~ 9 ~

301 89 6
                                    

Kollarında yasaklı

Uzaktan korkuyla seyrettiğim evin içini dolduran neşeli o sıcak gülüş bu evi aydınlatan tek masumluk gülücük. Adım adım ilerlediğim basamakların karşısında bulunan açık kapının ardından gelen konuşmalar. Aralık kapının ardında gördüğüm iki genç kadın aynı uzunlukta ve aynı renkte saçlara sahipti. Eski bir sandalyede oturan kadının saçlarını tarayan kişi, Elame gözlerinde hüzün ve dalgınlıkla ağır ağır saçlarından fırçayı kaydırıyordu. 

Oturmakta olan kadın "Bazen senin yerinde olmak istiyorum.. Her ne kadar birbirimize benzesek de aslın da çok farklıyız." demiş ve narinliğini belli eden bir gülüş çıkmıştı dudak aralarından. Onu daha yakından görebilmek için bir adım atmak istesem de atamıyordum. 

Elame "Aynıyız, neden bunu istediğini anlamıyorum." diye onu yanıtlayarak düşünceli bir şekilde fırçayı hareket ettirmeye devam etmişti. 

Kadının "Sen her şeyde benden daha iyi oldun. Seni kıskanıyorum doğrusu, kalbinin hala çocukluğumuz da ki kadar saf kalabilmesini." demesinin ardından sandalyeden sarkıttığı elinde duran yüzüğünü fark ettim. Karan bana yalan söylememişti o kişinin yüzüğü Elame ile aynıydı. Elame'nin parmağı ise şuan boştu demek ki bu görü o ölmeden çok öncesine aitti. 

Elame "Sanırım kıskanılması gereken asıl biri varsa o da sensin.." dediğinde saç fırçası duraksamıştı. 

"Yoksa beni kıskanıyor musun? Bu şaşırtıcı bir durum oysaki benden daha sağlıklısın." 

Elame "Yanılıyorsun, hemde her şeyde çünkü kalbim senin kadar saf ve güzel değil." dediğinde gözünden bir damla yaş süzülmüştü. Bu bir itiraf olabilir miydi? 

Kadın Elame'ye "Biz bir bütünün iki parçasıyız benim kalbim ne kadar güzelse senin ki de o kadar güzeldir. Hatırlıyor musun?" diye sormuştu.

Elame göz yaşlarını silerek "Neyi?" dediğinde fırçayı yeniden hareket ettirmeye başlamıştı. Kadın "O yaşlı kadının hikayesini.." demesiyle Elame duraksayarak gözlerini eline doğru kaydırmıştı.

"Anlattığı hikayeden çok korkmuştuk. Hatırlıyor musun?"

Elame'nin "E-Evet.." zor bir şekilde çıkan sesi korkuyla yankılanmış gibiydi. 

"Ormana karanlık çöktüğünde ikimizde korkudan birbirimizi kaybetmiştik. O zaman karanlığımda ki tek aydınlık ışığımı da kaybettiğimi düşünmüştüm. Beni bulmak için geri dönmesen eğer şuan burada olmayabilirdim."

"Böyle şeyler söyleme lütfen, hepsi benim hatam seni arkamda bırakıp kaçmamam gerekirdi."

"Ama geri geldin. O kadının anlattıkları hala zihnimde yankılanıyor. Korkuyorum El.. Eğer birimizden birine bir şey olacaksa bu kişinin ben olması için dua ediyorum. Sensiz kalmaktan korkuyorum.." sesi ağlamaklı olan bu kadın oldukça kırılgan bir yapıya sahip gibiydi. Ona bu kadar bağlı olmasının sebebine anlam veremiyordum. Nasıl bir sevgi ve yalnız kalma korkusu ölümden öte olabilirdi..

"Asla bensiz kalmana izin vermem." 

"O yüzüğü asla parmağından çıkartma olur mu? Bu bizim kardeşliğimizin simgesi ve ikimizin lanetinin bizi ayıramayacağı tek şey.. Gücümüzün kontrolü.." Elame bir kez daha boş parmağına bakmıştı. Tekrar akmaya başlayan göz yaşlarıyla alt dudağını ısırarak hıçkırıklarını bastırmaya çalışıyor gibiydi. 

Bu lanet hep var olmalıydı ve sadece onlara aitmiş gibi bahsedilmişti. Onları koruyan tek şeyse o yüzüktü. Elame parmağından yüzüğünü çıkartarak her şeyi başlatmış olmalıydı. Bahsettikleri hikaye ve lanetin ne gibi bir ilgisi vardı henüz anlayabilmiş değildim. 

Elame kendini toparlayarak "Hala küçük bir kız gibi o hikayeye inanıyorsun!" sesi kızgınlıkla çıkmıştı.

 Kadın "O hikaye geleceğimizden bir kehanetti El.. Bu yüzden bize bu yüzükleri verdi. Ben anlattığı hikayenin doğruluğuna inanıyorum. Eğer inanmıyor olsaydın o yüzüğü asla parmağına takmazdın." demişti. Giderek solgun görünmeye başlayan Elame ayakta zor duruyor gibiydi. Arkamdan gelen ayak seslerine doğru döndüğümde o adamı karşımda bulmuştum. Kanlanan gözlerindeki yaşlarla ağır ağır ilerleyerek kapının yanında duraksamıştı. Elame onu karşısında gördüğüne şaşırarak elinde tuttuğu saç fırçasını yere düşürmüştü. 

Sandalyede oturan kadının "Sorun ne El?" diye sormasıyla "Hiçbir şey, o geldi." diyerek onun sorusunu yanıtlamıştı.

Heyecanla kalkmak isteyen kadın Elame'ye ve etrafındaki eşyalara tutunarak zorda olsa ayağa kalkabilmişti. Elame'nin yardımıyla arkasını döndüğünde ikisini benzerliğine şaşırmış bir şekilde yüz hatlarını inceliyordum. Tamamen aynı gibi görünen bu kadınlar çok benzer iki kız kardeşti. 

"Sonunda geldin demek.. El'den sonraki ikinci aydınlığım." yüzündeki heyecanın aksine boş bakışları göremeyen bir insanın ki gibiydi. Elame'nin yardımıyla attığı dikkatli adımlarla adamın yanına ulaştığında onun gerçekten de göremediğini fark ettim. Elleriyle adamın yüzündeki her bir noktayı okşayarak yeniden keşfediyor gibiydi.

"Seni özledik dimi El?" diye sorduğunda Elame adamın gözlerinden gözlerini ayırmadan "Evet." diyerek başını olumsuz bir şekilde sallamıştı. Sadece kız kardeşinin duymak istediklerini söylüyor gibiydi. Göremediklerini ise korkusuz ama acı bakışlarıyla belli ediyordu.

"Bende.." diyen adam kadını kucaklamak için yaklaştığında Elame birkaç adım geri çekilmişti. Sanki onunla oluşacak ufacık bir temas ikisini birden kül edecekmiş gibi kaçınıyordu. 

Nasıl bir temas iki insanı birden kül edebilirdi. Onları kor haline getiren kişi belkide o adamın kolları arasında duran her şeyden habersiz kadındı. Elame'nin aşkı kız kardeşinin kollarındayken sadece yasak bir aşktı. 

...

Vote vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

Teşekkürler.

:)




XIII Kayıp RuhWhere stories live. Discover now