~ 13 ~

220 76 6
                                    

Karan dikkatli bir şekilde her yeri inceliyor evin bodrum katına açılabilecek  bir kapı arıyordu. Benim gözlerim ise ona ait olduğunu söylediği tablonun üzerinde duran çarşafın bir bölümünde ufacık bir aralık bulma merakı ile geziniyordu. Bakışlarım Karan'ın dikkatini çekmiş olacak ki öksürerek "Yardımcı olmaya ne dersin?" dediğinde birkaç eşyayı yerine koyuyormuş gibi davranarak bakışlarımı ondan kaçırmıştım. Arkasında duran heykele gözlerim takılarak dikkatimi çekmişti. Gerginlikle "Heykel.." dediğimde Karan da arkasını dönerek heykele bakmıştı. 

Karan "Sadece bir heykel." diyerek gülmüş ve tekrar bana dönmüştü. Gözlerimi kısarak heykele doğru yavaş adımlarla yaklaştığımda karşısında durarak göz pınarlarında oluşan ıslak parlaklığa bakmıştım. "Sanki ağlıyor gibi.." Neredeyse bir buçuk metre kadar olan bu heykel birbirinden farklı tonlarda renklendirilmişti. Birkaç yerinde oluşan tahribata rağmen hala ayakta durmaya devam ediyordu. Hala sızlamakta olan elimi göz pınarlarına değdirerek geri çektiğimde Karan yanıma gelip parmaklarımda oluşan ıslaklığa şaşkınlıkla bakarak "Tamam bu oldukça ürpertici! Ama bu perili bir evde bulunduğumuz anlamına gelmez." demişti. Bense sözleriyle ağzım yarım açık kalmış bir vaziyette ona bakmakla yetinmiştim. 

Karan "Bu ifadeyi yapmayı keser misin? Rahatsızlık verici, birkaç gündür bu evde yalnız kalıyorum." dediğinde tedirginlikle etrafına bakınmakla yetinmişti. Ona "Ne tesadüf ki birkaç gündür görmemem gereken o kabuslar yeniden başladı!" diyerek işaret parmağımı havaya kaldırmış ve onun üzerine doğru yürümeye başlamıştım. "Görülerim rüyalarımın aksine artış gösteriyorken! Tabi bir de lanetten nasibini almış on üç kayıp ruhtan ikisi ile diyalog kurduğum halde hala bu evin perili olabileceğini mi sorgulamamız gerek!  Ve senin bu evde yalnız kalıyor olman gerçekten çok mu önemli? Söylesene hangisi daha korkutucu?"

Kaşlarını çatarak "Ne yani buraya gelmiş olmam ve kabuslarının başlamasının sebebi olarak beni mi sorumlu tutuyorsun?" dediğinde derin bir nefes alıp bırakmamın ardından kendi kendime hadi söyle daha ne bekliyorsun ki diyerek cesaretimi toplamaya çalışmıştım. Ama iki gündür tanıdığım bu insana en başından güvenmemin bir hata olabileceği mi sorusunu bulmaya çalışıyordum. "Aslına bakarsan seni sorumlu tutmuyorum. Sadece sana neden güvenmem gerektiğim hissine anlam vermiyorum. Biran için normal birisi gibiyken biran sonra nasıl başka birisi gibi olabiliyorsun?" dediğimde yeniden o karanlık ışık belirmişti gözlerinde.

Karan "Şuan tek düşünmek ve sorgulamak istediğim o odada neler yaşandığını öğrenmek." diyerek yanımdan uzaklaşmış ve kaldığı yerden aramaya devam etmeye başlamıştı. Bu yanıtsız tavrı karşısında yumruklarımı sıkarak arkamı dönmüş ve üst katın merdivenlerini çıkmıştım. En üst basamağa geldiğimde ahşap korkuluklara tutunarak duraksadım. Karşımda duran odanın kapısı yarım bırakılmıştı. Kapıya ulaştığımda sonuna kadar iterek tüm odaya göz gezdirmiştim. Odanın şuan ki hali rüyamda gördüğümden çok farklıydı muhtemelen mobilyalar ve dekorasyon çok uzun yıllar önce değiştirilmiş olmalıydı. Mobilya motiflerinden ise hala eski bir zaman diliminden kaldıklarını anlamak mümkündü.

Dudaklarımı bükmüş bir şekilde yatağa oturup yumuşaklığını test ettiğimde başımı yana eğerek "Şuan gerçekten önemli olan bu mu?!" demiş ve kendi kendime kızmıştım. Yataktan kalkarak gardırop kapaklarını açtığımda içinin erkek kıyafetleriyle dolu olduğunu gördüm. Birkaç tane tanıdık gelen kıyafetten bu odada Karan'ın kaldığını anlamak mümkündü. Gardırop'un içi ise karma karışık bir şekildeydi. Muhtemelen eşyalar fazla kalacağını düşünmeksizin aceleyle yerleştirilmişti. İmalı bir ses tonuyla "Bekar bir adama göre oldukça düzenli."  deyip kapaklarını kapatmam ile başımı da iki kez ahşap kapağa kasıtlı bir şekilde vurmuştum. Az önce olanlardan sonra bana ne oluyordu böyle?! Yarım ağız bir şekilde kabuslarımdan onu sorumlu tutmuş ve nasıl iki farklı kişiliğe sahip birisi gibi davrandığına anlam veremediğimi ifade etmiştim. Şimdi ise düşüncelerimde bambaşka şeyler fink atıyordu. Yarım bir şekilde dönerek başımı kaldırdığımda gözüm tekrar yatağa kaymıştı. "Kendine gel Azel..." desem bile adımlarım otomatik olarak ilerlemiş ve yatağın yanında duraksayarak düzgün bir şekilde serilmiş yeni nevresimlere bakmaya devam ederek "Sadece bir kez.." demiş ve kendimi yüzüstü yatağa bırakmıştım. Nefes almak için başımı kaldırdığımda bir adamın kendi kişiliği gibi kokusunun da değişik iki farklı aromada olabilmesi gerçekten de garipsenecek bir durum sayılabilir miydi? 

Kapıda son bulan ayak sesleriyle kendimi yataktan aşağıya bıraktığımda hızlıca ayağa kalkarak saçlarımı düzeltmiş ve karşımda duran Karan'a kıpkırmızı olmuş bir şekilde baka kalmıştım. Karan "Odamda ne arıyorsun ve tabi yatağımda.." demesiyle durumu kurtarmaya çalışmak için "Buranın senin odan olduğunun farkında bile değildim. Sadece biraz dinlenmek istemiştim." dediğimde hızlıca kapıya yönelerek bu tuhaf durumdan olabildiğince uzağa kaçmak istemiştim. Ama Karan tam önümde durarak kaçmaya yeltenmemi sabote etmişti. Dudaklarımı ısırarak kaşlarımı çattığım da gözlerinde ki karanlığın hala orada olduğunu fark ettim. Belimi kavrayan ellerinin soğukluğunu tenime temas etmese bile hissede bilmiştim.

Ona "S-sen ne yap.." dememe kalmadan dudaklarını dudaklarıma değdirmişti bile.. Biran için aklımı başımdan alan bu öpücük kalbimin sesini duymama sebep olmuş. Bense kalbimin daha önce hiç kimse için bu denli hızlı çarptığına şahit olmamıştım. Gelen gürültüyle beraber gözlerimi araladığımda göz kapaklarımı genişçe açarak çalışma masasına ne ara geldiğimize şaşırmıştım. Bu çekim alanından biran önce kurtulmaya çalışmak için kolları arasından sıyrılarak yere düşenleri almak için eğildiğim de "Lema yere düşenleri toparlamayı bırak lütfen benden böyle kaçamazsın." demişti. Yere düşen kitabı kaldırdığımda altında duran pasaport dikkatimi çekmişti. Kapağını araladığımda gördüğüm isimle yavaşça doğrularak arkamı dönmüş ve Karan'ın gözlerinin içine bakarak "Pars! Gerçek ismin bu mu? Sende kimsin?!" diye sormuştum. 

Vote vermeyi unutmayın. Yorumlarınızı bekliyorum. Okuduğunuz, vote verdiğiniz ve yorum yaptığınız için teşekkür ederim. :)

XIII Kayıp RuhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin