9. BÖLÜM

43K 3.3K 247
                                    

Ormana doğru hızla koşarken ayaklarımın neredeyse yerden kesildiğini hissetmiştim. Gözyaşlarımın yarattığı buğudan yolu bulanık görsem de, çalılara ya da ağaç dallarına çarpıp kendimi yaralasam da durmuyordum.

Jeminu'nun sözleri hala kulaklarımda yankılanıyordu.

"Kendi ailesinin ölümüne sebep oldu."

Sonunda durdum. İçimden dışarı çıkmayı bekleyen bir güç vardı. İstemiyordum, istemiyordum, istemiyordum!

Bu doğanın kızı olma lanetine hiç sahip olmak istemiyordum. Zamanı geri alıp o günü güzel bir şekilde tekrar yaşamak istiyordum sadece.

O gün... Gözlerimin önüne tekrar gelince tüm acımı ve kederimi çıkarmak istercesine haykırdım. Dizlerim sertçe yerle buluştuğunda toprak sallandı ve etrafımdan başlayarak yerler çatladı. Deli gibi ağlıyordum. Toplanmış kara bulutlardan hızla boşalan yağmur yüzümdeki gözyaşlarıyla karışıyordu.

İçim yanıyordu. Ben ailemin ölüm sebebiydim. Bu içimdeki lanete sahip olmasaydım belki de şu an da ailemle mutlu mesut, normal bir insan olarak yaşayacaktım. İstemiyordum bu güçleri. Normal bir insan olmak istiyordum.

Kendimi çok güçsüz hissederek yumruklarımı dizlerimin önüne koyup başımı eğdim. Toprak sallanmayı bırakmıştı ama yağmur hala deli gibi yağıyordu. Rüzgarda saçlarımı uçuşturuyordu. Kendimi güçsüz hissediyordum ama içimdeki ateşin dışarı çıkması an meselesiydi. Ateşin büyüklüğünden korkuyordum. Ormana zarar verebilirdim. Yerdeki yumruklarımı sıktım. Bu güçleri istemiyordum. Kullanmak istemiyordum. Güçler, küçük yaşta hayatımın mahvolmasına sebep olmuştu. İstemeden herkese zarar verebilirdim. Hatta vermiştim de; ilk önce ailem, sonra Ömer... Gerçi Ömer'e isteyerek zarar vermek istemiştim ama güçleri kullanmak gözlerimi kör ettiği için nerede duracağımı bilememiştim.

İçimdeki ateşin parlamak üzere olduğunu anladım. Yumruk ellerimi toprağa vurdum ve ateş tüm bedenimi sardı. Kendimi daha güçlü hissetsem de çok yorgundum.

Birden dövmemin olduğu yer delicesine kaşınmaya başladı. Öyle çok kaşınıyordu ki kanayana kadar kaşımak istiyordum. Ama hareket etmedim. İçimdeki gücün büyüdüğünü hissettim. Dövmem büyümüş müydü yoksa? Tabii ki buna takacak durumda değildim. Fazlaca acı çekiyordum.

"Belinay..." Tanıdık sesin mırıldanması kulaklarımı acıttı. Yine herşeyi çok net duyup gördüğüme göre gözlerim parlıyor olmalıydı. Başımı çevirip Raen'e baktım. Gözlerinde acı vardı. Bana acıyordu. Hışımla kalkıp yanına giderken ateşim sönmüştü.

"Güçlendim Raen, dövmeme bak." Askımı indirip dövmemi gösterdim. Büyüdüğünü hissediyordum. Vücudumdaki tüm değişikliklerin farkındaydım. Elimi üstümden çekip yakasına yapıştım.

"Al hepsini! Bütün güçlerimi alın! Hiçbirini istemiyorum!" Bacaklarım bedenimi taşıyamıyormuş gibi dizlerim yerle buluştuğunda ellerim Raen'in tişörtünün ucuna kaymıştı.

Raen ellerimi tutup önümde diz çöktü.

"Bunu istiyordun." Hıçkırıklarım eşliğinde ağlayarak Raen'e bakıyordum. "Güçlenmemi bekliyordun. Güçlendim. Al hepsini. Hiçbirini istemiyorum." Sürekli aynı şeyleri söyleyerek ağlıyordum. "Acı çekiyorum Raen, dayanamıyorum. Al onları benden, al, al, al..." Ellerimi tutan Raen'in elleri daha çok sıkılaştı. Ama canımı acıtmıyordu.

Raen bir anda ellerimi bırakıp beni kucaklayarak kendine çekti. Başım sert ve sıcak göğsüyle buluştuğunda biraz afallamıştım.

"Güçlerimi mi alıyorsun? Böyle mi alınıyor? Neden eksildiğimi hissetmiyorum?" Sözlerimle beni daha çok kendine çeken Raen'in hafifçe sarsıldığını hissettim.

DRAMEN (Tamamlandı)Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang