Bölüm -5-

417 54 19
                                    

Merhaba, umarim yb yi begenirsiniz. Oy ve yorumlarinizi bekliyorum:)

'Rejenerasyon, Bayan Rollen...Evrim.
Hücre sonsuzluğu seçer. Acıya direnmelisiniz.'

Bay Jason'ın o kare camlı gözlüklerinin ardından dik dik bana bakması oldukça rahatsız ediciydi.

Ayağa kalkıp benim oturduğum sıraya doğru dikkatli adımlarla yürüdüğü esnada ise içimde garip bir telaş belirmişti.

Bu adamın benimle derdi neydi yahu?

'Seninle oynuyor. Tıpkı bir kedinin fareyle oynadığı gibi.'

Ama neden? Ben ona ne yaptım ki?

'Konu seninle âlâkalı değil. Konu benimle âlâkalı...'

Saçmalık. Sen zaten bensin...

Bay Jason adımlarını hızlandırıp nihayet- en arka sıraya- benim sırama geldiğinde öyle bir gerilmiştim ki kafamı kaldırıpta onunla yüzleşemiyordum bile.

"Lea..."

Kulaklarımda yankılanan ses ile nefesimi aniden tuttum. Bu ses Bay Jason'a ait değildi. Ve kime ait olduğunu da gayet iyi biliyordum.

Kafamı hızla yukarı kaldırdığımda Bay Jason'un olması gereken yerde gri gözleriyle bana tepeden bakan Daniel duruyordu. Yüzü kasılmıştı ve çenesinde de bir kas seyiriyordu.
Öfkeliydi. Ama neden?

Daniel bir anda öne atılıp kolumu sertçe kavradığında ufak bir çığlık kopardım.

Beni oturduğum yerden kaldırıp çekiştirmeye başladı. Ve bir anda ortam değişti. Artık biyoloji labaratuarında değil spor salonundaydık.

Daniel beni itekleyerek salonun duvarına yapıştırdı. Sırtım sert duvara çarptığında gözlerimin önüne kara perdeler inmişti. Canım yanıyordu.

"Dur." diye inledim zayıfça. Ama durmayacağını biliyordum.

Büyük ellerinden biri hızla boynuma yapıştı ve nefesimi kesti. Beni sanki hiç bir ağırlığım yokmuş gibi kolayca havaya kaldırdığında ise yüzümden bütün kanın çekildiğini hissedebiliyordum.
Ben çırpındıkça daha da çok sıkıyordu boğazımı.

"Daniel..." diye inledim bir kez daha. Ardından onun boynumdaki ellerini tırmaladım.

"Lütfen..."

Sonra bir anda gözleri değişti, yüzü yumuşadı ve eski haline döndü. Şimdi eski öfkesi yerini derin bir pişmanlığa bırakmıştı.

Beni yavaşça geri yere indirirken ellerini de boğazımdan çekti.

Darmadağan olmuştu. Hatta dokunsam ağlayacak gibi görünüyordu.

"Bunu neden yaptın?" dedim zorlukla. Boğazım şişmiş ve gırtlağım zedelenmişti.

"Ben değildim o."

"Peki kimdi?"

"İçimdekiydi."

***************

Tenime batan o sivri tırnakları hissettiğimde gözlerimi hızla açtım.

Katie tepemde eğilmiş sırıtarak bana bakıyordu.

"Kalk bakalım uykucu."

Mızmızlanarak yattığım yerde doğruldum.

Merkez binasının önünde ki çimenlik alanda bir ağacın altındaydık ve başım çatlarcasına ağrıyordu.

UYANIŞWhere stories live. Discover now