~ 3 ~

464 108 18
                                    

Affedilmeyi beklemek

Büyük meşe ağacı kalın dallarını kurumuş yapraklarla dolu yere değdirmek ister gibiydi. Görkemli duruşunun altında barındırdığı sırlarla gün ışığını dallarının arasından sızdırıyordu. Bir zamanlar bir sırra ev sahipliği yapan bu yaşlı ağaç şimdilerde dallarına kazınmış tarihler ve isimlerin kendisine eşlik etmesine izin veriyordu. Günden güne terk edilişin verdiği acı yalnızlığını artık sonlandırmak ister gibi yorgun dallarına kuşların konmasına müsaade ediyordu. Kalın ağaç gövdesinin kabuğu güzel ve yaşlı bir kadının kırışıklıkları gibi tüm zarafetiyle yaşını belli etmekten çekinmediği gösteriyordu. 

Bu yaşlı ağacın gölgesi altında etrafında yarım bir tur attığımda görmüş olduğum rüyanın hayali canlanmıştı gözlerimde, kızıl kahve uzun bukleli saçları yere değmek üzere olan kadın sanki ruhundan bir parçayı da bu ağaçla beraber terk etmiş gibiydi. Onun varlığını hala burada hissediyor olmam gerçekliğinin bir kanıtı gibiydi. Yavaş adımlarımla beraber her bir köşesini incelediğim bu ağaç aradığım şeyi çok iyi gizliyor olmalıydı. 

Dallardan birine çıkmak istediğimde sanki iznini almadığım için bana kızmış gibi çatırdayan dal tüm ağacın yapraklarını hışırtılar eşliğinde titretmişti. Adımımı geri aldığımda sağ avuç içimi ağacın gövdesine yerleştirerek "Gizlediğin sırrı öğrenmem gerek bu yüzden aradığımı bulmak için iznini istiyorum." dedim. Ağaçtan gelen pozitif enerji avucumda bir sıcaklık hissetmeme sebep olduğunda nazikçe ağaca gülümseyerek teşekkürlerimi sunmamın ardından ağacın dalları arasına tırmanmaya başlamıştım. Meşe ağacının gövde kısmının en üstüne ulaştığımda geniş alana oturarak dalları incelemeye başladım. 

Dalları üzerinde kazılı olan yazılar bu ağaca açılmış yaralar gibi adeta kanıyordu. Bütün isim ve tarihlerin arasında dikkatimi en çok çeken isim daha önce adını hiç bir yerde görmediğim kişiye ait olmalıydı. Kalın dalın üzerinde Elame doğum 1930, ölüm 1952 olarak kazınmıştı. Her sene bir kez uğramama rağmen bütün mezar taşları üzerinde yazılı olan isimler zihnimin bir köşesindeydi. Tek bir kişi dışında diğer herkesin ismi zihnimde yer etmişti. Bu adın isimsiz taşa ait olduğu düşüncesi beni heyecanlandırmaya yeterek ona bir adım daha yaklaştığımı hissetmeme sebep olmuştu. 

Aradığım anahtarın orada olduğunu düşünerek biraz daha yukarı tırmanmaya çalışıyordum. Tam o ismin kazılı olduğu dala ulaştığımı düşüyorken ağaç altında iki kişinin belirmesiyle beraber bütün dikkatim dağılmıştı. Aralarında geçen konuşmalardan seslerden birinin amcama ait olduğunu anlamıştım. Panikle kalın dallar arasında kendimi gizleyerek ne konuştuklarını dinlemeye başladım.

"Güzel bir günde bu ağacın gölgesi altında olmak günümü kötü kılmaya yetiyor." amcamın ses tonu her zamankinin aksine daha öfkeli çıkmıştı. Hemen yanında duran genç adamsa ağacın kalın gövdesini inceleyerek "Oldukça yaşlı bir ağaç gibi görünüyor." demiş ve dikkatini yeniden amcama yöneltmişti. 

"Benden yaşlı olduğu kesin, ailemiz bu topraklarda yüz yılı aşkındır yaşıyor. Anlatılanlara göre bu ağaç iki yüz yıldır olduğu yerde." 

"Bakımı ihmal edilmiş gibi, dışarı çıkan kökleri ancak birkaç yıl daha dayanmasını sağlayabilir. Belkide daha az.."

Amcam adama doğru dönerek "Bu yüzden buradasınız genç adam, ailemin miraslarından biri olan bu ağacı iyileştirebilmek için." demişti. Sözlerindeki imayı fark ettiğimde neden onun bu şekilde davrandığını anlamamıştım. 

Adam sormak istediği bir konuda fırsat yakalamışcasına amcama "Dikkatimi çeken bir şey var. Affedin ama böyle güzel bir ağaç üzerinde neden isimler ve tarihler yer alıyor." diyerek merakını dile getirmişti.

"Bir aile geleneği, bu yaşlı ağaç hiç kimsenin bilmemesi gereken bir sırra sahip çıktı. Bir zamanlar bu ağaç bir çok ölüme aracılık yaptı."

Amcamın sözlerinin bir tek benim kulağıma korkutucu gelmediği kesindi. Adam "Kasabanızda konuşulanlar doğru o zaman." diyerek korkuyla gözlerine bakmıştı. Ama bu korkunun sebebi sadece yayılan söylentiler değil gibiydi. 

"Her konuşulan değil, bazıları benim ve yeğenimin birer kaçık olduğunu iddia ediyor."

"Bazılarıysa ailenizdeki lanetten bahsediyor.." diyerek duraksayan genç adam dedikleri yüzünden pişman olmuş gibi başını öne eğerek "Ne olur kabalığımı affedin." demişti. 

"Affedilmeyi beklemek.." diyerek duraksayan amcam düşünceli bir şekilde topraktan dışarı çıkan ağaç köklerine bakmıştı. "Asıl beklemesi gerekenler bizleriz, bu ağacı ihmal ettiğimiz için ve onu da bir suç ortağı olarak gördüğümüz için." demiş ve yavaş adımları eşliğinde ağacın gölgesi altından uzaklaşmıştı. 

...

Vote vermeyi ve yorum yapmayı ihmal etmeyin. 

Teşekkürler. :)

XIII Kayıp RuhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin