Bölüm-17-

257 39 14
                                    

Merhabalar. Çok uzun bir aranın ardından tekrar yeni bölüm paylaşıyorum. Sınavlarımın bitmiş olmasıyla bundan sonra umarım sizleri çok bekletmeyeceğim. Keyifli okumalar....

Uyandığımda gözlerim öyle bir şişmişti ki kırparken zorlanıyordum. Beyaz yatak örtüsünü üzerimden atıp yatakta doğruldum. Sargılarımı çıkaralı beş gün olmuştu. Fakat yara izlerim hâlâ gözle görülebilecek kadar soluk renkliydi.
Gerinip odaya bir göz gezdirdim. Beyaz hastane odası hâlâ midemi bulandırıyordu. Neyseki bugün taburcu oluyordum. Vücudum artık hareketlerime engel olacak derecede ağrımıyordu. Ve bu, akademinin kurallarına göre tekrar dövüşebileceğim anlamına geliyordu. Hemde yeni sınıfımda, yeni partnerlerimle...
Normalde heycandan kıpır kıpır olması gereken yerde vücudum tepkisizdi. Hatta elimde olsa bu iğrenç odadan dışarıya adımımı bile atmazdım. Sabahtan akşama kadar yatakta kalır berbat aşk filmleri izleyebilirdim. Ama ne yazık ki şimdi popomu yataktan kaldırmalı ve yeni sınıfıma gitmeliydim. Üstelik yeni partnerimin kim olduğu da hâlâ meçhuldü
Sahi artık partnerim Daniel değildi. Onu görmek dahi istemiyordum. Uzak durmak benim için daha iyi olacaktı. Kalbim yaşananlardan sonra hâlâ buruktu. Düşündükçe gözlerim yanıyordu. Fakat bir haftadır hastane yatağımda o lanet sözleri tekrarlayarak yas tutmuştum zaten.

'Ciddileşmeden bitirsek daha iyi olur...'

Sözler canımı yakıyordu. Ve... ve ben bir aptal gibi onu özlüyordum. Gecenin bir yarısı herşeyi unutup ona gitmeye kalkışıyordum. Omzunda saatlerce ağlayabileceğim birini arıyordum ancak artık gerçekten yalnızdım. Daniel gitmişti, Katie Özel Birlik'e zaten alınmıyordu ve Luther da onu hücreye kapattığımdan beri benle konuşmuyordu.
Onu son gördüğümde bana hiç de dostane olmayan bakışlar atmıştı. Üstelik biliyordum ki onu çok kırmıştım. Ama keşke onun iyiliği için yaptığımı bilseydi...

Yatağımın yanındaki çalar saat sinir bozucu bir şekilde çalmaya başladığında düşüncelerden sıyrıldım ve harekete geçtim. Artık toparlanma zamanıydı. Yalnız kalmak beni yolumdan geri döndüremeyecekti. İyi bir asker olacaktım. Ve adaleti sağlayacaktım. Babama olanların kimsenin başına gelmemesi için çok çalışacaktım. Çünkü o böyle yapmamı isterdi.

En sonunda ağır ağır esneyerek yatağımdan kalktım ve kaslarımın ağrılarını dindirmek adına bir kaç esneme hareketi yaptım. Ardından da doktor son kez muayneye gelmeden bir duş almak için banyoya koştum. Neredeyse beş günden beri duş almamıştım. Daniel ile olanlardan sonra bir hafta boyunca lanet hastane yatağından bir kez olsun çıkmamıştım. Leş gibi kokuyordum.

Hastanenin tüm eşyaları gibi beyaz olan banyosuna girince tek tek kıyafetlerimden kurtuldum ve hemen duşa girdim. Suyu en sıcağa getirip tamamen kirlerden arındığıma karar verene kadar da yıkandım.

Banyodan çıktığımda saat yedi buçuktu. Ve derse sonradan girmeye iznim olduğundan rahat ve yavaştım.
Gardırobumdan yeni bir koşu taytı ve yeni akademi tişörtümü çıkardım. Tişörtüm artık beyaz değildi.
Bordoydu.
C sınıfından olanlar bu rengi giyiyorlardı.

Derince bir nefes alıp elimle tişörtün kalp hizasına işlenmiş miğfer ve kılıç amblemini takip ettim.
Bir gün bende siyah giyecektim. Daniel'ı bile ezecek kadar güçlü olmalıydım.

***

Nihayet saat dokuza gelirken tamamen hazırdım. Doktor muaynem dahil her şey bitmişti. Eşyalarım da küçük bir çantada hazır bekliyorlardı ve akşama doğru Özel Birlik'in kampüsündeki yeni yurtlardan birine taşınacaktım.

Derin bir nefes alıp aynadaki yansımama son kez baktım. Uzun turuncu saçlarım balık sırtı bir örgü halinde belime iniyordu. Spor kıyafetlerim ve akademi tişörtüm ise ütülü ve temizdi. Spor ayakkabılarımı da yeni almıştım. Son olarak da üzerime spor montumu giyinip hastane odasını terk ettim.

UYANIŞWhere stories live. Discover now