~ 10 ~

253 84 8
                                    

Derin soluklar eşliğinde gözlerimi aralayarak etrafıma bakındığımda güneşin doğmasına çok az bir vakit kaldığını penceremde beliren ince kırmızı çizgiden anlaya bilmiştim. Gördüğüm rüya sanki başka bir kişinin görmemi istedikleriydi. Daha önce okuduğum günlükte bu tarz bir rüyadan bahsedilmemişti. 

Dökülen göz yaşlarının gerçekçiliği ve masum olduğuna inandığım Elame gördüklerime rağmen hala masum muydu? Birbirine tıpatıp benzeyen iki kardeş aynı adama karşı duygular besliyor gibiydi. Elame kız kardeşine ihanetinden duyduğu pişmanlık nedeniyle aşkından vazgeçmek zorunda kalmış olmalıydı. Bu neden aşkına veda ettiğini açıklıyordu.. Peki ya iki aynı yüzük? Onların sırrı tam olarak açıklık kazanamamış olsa da artık bir anlamı olduğunu çözmüştüm. Elame kız kardeşinin inandığı lanete inanmıyormuş gibi konuşsa da davranışları zihnimde bir çok soru işareti bırakmıştı. 

Elimi alnıma götürerek kendimi yastığa geri bıraktığımda gözlerimi kısa bir süre yumarak tekrar araladım. Odada yankılanan ayak sesleriyle yataktan doğrulmam bir olduğunda bu sefer karşımda başka bir ruh olduğunu gördüm. "Korkma.." diyen cılız sesi ve yorgun duruşu sanki uzun zamandır bu topraklara hapsedilmiş gibiydi. "Sende kimsin?" diye sorduğumda cam kenarının yanından geçerek duvarların gölgesi altında doğacak olan gün ışığından saklanıyor gibiydi. 

"İnanmadığı için lanetlenen kayıp ruhlardan birisi sadece.."

Kayıp ruha "Elame'ye mi?" diye sorduğumda kısa bir cevap kurarak "İkisine de.." demiş ve müzik kutusunu kurmadan önce anahtarı incelemişti. Ruhun "Sonunda birimiz özgür kalabildi." demesinin ardından "İkisini orada görmemi isteyen sen miydin?" diye sorduğumda bakışları bana dönmüştü. 

"Hayır, oydu! Ben sadece bir aracıyım, senin düşüncelerine yön verecek olan, tıpkı benden önceki ruh gibi." 

Ona "Kim?" diye sorduğumda kalbimin heyecanla atmaya başladığını hissediyordum. Bir başka kişi daha.. Bu düşündüğüm adam olabilir miydi? Karanlık gözlerin sahibi...

Kayıp ruh "Doğru, düşündüğün kişi, masum olduğuna inandığın iki kişiden biri masum olmaya bilir. Belkide ikisi de.." dediğinde duraksayarak pencereden yayılmaya başlayan gün ışığına bakmıştı. "Bir cadı ve kehaneti.. İki kardeş ve lanetleri olan bir aşk.. Biri yasaklı, diğeri kederli.. Birinden biri kendi kardeşinin katili, onun katiliyse aşk.."

Ona "Meşe ağacının altında aşkı tarafından ihanete uğrayan Elameydi. Buna eminim ona nasıl baktığını gördüm." dememle bir adım bana yaklaşarak "Kanlı ay vakti kanla boyandı duvarlar ve yankılandı kulaklarda dudak aralarından dökülen karanlık sözler..." dediğinde vücudumun irkildiğini hissetmiştim. Sözlerine devam etmek üzereyken hızlıca başını camdan görünen meşe ağacına doğru çevirmişti. Ellerini kulaklarına kapattığında iki büklüm olmuş bir vaziyette inliyordu. Haykırarak "Öğrenmenin tek yoludur kanla yazılanları okumak!" demiş yayılmaya başlayan güneş ışınlarına kendini bırakarak toz halinde ortadan kaybolmuş. 

Kimsin?

"Günaydın." diyerek mutfak kısmına adım attığımda kendimi amcam ve Karan'ın derin sohbeti arasında bulmuştum. Benim gelmemle beraber amcam gülümseyerek "Günaydın." dediğinde Karan da başıyla beni selamlamıştı. Kahvaltı masasına baktığımda kaşlarımı kaldırarak "Vay canına uzun zamandır böyle bir masa görmemiştim." diyerek şaşkınlığımı belli etmiştim. 

Amcam "Bu sabahki misafirimizin eseri, benim onu kahvaltıya davet etmeme rağmen çok yardımcı oldu." demiş ve masadan kalkarak "Sana bir kahve hazırlasam iyi olur, hala uykulu görünüyorsun." demişti. 

Başımla onu onaylayarak Karan'ın yanına oturduğumda amcamın tezgahın başında oyalanmasını fırsat bilerek "Orayı kesinlikle bulmam gerek." diye fısıldamıştım. Karan "Bunun için buradayım." diyerek gülümsediğinde çarpık bir gülümseme atmıştım. Amcam yanımıza gelip oturduğunda fincanı önüme bırakarak ikimizin iyi anlaşmaya başladığını düşünmüş olmalı ki o da gülümsemişti. Saatine bakarak "Bugün dışarı çıkmam gerek Azelya, yapmam gereken işler var.." dediğinde suratımı asarak "Artık küçük bir çocuk değilim, neden hala beni yalnız bırakmak istemediğini anlamıyorum." diye sitem ettim. Genelde bir gün sürecek yolculuklarında beni kasabanın merkezine götürerek en yakın dostuna emanet ederdi. "Sebebini bildiğin halde karşı gelmemen gerek." Söylediklerinde ki imayı düşündüğünün aksine bir tek anlayan ben değildim. 

Karan araya girerek "Efendim, aslında bugün birinin yardımına oldukça ihtiyacım var sorun olmazsa eğer Azelya bana eşlik edebilir mi?" dediğinde başımla onu onaylayarak yalvaran gözlerle amcama dönmüştüm. Israrlı bakışlarıma karşı koyamayarak derin bir nefes almış ve henüz çokta iyi tanımadığı bu adama "Tamam, beş saate dönmüş olurum. Bir de!" diyerek duraksamıştı. "Uzak durman gereken.." dediğinde Karan'a kaçamak bir bakış atarak amcama "Biliyorum." demiştim. 

Amcamın"Sana güveniyorum." demesiyle düşündüğüm şeyler için utanç duymuştum. Ondan yeterince şey saklamıştım ve o bana güvenmeye devam ediyordu. Ne sakladığımı bilmeden ya da bugün ilk kez onun koyduğu en önemli kuralı çiğneyecek olmama rağmen güveniyordu.

...

Vote vermeyi ve yorum yapmayı ihmal etmeyin. 

Teşekkürler.

:)

XIII Kayıp RuhWhere stories live. Discover now