17.Bölüm《Özgürlük》

En başından başla
                                    

"Dört sene önce Trabzon da ailemizin yanında hep beraber yaşıyorduk.Benim aram annem ve babamla iyi olsa da Savaşla sürekli düşman gibiydiler.Sebebini ne kadar öğrenmek istesem de hiçbiri bir şey demedi.Bir süre sonra babamla uğraşmaya başladı,sürekli yaptığı işlere çomak sokuyordu.Onunla kaç kez tartışsam da beni dinlemiyordu ama ailede en çok beni önemsediğini biliyordum tabi bende onu. Bir akşam geç saate kadar gelmesini bekledim.Eve geldiğinde ise gömleğine kan sıçramış dağılmış haldeydi.Onu o halde görmek beni paramparça etmişti.Ne olduğunu sorduğumda ise kibarca beni kovmuş bu işe karışmamamı istemişti.Sonraki gün öğrendik ki babamın en yakın adamı bir arabanın içinde bıçaklanarak ölü bulunmuştu.O anki Savaşın halleri kendini belli etmese de benimle sürekli göz teması kurması bunu o adama kendisinin yaptığını gösteriyordu.Neden yapmıştı kaç defa köşeye sıkıştırsam da söylememişti.Çok sinirliydim o an.Canımdan çok sevdiğim birinin kendini bu hallere düşürmesi beni sinirlendirmişti üstelik aileyle de sürekli tartışmaları beni kuşkulandırsada hiçbir şey öğrenemedim.O gün evi terk etti.Beni de arkasında bıraktı ve hiçbir şey söylemeden ortalıklardan kayboldu."

Doğu derin bir nefes alıp sanki o anları tekrar yaşıyormuş gibi ellerini yumruk yapmıştı.Savaşın hakkında öğrendiğim bu bilgilerin beni şaşırtması gerekiyordu ama aksine ondan beklenilecek bir şekilde hareket etmişti.Anlayamadığım şey neden ailesiyle bu kadar tartışma içerisinde olduğuydu.Üstelik Doğuyu bu kadar önemserken kardeşini geride bırakacak kadar ne düşünüyordu.Kafamı allak bullak eden sorularla başımı sağa sola salladım.

Doğu gözlerime sabırsızca bakarken ne demem gerektiğine bir türlü karar veremiyordum. Tamam aralarında kötü şeyler olmuştu ama bu hala benim işkence çekmeme izin verdiği gerçeğini kapatamıyordu.Benim orada çektiğim ve hala daha vücudumda olan izlerin sorumlusu Savaş ve Doğuyken onları affedemiyordum.

"Bu bedenimdeki yaraların gerçekliğini yalanlamıyor!"

Doğu gözlerinin sıkıca kapatıp açarken gözlerime yalvaran bakışlarla bakmaya başladı.Onu ilk kez böyle görüyordum.Canım yanıyordu.Hemde fazlasıyla.Keşke bir kaç kelimeyle içimize açılan yaralar bir bir kapanabilseydi ama işte bu imkansızdı.O yaralar kabuk bağlasa bile izleri sonsuza dek orada duruyordu.

"Özür dilerim kızılım çok özür dilerim.Yanlış yaptım biliyorum ama o an haberi aldığımda sağlıklı düşünemedim.Bir anda içimdeki o kızgınlık ve onu görmeme isteği ağır bastı"

Ellerimi kucağımda birleştirip onlara bakmaya başladım.Ona hak vermiyordum.Bana yaptığı şeyi unutamıyordum bir türlü.Benim neler çektiğimi bilirken üzerine bir de vücuduma daha fazla yara eklemeleri onlara karşı olan güvenimi zedeliyordu.

"O zaman şimdide buradan defolup gitme isteğin ağır bassın Doğu."Başımı kaldırıp ona kapıyı işaret ederken gözlerindeki acıyı görmezden geldim."Şimdi lütfen defolup gider misin hayatımdan!!"

Şaka barındırmayan sözlerim Doğuda hüsran yaratıyordu.Evet Doğuyu çok seviyordum ama bu yaptıklarını değiştirmiyordu işte.

"Kardeşi-"

"Senin kardeşin az önce gitti Doğu!! Bana bir iyilik yapmak istersen hayatımdan def olabilirsin.Zaten yeterince derdim varken bir de sen çıkma başıma!"

Belki sözlerim kırıcıydı ama bunu çoktan hak etmişti zaten.Gözlerini kısarak bakması sözlerimin onu kırdığını vurgular nitelikteydi.Oturduğu yerden yavaşça ayağa kalkıp çıkışa ilerledi.Buraya da hala nasıl girdiğini anlayabilmiş değildim ya.Normalde içeriye gelen kişileri almazlardı ama sözleri büyük kişilere gidiyormuş ki istediği her şeyi yapabiliyordu.Peki onun ki böyleyse Savaş neden bu gücü kullanmıyordu daha doğrusu kullanamıyordu.

KARANLIK SIRLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin