Bölüm-19-

268 39 22
                                    

Merhabalar geçen bölüm az gelen oy ve yorumlardan sonra pek istekli yazamadım bu bölümü. Lütfen oy verin ve yorum yapın ki düşüncelerinizi öğrenebiliyim. Keyifli okumalar.

Yatağımın yanında titreyerek öten lanet saatim beni kabuslarla dolu uykumdan uyandırdığında saat neredeyse altıya geliyordu. İki gün önceki akşam İVS'de isyancıyla yaptığım o konuşmadan sonra kafam iyice düşüncelerle dolmuş taşmıştı.
Ve diğer geceler gibi bu gece de gözüme uyku girmemiş yanlızca sabaha karşı bir saat uyuyabilmiştim. O da kabuslarla berbat olmuştu. Artık kabuslarım eskisi gibi geçmişimle alakalı değildi. Uriel'i veya o eski çocuk yurdunu görmüyordum fakat şimdiki kabuslarımın çoğu Daniel, isyancı ve uyanışta Daffy'nin gözlerimi oymasıyla ilgiliydi.
Sahi uyanışın geleceği o günden deli gibi korkuyordum. Eğer kendime hakim olamazsam sonum Cony'ninki gibi olurdu. Üstelik artık korktuğumda arkasına sığınabileceğim bir Daniel'de yoktu.

Ellerimle ağrıyan şakaklarımı ovalayarak gönülsüzce yatağımdan kalktım ve kelimenin tam anlamıyla tavşanlı terliklerimi sürüyerek banyoya yürüdüm. Yeni yurt odam haddinden fazla büyük olduğundan hâlâ alışamamıştım. Eh, pek tabi banyo da alışık olduğumdan çok daha genişti. Hele o küvet... İçinde yüzebilirdiniz belki.

'Her zamanki gibi abartmakta üstüne yok.'

Gözlerimi devirip beynimde yankılanan Daffy'nin sesini sadece bir anlığına kafamdan atmak istedim. Keşke bir susturma düğmesi falan olsaydı.
Yine de bunun yerine, içimden

'Sana da günaydın.' demekle yetindim.

Aynada durup yansımama baktığımda karşımda duran kızın ben olup olmadığımı anlamak bir dakikamı aldı. Berbat haldeydim. Göz altlarım uykusuzluk yüzünden mosmordu, yanaklarımsa çökmüş ve hatta biraz kilo vermiştim. Adam gibi üç öğün yemek yemediğimden olsa gerekti.
Homurdanarak aynadan uzaklaşıp üzerimdekileri çıkarmaya koyuldum.
Ardından da sıcak suyu açıp küvete girdim.

Banyodaki bütün işlerimi bitirdiğimde ve üzerime temiz kıyafetler giydiğimde saat altı buçuktu. Bu defa ders için geç kalma lüksümün olmadığını bildiğimden acele ediyordum. Özel Birlik eski birliğime benzemezdi. Geç kalmam söz konusu olsaydı o dev çavuş Bay R.'nin neler yapabileceğini tanrı bilirdi.

Bu yüzden spor ayakkabılarımı da giyip aceleyle çantamı hazırlamaya koyuldum. Spor eşyalarımın yanına bir kaç aritmatik ve insan anotomisi kitabı da sokuşturdum. Fiziksel derslerdeki başarısızlığımı matamatikle kapatmaya karar vermiştim. Özel Birlik'te her ne kadar bu tür derslerin sayısı gereğinden az olsada hâlâ işe yarar biri olduğumu kendime kanıtlamaya ihtiyacım vardı. Hem ders çalışmak Daniel'i kafamdan atmama da yardım ediyordu.
Derin bir nefes alıp son kontrollerimi de yaptıktan sonra odamdan çıktım ve hızlı adımlarla merdivenleri ve lobiyi geçip dışarı çıktım. Dışarısı öyle bir soğumuştu ki kasım ayı hakkını veriyordu.
Ürpererek üzerimdeki lacivert montuma sarıldım ve ana kampüsü geçmek için kırmızı taşlarla dolu bir patikayı yürümeye koyuldum. Hava soğuk olduğundan ana kampüste pek fazla insan yoktu. Herkes ya kafeteryada sıcak çikolata içerek kahvaltı yapıyordu ya da oturma salonlarında yayılıp gülüşerek hologramlı televizyon izliyorlardı. Bense bir daha o kafeteryaya girmeyeceğime dair yemin etmiştim. Bundan sonra kendi yemeğimi kendim yapıyor ve ayaküstü yiyordum.
Hazır aklıma gelmişken antrenman başlamadan bir şeyler yesem iyi olacaktı.
Homurdanarak ağır sırt çantamı yere indirip içinden peynirli ve salamlı bir sandviç çıkardım. Ardından da çantamı tekrar omuzlarıma alıp bir yandan sandviçimi yiyip bir yandan da tempolu bir yürüyüşle doğu salonuna doğru yürümeye başladım.

'Keşke sandviçin yanında içecek bir şeyler de bulabilseydim.' diye geçirdim içimden fakat içecek bir şeyler için markete uğramam gerekirdi ve bunun için de kafeteryadan geçmeliydim.
Sanırım içeceksiz de yaşayabilirdim.

UYANIŞDove le storie prendono vita. Scoprilo ora