1. Bölüm

55.1K 2.6K 6.4K
                                    


"Jeon Jungkook!"

Jungkook, ağabeyinin hemen arkasında bağırması ile yüzünü buruşturup infazı verilmiş bir idam mahkûmu gibi çaresizce bekledi.

"Sana kaç kere ders çalışmanı söyleyeceğim? Bırak şu bilgisayarı!"

Jungkook başını önündeki klavyesine geçirmemek için kendini gerçekten zorladı. Ağabeyi son birkaç aydır çıldırmış durumdaydı. Kelimenin tam anlamı ile çıldırmıştı.

"Yine mi oyun oynuyor?" diye sordu daha ince bir ses. "Jungkook!"

Jungkook ablasının da odaya girmesi ile gözlerini yumdu. Arkasını dönmeye gerçekten korkmaya başlamıştı.

"Sadece ara vermiştim," diye mırıldandı.

Eşofman altını çekiştiren küçük bir el ile gözlerini açtı "Şunkook! Ablam ve ağabeyimi neden kızdırdın!"

"Youra," dedi gözlerini kısarak. "Sen karışma."

"Bu seni bir milyonuncu uyarışımız," diye homurdandı ablası Minjee, küçük kardeşlerini kucağına alıp Jungkook'a kötü kötü bakarak. "Sen bize emanetsin, annem ve babam geri döndüğünde senin Seul Ulusal Üniversitesi'ne giremediğini öğrenirlerse ne kadar üzülürler, bilmiyor musun?"

"O zaman şimdiden mesaj atıp söyleyin çünkü oraya gitmek istemiyorum!"

"Öyle bir şey olmayacak," diye son sözü söyledi Jin otoriter bir sesle. "Benim yaşıma geldiğinde anlayacaksın."

Jungkook boş boş ağabeyine baktı, "Beş yaş var aramızda biliyorsun değil mi?

Minjee, elleri küçük kardeşleri Youra'yı tutmak ile meşgul olduğu için ayağı ile Jungkook'un tekerlekli çalışma sandalyesini ittirdi. "Ama benimle aranda sekiz yaş var velet. Hadi kalk da akşam yemeğini hazırlamaya yardım et. Misafirlerimiz var."

Jungkook sandalyesinin dolabına çarpması ile biraz sarsılmış bir şekilde ablasına baktı, "Hem ders çalışıp hem de sana yardım edemem!"

"On dakika içinde aşağıda olmazsan arka bahçedeki çimleri sen biçeceksin," dedi Jin odadan çıkmadan hemen önce.

"Babamın yokluğunda bana resmen külkedisi muamelesi yapıyorsunuz!" diye bağırdı Jungkook ağabeyinin ardından, sonra da ablasına döndü, "Kim geliyor?"

Minjee cevap veremeden Youra Jungkook'un yüz ifadesine kıkırdayıp başını geriye atarak kollarını neşeyle salladı, "Çiminie ağabey gelecek! Oley!"

Jungkook anında küçük kardeşine döndü, "Ne dedin?"

"Oley!" diye bağırdı küçük kız kahverengi buklelerini hızlıca sallayarak.

"Ondan önce," diye homurdandı Jungkook dişlerinin arasından. Hızlanan kalp atışları ve bedenini saran heyecan yüzünden son derece sabırsızdı.

"Jimin gelecek," diye cevapladı Minjee. "Kız arkadaşı ile birlikte. O yüzden güzel bir sofra hazırlamalıyız."

Jungkook yüzüne yumruk yemiş gibi hissetti.

"Kız arkadaşıyla mı?" Odanın ısısı bir anda eksilere düşmüştü. Hızlı atan kalbi ise durmuş gibiydi.

"Hı-hım," diye onayladı Minjee, Youra'yı kucağında bir kere daha zıplattı daha rahatça tutmak için. Jungkook'a biraz yaklaşıp havayı kokladı, "Duş alsana sen. Kızı korkudan kaçıracaksın."

'Keşke,' diye içinden geçirdi Jungkook.

***

Yarım saat sonra Jungkook hızlıca aldığı duştan çıkmış, binbir mazeretle de ablasının elinden kurtulmayı başararak odasına kapanmayı başarmıştı. Aynada ıslak saçlarına bakıp yüzünü buruşturdu. Fazla uzamışlardı, bir ara gidip kestirmesi gerekiyordu.

marshmallow|jikookWhere stories live. Discover now