Bölüm-24-

87 11 12
                                    

-LEA-

Dipsiz bir karanlığın her yanımı sardığı bir boşlukta sürükleniyordum sanki. Gözlerim görmüyor tenim acıyı hissetmiyordu. Ve garip bir şekilde hissizlik her yerdeydi. Fiziksel değildi düşüncelerim bile hislerden arındırılmıştı. Ölmüş olabileceğimi düşünüyordum ve bunun beni iliklerime kadar korkutması gerekirdi fakat tık yoktu. Sadece derinlemesine soğuk ve karanlık bir boşlukta yüzüyordum. Saat kaçtı? Şu an neredeydim? Napıyordum? Zerre bir şey bilmiyor ve anlamıyordum. Ve duyularımı harekete geçiren korku veya panik hissi beni terk etmişti. Hemde tamamen.

'Cennete hoşgeldin.' dedi bir ses boşlukta yankılanarak.

Ve ses bana aitti. Garipti. Sanki zihnimde konuşuyordu. Kim olduğu bariz belliydi ama olanlara inanmakta güçlük çekiyordum.

"Ne halt yedin sen Daffy" diye konuştum.

Sesim boğuktu. Kırık ve cızırtılıydı. Sanki boşluk sesimi yutuyordu.

'Hayatım lütfen sakin ol.' dedi Daffy.

'Sadece sana yardım ediyorum. Sen güçlüsün fakat insanların diğer yüzlerini göremeyecek kadar zayıf ve fazla...iyisin. Dünya senin gibi merhametli insanları haketmiyor. Bu yüzden bizim için kontrolü bundan sonra ben devralıyorum. Sen elinden geleni yaptın ve yoruldun. Bundan sonra asla üzülmeyecek, yorulmayacak ya da korku nedir bilmeyeceksin. Burası senin. Ve benimle berber sonuna kadar burada kalacaksın.'

Daffy'nin tatlı ve mayhoş sesi bir anda ne kadar yorgun olduğumu farketmeme ve göz kapaklarımın yavaşça çökmeye başlamasına neden oldu.

Bir anda sanki tüm enerjim benden çekilmişti. Ve bir anda karanlığın beni saran kolları cazip gelmeye başlamıştı.
Uyumak istiyordum. Belki de cidden biraz kestirsem uyandığımda Daffy'i kovmanın bir yolunu bulabilirdim. Ama şu an tek ihtiyacım olan biraz uykuydu.

'Uyumalısın Lea. Dinlen biraz. Kimse sana zarar veremeyecek güven bana. Onlara asla izin vermeyeceğim.'

Bunun üzerine gözlerim iyice ağırlaştı. Karanlık boşluk sanki buluttan bir yatak misali rahatlaştı. Bedenimin yavaş yavaş gevşediğini hissedebiliyordum. Ortam huzur doluydu.

"Beni dinle Lea. Hâlâ geç değil. Kontrolünü alman için geç değil."

Kafamın içinde gümbürdeyen yeni bir sesle gözlerim yeniden açıldı.
Sesi tanıyordum. Nasıl tanımazdım ki?
İçimi yakan, bedenimi titreten güçlü, nazik ve emreden bir sesti. Daniel'in sesiydi. O...benle konuşuyordu.

"Daniel?" diye seslendim boşluğa doğru.

Ve tam o anda yumuşak bulut yatağım sert bir zemine dönüştü ve karanlık sanki enseme bir şaplak atmış gibi canımı yaktı.
Şaşkınlıkla ellerimi kollarımı çırparak karanlığı sanki mümkünmüş gibi dağıtmaya çalıştım fakat bu sadece daha da yorgun hissetmeme yol açtı.

'Boşuna kendini yorma Lea. Sadece kendini bana bırak ve bizim için adaleti sağlamama izin ver. Herkes cezasını çekecek. Özellikle de Daniel.' dedi Daffy'nin zihnimde yankılanan sesi.

Ve gözlerim bir kez daha kapanmaya başladı. Sanki konuşmak bile yoruyordu beni. Nefes almaya bile kendimde mecal bulamıyordum.

"Lea şu an ne kadar yorgun hissettiğini biliyorum." dedi Daniel.

"Ama savaşman gerek. Seni yok etmesine izin verme. Bana söylediklerini hatırlamalısın. Babana verdiğin sözleri...Kendi adaletini kendin sağla. Savaş onunla Lea."

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Sep 12, 2020 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

UYANIŞWhere stories live. Discover now