18.Bölüm《Savaş》

Comenzar desde el principio
                                    

Uzun konuşmamdan dolayı hafif sıklaşan nefesimi kendime susma hakkı tanıyarak eski haline çevirdim. Ona hayatımdan bir şeyler anlatıyordum belki ama bu yaşadıklarımı biraz olsun bilsin de artık beni bıraksın diyeydi.

Sözlerimin üstüne bana anlamlandıramadığım bir ifadeyle baktı.Yeşilleri kısılmış koyu bir tona bürünürken ürkütücü görünüyordu.Dolgun dudakları ise düz bir çizgi halini almış ifadesizdi.

Elini kaldırıp bu sefer ondan uzaklaşmamı görmezden gelip boynumu yan taraftan tutup baş parmağını yanağımda gezdirdi.Bir tüy gibiydi sanki.Hissedilemeyecek kadar zor bir hafiflikte oynatıyordu parmağını.Gözlerimi sıkıntıyla kapatırken artık bu işkencenin bir an önce bitmesini diledim.Bir yandan ona tutuklu olan karanlık tarafım bir yandan ise nefretim çatışırken aralarında kalmış gibi bitap hissediyordum kendimi.

"Aç o hareleri kızıl!"

Gözlerimi açıp ona baktığımda gözlerimde arayışa çıkmış gibi geziniyordu yeşilleri.

"Bu hayat acılar üzerine kurulu.Bir düzen kurmaya çalışsan bile ben veya başkası illaki bir bokluk sokacaktı hayatına.Yaptığımla gurur duymuyorum ama kardeşime ulaşmamda bunu gerektiriyorsa tereddüt etmeden yaparım.Doğu benim için ailemden kalan tek değer verdiğim biriyken ona karşı uzak durmak beni mahvediyor.Kimsenin hayatı seninkinden farklı değil kızıl.Belki daha az acı dolu belkide bir tık daha fazla acılıdır ama mükemmel değildir işte."

Susup düzeni bozulan nefesini yerine getirirken söylediği her şeyin kalbime işlemesi elimde olan bir şey değildi.Elini geri çekip iskelenin ucuna oturup bacaklarını boşluğa bıraktı.Yanını işaret ettiğinde tereddüt etsem de yanına oturdum. Gözleri kasvetli dağlarda iken dudaklarını aralayışına bakmakla yetindim.

"Doğdum doğalı annemle babamın bana karşı olan soğuk tavırları hep sorguladığım bir şeydi.Doğuya ne kadar sıcak davransalar da bana karşı olan soğuklukları canımı acıtan bir gerçekti.Sonra on sekiz yaşına geldim kızıl.."

Bir süre susup elini yumruk yaptığında hatırladıklarının canını sıkmaya başladığını izledim.

"On sekiz yaşında annemle babam karşı çıksa da Doğu onları ikna edip benim için bir parti hazırlattı.Arkadaşlarımızı davet etmiş eğlenceli vakit geçirmemiz için komedyenler getirtmişti.Partinin başları o kadar eğlenceliydi ki o anların gerçekten mutlu hissettiğim son anlar olduğunu bilseydim altıma yapardım ama yinede o lavaboya gitmezdim."

Konuşmayı kesip etrafı dumanlarla çevrili dağa bakmaya devam etti.Ayaklarımızın altındaki su hafif dalgalarla kıyılara vurmaya devam edince çıkan ses sakinleştirici etki yapıyordu.Savaş bana hayatından bir şeyler anlattıkça onu bu hale çeviren gerçekler gün yüzüne çıkıyordu.

"Lavaboya gidip işimi hallettiğimde annemlerin odasından gelen hafif sesli bağırışlar bende merak uyandırmıştı.Yanlış olduğunu bildiğim halde gidip kapılarında bekledim.Hafif aralık duran kapıları onları görmemi sağlıyordu.Annem babama sessiz ol diyordu.Babamsa sinirinden yerinde duramaz duruma gelmiş odada bir sağa bir sola gidip geliyordu.Dediği şeyler ise hafızama kazınan kelimelerdi.Babam

'O çocuğa dayanacak takat kalmadı bende Nesrin!! Ne zaman yüzüne baksam o herif aklıma gelip beni delirtiyor! Bir atamadık hayatımızdan şunu'demişti.Annemse  babamın bu hallerine üzülse de onunda dayanamadığı belli oluyordu.O zaman kimden bahsettiklerini bilmediğim için saf gibi kim diye düşünüyordum.Kim aileme zor şeyler yaşatıyor düşüncesi beynimde dolanan soruydu.Benim en mutlu günümü annemin ağzından çıkan kelimeler yerle bir etti.

KARANLIK SIRLARDonde viven las historias. Descúbrelo ahora