10 | gözlerindeki kor hareler

8.2K 859 312
                                    

Medya; jung jaehyeong.

Kontrol etmedim, keyifli okumalar.

×××

  Sessiz bir sonsuzluğun minik bir parçası havada asılıydı. Yağmurdan arda kalan taze koku hala orada, kendinden serin bir esinti olarak bıraktığı ıslaklık en çokta uzun süredir susuz kaldığı için çatlamış toprağın kalın dudakları arasındaydı. Jimin, ayakları altındaki nemli hisli severdi. Tıpkı saçlarını yalayıp geçen yağmur sonrası rüzgarı ve en çokta genizlerini açan bu kokuyu sevdiği gibi. Hepsi bedenini sarmalayan ipek kumaşlar gibi tenini sarar, gözlerini kamaştırıp ruhunu kısa süreli bir tatlılığın huzurlu mayışıklığına sürüklerdi. Fakat bu sefer her zamankinden daha da kısa sürmüş gibi hissediyordu. Bunun başlıca nedeni Taehyung'un bu hafta sonu gidiyor oluşunun iğrenç gerçekliğiydi ve hayır, gitmesini istemiyordu. Birazcık bile.

"Öyle duracağına buraya gelsene Jimin,"

Taehyung'un sesi, Jeon'ların ormana açılan geniş arazisinde yankılandığında, omega orada öylece durup boşluğa baktığını yeni fark ediyordu, "geliyorum," mırıldandı. Çıplak ayakları toprağın yumuşak zemininde küçük izler bırakırken abisinin çoktan üzerindeki ince kazaktan kurtulduğunu fark etmişti. Gün geçtikçe şeklini tamamlayan ay ışığı esmerin teninde kırılırken kendisi de isteksizce üzerindeki siyah hırkadan kurtuldu. Bunun sebebi koşmak istememesinden değildi, kesinlikle, abisiyle çıktıkları koşular hala favorisiydi ama bunun sadece birkaç gün sonra bir daha ne zaman tekrarlanacağını bilmediği bir süre için bitiyor oluşu dudaklarını büken asıl sebepti. Tadı ikinci kez yuvasından kopuyorcasına acı ve mayhoştu.

"Böyle yaparak güzelim geceyi mahvediyorsun," büyük olan diğeri yanına ulaştığında tatsız bir keyifle alay etti, "asma suratını şöyle, çok çirkin oluyorsun,"

"Dalga geçmesene, bu kadar erken gideceğini bana daha önce söylemeliydin."

"Ya tabii, şu asık ve çirkin suratını daha uzun süre görebilmek için mi?"

"Hala dalga geçiyorsun," Jimin, diğerinin öne eğilmek üzere olan bedenine çemkirdi. Taehyung'un da kendisini bırakmak istemediğini biliyordu, elbette biliyordu ama istekler önemli değildi. Sonucunda gidecekti ve Jimin bu gerçekten nefret ediyordu. Elinde değildi.

"ve sen de hala çok yavaşsın," Alfa, kurt bedenine bürünmeden hemen önce söylendi. Sürekli olarak gidecek olmasıyla ilgili konuşmaları gereksizdi. Yakın gelecek değil, şu an önemliydi.

Abisinden birkaç uzun saniye sonrasında sarı kürkünün bedenini çepeçevre sarmasına izin verdi, Jimin. Bir süre için geride kalan her şeyi oldukları yerde bırakacaktı, pençeleri altında ezilen toprağa hükmedecek, rüzgarı iki ucu keskin bir bıçak gibi keserken ciğerlerine dolan havanın ferahlığına kapılacaktı.

Öyle de yaptı.

Pençeleri altında ezilen toprağa acımasızca hükmetti, sert esen rüzgarı iki ucu keskin bir kılıç gibi kesti ve abisinin sinsi bir gölge gibi gecenin karanlığına karışan siluetini takip etti. Durmak zorunda değildi, düşünmedi, ormanın söylediği içli ninniler dışında hiçbir şey duymadı ve sonunda yine aynı yerde, abisinden hemen sonra, Jeon'ların arka bahçesine vardığında, aşinası olduğu keskin koku bütün bedenini sardı önce.

Oradaydı.

Kolları göğsünde gevşekçe bağlanmıştı ve gördüğü tek şey kül sarısına çalan kürküyle ona yaklaşan omegaymış gibiydi. Jimin, aralarındaki birkaç metreye rağmen genç adamın gözlerinde yanan kor kızılı görebiliyordu ve bunu gören tek kişi kendisi değilmiş gibi, Taehyung'un sesi aralarındaki boşluğa doldu.

selenophile » jikookWhere stories live. Discover now