dediğinde sözlerine kızarak "Eğer her yıl olduğu gibi doğum gününde uzaktan seni seyrede bilmek, yanında olabilmek için yola çıkmasaydı eğer dediğin gibi şuan benim yerime amcam burada olabilirdi!" demiştim. Ama sözlerimin ağırlığını hissederek gözlerimi kısa bir süreliğine yummuş ve kollarımı hafifçe aralayarak yere savurmuştum. "Üzgünüm.. Sana bunları söylememem gerekirdi. Onu tanımamışken böyle konuşuyor olman sadece beni hayal kırıklığına uğrattı. Ama sende haklısın hiç tanımadığın biri hakkında böyle düşünmen gayet normal." demiştim. 

Donuk ifadesiyle kekeleyerek "Bu doğru mu?" diye sorduğunda "Evet." diyerek kısa bir yanıt  vermiştim. Duru'ya "Artık gitmem gerek." diyerek bir elini nazikçe sıkmış ve merdivenlerden aşağıya inmiştim. Kapıya gelemeden duraksayarak derin bir nefes almış ve sırtımı soğuk duvara yaslamıştım. Gözlerimi yumduğum da yukarıdan gelen hıçkırık ve ağlama sesleri apartmanda yankılanmaya başlamıştı. Başımı birkaç kez duvara yavaşça çarparak neden ona söylemek zorundaydım ki  diye kendime kızmıştım.

Artık buraya ait değilim  

Karan ile uzun yolculuğumuzun ardından nihayet araziye gelebilmiştik. Eski evin tüm ışıklarının yanık olduğunu fark ettiğimde Karan'a "Lütfen bana ışıkları senin açık bıraktığını söyle!" demiştim. 

Olumsuz bir şekilde başını iki yana sallayan Karan "Hayır!" dediğinde ikimizde araçtan inmiş ve eski eve doğru yavaşça ilerlemeye başlamıştık. Mühür'ün kırıldığı günün aksine bugün hava da tatlı bir esinti vardı. Hafif sis dağılmak yerine daha da yoğunlaşıyordu.

Üst katın pencerelerine baktığım da birinin olduğunu fark etmiştim. "Üst katta biri var!" diyerek Karan'ın arkasına saklanmıştım. Bana "Gördüğün ruhlardan korkmuyorsun ama bir soyguncudan korkuyorsun öyle mi?!" diyerek gülmüştü. Karan'a "Bunu bana ruhlardan korkan biri söylüyor öyle mi? Onları üzerine salmama ne dersin?" diye sorduğumda başını iki yana sallayarak gözlerini aralamıştı. Ona "Bende öyle tahmin ediyordum." demiş ve bu sefer ki hınzırca gülümsemeyi takınan ben olmuştum. 

XIII Kayıp RuhWhere stories live. Discover now