Bölüm-13-

422 44 18
                                    

Merhaba, umarım yeni bölümü beğenirsiniz. Lütfen oy ve yorum yapın gerçekten ihtiyacım var. Keyifli okumalar:)

Babamın kollarının bir kale gibi beni sardığını hissettiğimde gözlerimi kapattım ve ağlamamak için kendimi zor tuttum.
"Başardım, baba..." diye mırıldandım usulca.
"Onu yakaladım. Onu adalete teslim ettim."

Bunun üzerine babamın o sıcak ve şefkatli ellerinden biri mayhoş bir biçimde sırtımı sıvazlamaya başladı.

"Harikaydın, Lea. Yapabileceğini biliyordum. Sana her zaman inancım tamdı..."

Onun o içime işleyen sesini duyduğumda artık tutamadığım göz yaşlarım yanaklarımdan süzülmeye başlamıştı.
Ona daha sıkı sarıldım ve yüzümü göğüsüne gömdüm.

"Seni çok özledim, baba." diye konuştum hıçkırarak.
"Lütfen geri dön. Ne olursun geri dön. Senden başka kimsem yok benim."

"Bu doğru değil." dedi beni teselli edercesine.
"Çevrende seni seven insanlar var. Sen asla yalnız değilsin."

Göz yaşlarım bu sözlerle daha da durdurulamaz hale gelince ellerimle babamın siyah tişörtünü sımsıkı kavradım.
Ondan başka kimim vardı ki benim?...

"Kimse yok, baba..." dedim fısıltı gibi çıkan sesimle.

"Ben varım."

Bir anda kulaklarımı dolduran o yabancı fakat tanıdık sesle yüzümü gömdüğüm yerden hızla kaldırdım.
Bu da neydi?
Babamın asker yeşili olan tişörtü ne zaman siyah olmuştu.
Hızla kafamı kaldırıp babam sandığım kişinin suratına döndüm. Ancak o babam değildi. Onun olması gereken yerde Daniel duruyor ve o sonsuz gri gözleriyle beni delik deşik ediyordu.

"Daniel?" diye soludum merakla...

"Buradayım, Kırmızılı. Ben her zaman yanındayım."

"Ama sen...nasıl?..."

Daniel saçma sorularımı yok sayıp kollarını tekrar bana doladı ve kafama küçük, içimi titreten bir öpücük kondurdu.
Bende kendimi tamamen ona bıraktım...
*****

Üzerimde bir ağırlık hissettiğimde ve koca bir tüy topunun yüzümü yalamasıyla gözlerim aniden açıldı.
Ellerimle Lion'ı iteklemeye çalıştım ancak hayvan sanki delirmiş gibi yüzümü yalıyor ve geri çekilmemekte ısrar ediyordu.

"Lion! Çekil şuradan. "

Hayvanı engelleyip biraz yatakta doğrulmayı başarınca kollarımı kaldırıp gerindim. Dün gecenin ardından hiç uyuyamadığım kadar iyi uyumuştum.
Sanki içimdeki matem bir nebze olsun azalmıştı.

Kendi kendime gülümseyerek yatağımdan kalktım ve doğruca dolabımın önüne gittim.

Lion'da sanki bana yapışık gibi arkamdan geliyordu. Dün geceden beri köpeği benden ayıramamıştılar. Onu almaya veya tasma takmaya çalışan herkese hırlıyordu. Böylelikle benimle birlikte kalmasına karar verildi. Ders saatlerimde veya meşgul olduğumda onu akademinin köpek eğitim merkezine bırakabileceğim ve akşamda geri alabileceğim söylenmişti.
Eh, sanırım bu tüy topu yeni oda arkadaşımdı.
Aslında bu o kadarda kötü birşey sayılmazdı. Yani yüzümü yalayıp her yerimi salya içinde bırakmadığı zamanlarda oldukça sevimli geliyordu bana. Üstelik o isyancıyı yakalarken bana oldukça yardım etmişti...

Eğilip gülerek Lion'ın kafasını okşadım. Buna karşılık hayvan deli gibi kuyruk sallamaya başlamıştı.

"Teşekkürler, Lion. Dün gece çok iyiydin..."

UYANIŞOnde histórias criam vida. Descubra agora