40. BÖLÜM (FİNAL 2)

42.3K 2.8K 1.4K
                                    

ŞARKI AÇILINCA OKUYUN LÜTFEN. ŞARKISIZ OKUMAYIN :(((((
SIRF ŞARKIYLA OKUMANIZ İÇİN İKİYE BÖLDÜM BÖLÜMÜ!

"Seni kendine emanet ediyorum... Sakın incinme, güzel kalplim benim..." Ve ilk kanatlarının uçlarından oluştu bembeyaz kelebekler. Belinay'ın titreyen kirpikleri, Bludrin'in bedeninden uçan beyaz kelebeklere kaydı. Panikle tekrar baktı buz mavisi gözlere.

"Hayır, hayır, hayır...!" Diye haykırdı Bludrin'e. "Yok olamazsın, gidemezsin!" Bludrin'in gözlerinden yaşlar süzülüyordu. Belinay daha da şiddetle ağlamaya başladı. Kelebeğe dönüşüp gidiyordu işte! Kendi gözleriyle şahit olsa bile kabullenemiyordu. Nasıl kabullenecekti ki?

"Bırakma beni, n'olur, yalvarırım!" Haykırışları acı dolu fısıltılara dönüşmüştü.

"Seni seviyorum Doğanın Kızı..." Belinay yalvaran gözlerle baktı.

"Bludrin..." diye fısıldadı zorlukla. Başını yana eğdi. Titreyen dudaklarını birbirine bastırdı. Bedeninin çoğu milyon tane kelebeğe dönüşmüştü. Geriye sadece başı kalmıştı. Ve o da yok olmadan önce tüm her şey için son kez gülümsedi Güneşin Nefesi...

Belinay haykırdı uçuşan kelebeklere ve daha fazla kaldıramadı ruhu bu kadar üzüntüyü, yıkıldı önceden Bludrin'in yattığı yere doğru.

Herkes Belinay'a doğru koşarken daha uçup kaybolmayan kelebekler Belinay'ın bedenine kondular. Doğanın Kızı kayboldu beyaz kelebeklerin içinde. Ona koşanlar durdu tekrar. Kelebekler, genç kızın baygın bedenini yavaşça havalandırdı. Görünmeyen ayakları da yerden kesildi ve göğe doğru yükselmeye devam etti. Kelebekler bedenden yavaşça uzaklaşmaya başladılar. Belinay, belinden hafifçe bükülmüş, saçları aşağı doğru sarkıyordu. Elleri ve ayakları süzülüyordu havada görünmez bir suda yüzüyormuş gibi.

Kelebekler etrafında dönmeye devam ediyorlardı. Kimse ne olduğunu bilmiyordu. Ama olan şuydu: Bludrin kendi ruhunu genç kızın ruhuna katıyordu! Belinay'a sonsuz yaşamı, dünyanın tarihini ve en büyük gücü veriyordu.

Ayak bileklerindeki dövmeler ışıldamaya başladı ilk. Yukarı doğru devam ediyordu parıltılar. Dövmeleri bembeyazdı. En son yüzüne geldi ve yanaklarında, göz çevresinde belirdi dövmeler. Yavaşça beyazladılar. Görünmez bir el saçlarını okşadı ve dibinden ucuna doğru saçları da beyazladı ve olduğundan daha fazla uzadı. Kolları iki yana açık beklerken açtı, artık buz mavisine yakın olan gözlerini.

Kelebekler yavaşça uzaklaşıyordu Belinay'dan. Belinay ise Şindoha'ya bakıyordu doğruca. Sadece göz hareketi ve düşüncesiyle denizden kabaran su, Şindoha'nın belden aşağısına elbise oldu ve deniz onu, genç kızın hizasına getirdi. Şindoha korkuyordu. Kendisi ve kendi elleriyle öldürdüğü Bludrin'den başka yüce varlık yoktu dünya üzerinde. Ama şimdi, ikisinden de daha yücesi duruyordu karşısında.

Belinay başını yana eğdi ve Şindoha tekrar ejderha formuna kavuştu. Belinay korkutucu bir şekilde gülümsedi. Su hala tutuyordu Şindoha'yı ve hareket edemiyordu suyun içinde.

Belinay yaklaştı Şindoha'ya. Durup kanına hükmetti kolayca. Şindoha kendi kontrolü dışında açtı kanatlarını, durdu öylece. Belinay ellerini kaldırıp öne doğru uzattı. Kol dirseklerini kırarak baş parmaklarını kendi omuzlarına değdirdi ve öyle biraz bekledikten sonra hızla öne doğru uzattığı an elini tekrar, keskin bir hava akımı bıçak oldu, kesti Şindoha'nın iki yanındaki kanatlarını. Çığlık attı acıyla Şindoha.

Belinay bu sefer kollarını arkasından doğru kaldırırken okyanus da kalkmıştı. Dramen'e gölge olmuştu koca dalga. Belinay Şindoha'yla bir batıracaktı adayı. Kendisi de izleyecekti eziyet çekerek can verdiği her bir anı...

DRAMEN (Tamamlandı)Where stories live. Discover now