Bölüm-18-

259 39 8
                                    

Keyifli okumalar.

Gözlerimi açtığımda hava yeni yeni kararmaya başlamıştı. Ağaçların arasından alacakaranlıkta doğmaya başlayan yeni ayı görebiliyordum. Sanırım bütün akşam üstü boyunca ormanın içinde hiç kıpırdamadan oturup ağaçları izlemiştim. Kendimi o kadar yorgun hissediyordum ki düşünceler resmen omuzlarımı yerlere kadar eğmişti. Daniel, antrenmandaki başarısızlığım, babam ve şu anda İVS'de çürümeye terk edilmiş isyancı...
Hepsi kafamda dönüp dolaşıyordu. Bir an için vücuduma öfke hükmederken bir anda herşey değişiyor içimdeki kırık bir şeyler gün yüzüne çıkıyordu. Sanırım delirmeme az kalmıştı.

Kulaklarım ormanın derinlerinden küçük bir çıtırtı yakaladığında birden düşüncelerden sıyrıldım. Tam ayağa kalkmaya yelteniyordum ki yakınlardan tanıdık bir ses adımı haykırdı.

"Lea?... Kahretsin, Lea hangi cehennemdesin?"

Ses Leo'nundu.
Ve çok geçmeden karşı çalılıkların içinden çırpınarak çıkıp tam karşımda durdu.
Göz göze geldiğimizde mor irislerinin şaşkınlıkla bana baktığını farkettim.

Kıvırcık saçlı arkadaşımın karşımda konuşmaya çalışır gibi bir hali vardı. Sanki doğru kelimleri bulamıyormuş gibi ağzı açılıp geri kapanıyordu.
En sonunda bir şey söylemekten vazgeçip yavaş adımlarla yanıma geldi ve dizleri dizlerime değecek şekilde yere çöktü.

Bir dakika boyunca ikimizde sessizliğimizi koruduk ve öylece oturduk. Ardından Leo sessizliği bozdu.

"Daniel ile olanları duydum." Dedi.
Yarama basmaktan çekinir gibi sesi temkinliydi.

"Ne duydun?" Diye konuştum bende. Güçlü durmaya çalışıyordum. Daniel hakkında konuşmanın bu kadar canımı yaktığını bilmesini istemiyordum.

Leo'nun dudaklarında gergin bir tebessüm belirdi. Sanırım istediğim gibi güçlü gözükmeyi başarmıştım ve Leo'da bu konuda konuşurken gerilecek bir şey olmadığı kağnısına varmıştı.

"Herkes Daniel'in seni terk ettiğini ve çömez kızın Daniel Steel ile kendini bir tutacak kadar saf olduğundan bahsedip duruyor...Bu arada öğleden sonraki koşu antrenmanını kaçırdın. "

Nefesimi yavaşça burnumdan geri verdim.

"Daniel de bir insan. Herkes ona neden bu kadar tapıyor anlamıyorum." Diye konuştum.
"Sanırım Özel Birlik hiçde hayal ettiğim gibi bir yer değilmiş."

Leo güldü.

"Ne yani hayaletler ve cinler olmasını mı tercih ederdin. Bahse varım diğer taraftakiler hâlâ burayı hayaletli sanıyordur...Hey, ordan bakınca hayalete benziyor muyum hiç?"

Başka bir zaman olsa ona ve berbat şakalarına gülebilirdim ama sadece tuhaf tuhaf bakmakla yetindim.

"Tamam...peki ya cin?" Diye tekrar denedi.

Ona ve sevimli yüzüne ciddiyetle başımı salladım ve ellerimle gözlerini işaret ettim.

"Özel Birlik'in sırrını bilmesem, sen ve mor gözlerini hayalete benzetmem zor olmazdı." Dedim.

Gülmek ve onun şakalarına karşılık vermek istiyordum ama gülmek bile yorucu geliyordu.

Leo da sanki bu yorgunluğumu anlamış ve daha fazla üzerime gelmekten vazgeçmişti.

"Pekâlâ, sanırım pek havanda değilsin." Diye konuştu, şakacı tavırlarını bırakarak.

"Ama kafanı dağıtman gerek. Çok fazla düşünmek çok fazla yıpranmayı da beraberinde getirir. Bugünün senin için iyi geçmediğini biliyorum ama bu daha başlangıç Lea. Şimdiden pes edersen buraya layık değilsin demektir. Bana bir baksana olağanüstü bir yeteneğe sahibim ama derslerdeki başaralılarım yetersiz olduğu için sınıfta bırakıldım...Yine de yoluma devam ediyorum. Bırakmaya da niyetim yok."

UYANIŞWhere stories live. Discover now