13 | dizlerim üzerine düşerim gözlerini görünce

6.4K 729 406
                                    

Jehan Barbur - Güzel Adam

Çok sevdiğim bir şarkıyı da bölümün peşi sıra kollarınıza bırakıyorum, keyifle okumanız dileğiyle. ♥️





Havayı ikinci bir deri gibi saran kasvetin tek nedeni külçe külçe gök yüzüne yığılmış bulutların soluk nefesi değildi. Jimin, ellerini açıp yakalamaya çalışsa avuçları arasına dolacak olan yersiz külfeti tutabileceğini düşünüyordu. Karşısındaki adamı tanımıyordu, tanımak istediği de söylenemezdi ve bu durumda Hoseok'la aralarındaki kan bağı bile o kadar da etkili bir ikna ediş yolu değildi. Oturdukları kafede ne kadar süre kaldıklarını bilmiyordu fakat sonunda damağında sadece silik bir tat olarak kalmış çikolata sosu ve dudaklarında eğreti durduğuna emin olduğu bir gülüşle kapıdan dışarı çıkarken düşünebildiği tek şey eve gitmek istediğiydi. Jungkook'u özlemişti, -bu düşünce yanaklarını kemirmesine neden oluyordu- Taehyung'la daha fazla zaman geçirmek istiyordu ve her şey bir yana, burada daha fazla durması için hiçbir neden de göremiyordu. Tıpkı bundan yarım saat veya ondan önce birbirinin bacağını ısıran dakikalarda olduğu gibi.

"Jimin," dedi, Hoseok sarışının koluna girdiği sırada. Yüzünde tembel bir gülümseme, dudağının kenarında ise meyveli sostan arta kalan küçük bir parça vardı. "Hemen gidecek misin?"

"Gitsem iyi olur, abimi aramalıyım."

"Taehyung hyung mu gelecek?" Sesi birkaç desibel yükseldi.

"Sadece Tae hyung desen yeter, böylesi bir tuhaf oldu." Jimin, tanıdık numaraya tuşlarken kıkırdadı. "Eğer işi varsa Jungkook da gelebilir ama bilmiyorum." Bu sırada yanlarında sakin adımlarla ilerlemeye devam eden alfanın bakışlarını üzerinde hissetmişti fakat umursamadı. Birkaç saniye sonrasında ise titreyen telefonuna bakarak, "Taehyung gelecekmiş, adresi soruyor." Dedi. Hemen sonrasında ise Jaehyeong'un kadifemsi sesi kulaklarına doldu. "O halde abin gelene kadar burada bekleyelim, sonra da ayrılırız. " Alfa, kolunu hafif bir hareketle kardeşinin omzuna doladı ve herhangi bir onaylamaya ihtiyaç duymaksızın kaldırımın kenarında durdu. Yakışıklı yüzüne kondurduğu olgun gülümseme ve parıldayan gözleriyle oldukça iyi bir görüntü sergiliyordu fakat Jimin için, adamın önünde aşmaya uğraşmadığı buz kütleleri diziliydi. Üşütüyordu. Tuhaf bir tanımlamaydı belki ama açıklamak için bundan daha bir kelime gelmiyordu aklına. Omurlarından yukarı tırmanan ürpertiyi es geçerek, "Beklemek zorunda değilsiniz," deyip bakışlarını tekrar alfanın kızıl-kahve gözlerine çıkarmadan önce arkadaşına baktı. "Gelmesi o kadar da uzun sürmez muhtemelen."

"Beklememiz daha iyi olur," diye atladı, Hoseok. Gözlerindeki heyecanlı kıpırtıları saklamak için herhangi bir çaba göstermese de, kendini dizginledi. "Hem acelemiz yok nasıl olsa," dediğinde Jaehyeong da küçük bir mırıltıyla diğerini onayladı ve geri kalan tüm zaman boyunca da, ki Taehyung'un konum attığı mekana gelmesi yalnızca birkaç dakika sürmüş olmalıydı, ara sıra Hoseok'la olan konuşmaları dışında Jimin ve Jaehyeong arasında herhangi bir konuşma dönmemişti. Bu iyiydi, en azından Jimin öyle olduğuna çoktan üzeri tükenmez kalemle çizilmiş bir tik işaretiyle karar vermişti fakat, diğeriyle sadece şöyle bir göz göze geldiği anlarda bile içini kemiren düşünceler sırtına tüneyip kulağına tuhaf ninniler söylemeyi bırakmamıştı.

Alfa güçlüydü, kendine has kokusu ve yakışıklı yüzüyle bacaklarını titretemeyeceği bir omega ya da betanın varlığı pek de gerçekçi gözükmüyordu fakat bu Jimin'e haz dolu bir titreyişten çok, tedirginlikle titreyen kirpikler vaad ediyordu ve anlamak istemese de bir şey, küçük, cılız bir ampulün ölmek üzere olan bir kelebek gibi kıpır kıpır yanıp söndüğü o küçük şey, zihninin derinliklerinde çınlıyordu. Çünkü, hissetmek kolaydı. Karşısındaki bir alfaydı ve Jimin biliyordu, arkadaşının abisi bile olsa, bir alfa sadece bir alfa demekti ve karşısında duran bu alfanın şuh şehvetinin hedefi olmak için gerekli olana ise ana rahmine düştüğü o andan itibaren sahipti.

selenophile » jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin