25. BÖLÜM

39.2K 2.6K 155
                                    

Multimedia: Potan

~~~~~YAZARDAN~~~~~

Zei, Belinay'ın evinden çıktığında Potan'ın yanına giderken zaten bozulmamış olan saçlarını parmaklarıyla düzeltmeye çalışıyordu. Kalbi heyecandan çok hızlı atıyordu ve derin derin nefesler alıp veriyordu. Vela'da tek başına oturan Potan'ı gördüğünde parmaklarıyla saçlarını daha hızlı taramaya başladı ve Potan'la göz göze geldiklerinde tedirgince gülümsedi. Potan ayağı kalkıp kendisine doğru yaklaşırken Zei elini saçından çekmeye yeltendi. Ama titreyen elleriyle saçını tararken saç tellerinin parmaklarına dolandığından bihaberdi bu yüzden Potan ona gülümseyerek elini uzattığında Zei elini çekmeye çalışırken saçını da çektiği için canı acıdı ve inledi. Lanet olsun ki bu adamı ne zaman görse çeşitli aptallıklar yapmadan duramıyordu!

Potan kısa bir an şaşırdı ama sonra elini geri çekip, parmaklarını muhteşem, kızıl saçlarından kurtarmaya çalışan Zei'ye biraz daha yaklaştı. Potan'ın kalbi teklerken elleri genç kızın saçlarındaki parmaklarıyla buluştu. Zei ona şaşkınca bakarken Potan kızın çilli burnunu öpmemek için kendini zor tutuyordu. Bu kadar yakınlarken aralarındaki eskide kalmış samimiyetin gölgesini bile bulamıyordu. Eğer bulsaydı çoktan kızı kollarına alıp öpmeye başlamıştı. Bu kalbini zorlayan düşüncelerini atlatmak istercesine başını iki yana salladı ve kızın yumuşacık saç tellerini dolanan parmaklarından, canını acıtmadan kurtarmaya çalıştı. Kısa bir uğraş sonucunda Potan, Zei'yi saçlarından kurtarmıştı.

"Teşekkür ederim." Zei utangaç bir tavırla yüzü kızarırken saçlarını sallandırdığında bunun karşısındaki bir erkek için ne denli tahrik edici olduğunu bilmiyordu. Potan uyarıldığını hissetmesine rağmen gözlerini Zei'den ayıramıyordu. Kızla göz göze geldiklerinde genç adam boğazını temizleyerek gözlerini kaçırdı.

"Önemli değil. Ne yapıyorsun sen burada?" Zei, Potan'dan biraz uzağa kaçarak ateş çemberine oturdu.

"Sadece biraz hava almak istedim. Ya sen?" Potan kollarını göğsünde birleştirip kızın yanına oturdu.

"Bende öyle." Evet, kısmen öyleydi. Potan'ın dışarı çıkmak istemesinin sebebi uyku tutmamış olmasıydı. Uyku tutmamış olmasının sebebi ise başını yastığa koyup tavanı izlerken aklında Zei'nin belirmesiydi. Genç adam uyumaya çalıştığında bile gözlerinin önüne geliyordu. Şimdi de Zei'nin aklına girişinden kaçmak isterken ona rastgelmişti. Yağmurdan kaçarken doluya tutulmuştu.

Kıza uykusunun mu tutmadığını sormak için Zei'ye döndüğünde yine gözleri buluşmuştu. Potan kızın mavi gözlerindeki kızarıklığı farkedip kaşlarını çattı.

"Sen ağladın mı?" Zei kısa bir an gözlerini pörtletip hemen başını önüne çevirdi. Kendisini ağırdan satıyordu normalde ama bu akşam içinde aşırı bir heyecan vardı. Az önce saçma bir şekilde eli saçına dolanmıştı zaten, şimdi de bir film yüzünden ağladığını söylemek istemiyordu. İçi içini yiyerek Potan'a yalan söylemeye karar verdiği an çenesinde ansızın beliren soğuk parmakları hissetmesiyle ürperdi.

Potan, Zei'nin yüzünü kendine döndürdüğünde kızın gözlerinin irileştiğini gördü. Başını biraz daha Zei'ye doğru eğip mavi gözlerine, içinde kaybolmak istercesinde yakından baktı.

"Neden ağladın?" Zei kalp atışlarını boğazında hissediyordu. Potan'ın yüzünün kendi yüzüne bu kadar yakın durması genç kızın sağlığı açısından hiç de iyi değildi. Hem de Rapefisler (şifacılar) son üç aydır Dramen'de değillerdi! Yeni formüller için dünyanın dört bir yanını dolaşıyorlardı.

Zei bilinçsizce dudaklarını yaladığında Potan'ın gözleri kızın ince, pembe dudaklarına kaydı. Genç adam yutkunup hipnoz olmuş gibi öylece kızın dudaklarına bakarken Zei, Potan'ın bakışlarının kendi dudaklarına kaydığını farkedip daha da heyecanlanmıştı. Yoksa Potan onu öpecek miydi? Yıllardır aşık olduğu adam kendisini öpecek miydi? Zei bu düşünceyle irkilip kapalı ağzını aralamadan önce burnundan derin bir nefes aldı. Genç kızın burnundan hırıltılı bir ses geldiğinde ikiside birbirlerinin gözlerine baktılar.

DRAMEN (Tamamlandı)Where stories live. Discover now