~ 12 ~

233 75 15
                                    

Lema ve Elame ile olan benzerliğimin tek nedeni onlar ve benim aramda olan kan bağı yüzündendi. Peki ya Lema ile isim benzerliğimiz.. Ailemin neden bana bu ismi verdiğinin sebebini çözemiyordum. Bu sırrın varlığından haberdar oldukları ve buradan uzaklaştıkları halde neden bu ismi bana vermeyi tercih etmişlerdi..

Peki ya ruhun anlattıkları, bana yön verecek olan bir aracı olduğunu söylemişti. Ama iki kişiden birinin masum olmadığını ya da ikisininde masum olamayacağını söylediğinde her şeyi daha da karmaşıklaştırmıştı. Elamenin masum olduğunu ve aşkı tarafından ihanete uğrayan kişi o olduğunu belirtmemle ruhun sözleri dikkate alınacak nitelikteydi. Bir toz bulutu haline gelmeden önce söyledikleriyse sanki birini kızdırmış gibiydi.

Birinden biri kendi kardeşinin katili..

Elame mi? 

Lema mı? 

Hangisi olabilirdi?

Lema masum olansa eğer yaşamı nasıl son bulmuş olabilirdi ki.. Peki ya benim kaderimde nasıl bir son yazılıydı? 

Belkide her şey 13 kayıp ruhu özgürlüklerine kavuşturduğum da Elame'ye ve Lema'ya ne olduğunu öğrendiğimde benimle birlikte son bulacaktı.. Bana bakarak "İyi misin?" diye soran Karan düşüncelerimi böldüğünde zor bir nefes alarak sadece "İyiyim." diye bilmiş ve kapalı kutuma yeni sırlar ve soru işaretlerini saklamıştım.

Yavaşça ondan ayrılarak taş basamakları çıkmış ve eski kapıya geldiğimde duraksayarak kapının tokmağını çevirmek için dokunduğumda elimde hissettiğim acıyla geri çekilmiştim. Avuç içime baktığımda oluşan kara iz korkularımı bir kez daha tetiklemişti. Yanımda duran adam "Senin için bir mühür yapılmış." dediğinde ona bakarak bunu nasıl bile bildiğine şaşırdım. Uzun bir zaman geçse de ben bile bunu unutmuşken onun mühürü biliyor olması oldukça tuhaftı. 

Buraya geldiğim ilk günden itibaren amcam beni koruyabilmek için bir çok şey yapmıştı. Rüyalarım şiddetli bir boyutta acı veriyor, bu ev ise yakınında olduğum müddetçe sanki beni davet ediyor gibiydi. O zamanlar daha çok küçük olduğumdan ve yaşadığım o korkunç olayında etkisiyle artan rüyalarımdan kurtula bilmem için bir çok gizemli söz çıkmıştı dudak aralarından. Bunlardan biri burada yaşadığım sürece beni bu evden uzak tutabilmek için yapılmış bir mühürdü. 

Eski kıyafetler içinde ve yanında benim yaşıtım olan bir erkek çocuğu ile gelen yaşlı kadın bu lanetin oldukça güçlü olduğundan bahsetmişti. "Kanla son bulamayan lanet ancak kanla ertelenebilir!" dediğinde sözlerindeki korkunçluğu hissede bilmiştim. O an ona korkuyla bakan tek kişi sadece ben değildim. Damarlarımda akan lanetli kan korkunç çığlıklarım eşliğinde vücudumdan akıtılmıştı. Ailemin bana kalan tek mirası olduğunu bildiğim bu lanet yüzünden o masum çocuğun da canı yakılarak korkunç çığlıkları tıpkı benimki gibi bu evin duvarlarında yankılanmıştı. 

Gözümün önünde canlanan acı anlar o iki küçük çocuk için gözlerimin yaşlarla dolmasına sebep olmuştu. Boğazımda hissettiğim o yumru.. Neden yutkunulması en zor yerde takılı kalmak zorundaydı ki.. "Mühür yapılırken canın çok yandı mı?" diye soran Karan sanki acımı anlıyor ve benimle paylaşıyor gibiydi. O karanlık bakışlardan korkmama rağmen ondan uzak duramayacakmış gibi hissediyordum. Karan'a "Tek canı yanan ben olmadım." dediğimde neden sorduğu soruya böyle bir yanıt verdiğime de anlam verememiştim. Artık bir çok şeye anlam veremiyor değil miydim zaten.. Her şey daha da karmaşıklaşıyor gibiydi. Bir puzzle parçasını birleştirmeye çalışmak gibi, doğru olduğunu düşündüğüm parçaları sanki yanlış yerlere uydurmaya çalışıyordum. Ama doğru yerde gibi görünen parçalar yanlış yerde durmaya devam ediyordu. Eksik olan parçalar hangisiydi peki? 

Karan'a "Artık içeri girsek iyi olur.." deyip kapıya yaklaşarak duraksadım. Kısa bir tereddüt'ün ardından kapıyı geriye iterek tiz sesin evin içinde yankılanışını dinledim. İçeri adım attığımda etrafı incelemeye başlamıştım bile.. Rüyamda gördüğüm canlı renklere sahip olan o ev şimdi solmuş bir çiçekten farksızdı. Duvarları süsleyen tabloların çoğu gri renge bürünmüş çarşaflarla örtülüydü. Asıl dikkatimi çekense beyaz bir çarşafın büyük bir tabloyu gizliyor oluşuydu. Rengi solan çarşafların aksine bu çarşaf sanki görmemem için yeni serilmiş gibiydi. Tam önünde durarak örtünün ucunu çekmek için tutmak istediğimde Karan bileğimden kavrayarak beni ani bir hareketle kendisine doğru çevirmişti. "Sen! Ona dokunma!" demesiyle yutkunarak gözlerimi ondan kaçırmıştım. Konuşmak için dudaklarımı araladığımda tekrar gözlerimi ona doğru çevirmiştim. Bakışlarının dudaklarıma kenetlendiğini gördüğümde istemsizce alt dudağımı ısırmıştım. Ondan gelebilecek bir adım benim için büyük bir arzu ateşine dönüşebilirdi. Bakışlarını yukarı kaldırdığında oluşan kısa göz temasıyla gözlerini kısarak bileğimi gevşetmiş ve benden yumruklarını sıkarak uzaklaşmıştı. 

Karan "Üzgünüm o bana ait. Sanırım aramaya başlasak iyi olur." dediğinde sadece başımı sallayarak onu onaylamakla yetinmiştim. 

Az önce aramızda olan şey.. Bir özlem gibi dudaklarımı adeta yakıp kavurmuştu. Onun dudaklarına duyduğum bu arzu Lema ile aramda olan bağ yüzünden olmalıydı. 

...

Vote vermeyi ve yorum yapmayı lütfen ihmal etmeyin. Şimdiden teşekkürler. :)

XIII Kayıp RuhWhere stories live. Discover now