Geldik , sözün bittiği yerdeyiz. Hani şu saatlerce düşünüp hıçkıra hıçkıra ağladıktan sonra "Sikerim böyle işi" dedikten yarım saniye sonra "Ama çok özledim." dediğiniz , yanıp tutuştuğunuz , gecelerin inadına uzadığı , gözlerinizin şiştiği , gözyaşlarınızı sadece yastığınızın ön yüzünün bildiği o lanet andan bahsediyorum.
Sahi özlediniz mi ? Herhangi birini , bir şeyi ? Benim çok güzel anılarım oldu. Sizin de olmuştur ; unutmak istemediğiniz , lakin günün birinde elbet unutacağınız anılardan... Güzel kalpli sandığım biri tarafından -kimsenin sevemeyeceğini düşündüğüm kadar çok- güzel sevildim, sevildiğimi hissettim. O kadar güzeldi ki... Ve tabii mutlu sonla bitmedi , BİTEMEDİ..! Günler, geceler geçmiyordu. Her dakika daha çok yoruluyordum ve kimsenin bundan haberi yoktu. Gördüğüm yazıyı yaşıyordum ;
-Çok bekledim lakin beklerken farkında olmadan vazgeçtim... Bu gerçekti ama içimde anlamlandıramadığım bir his vardı. O an Oğuzhan UĞUR'un söylediklerini duyduğumda kaldım. Şöyle diyordu Oğuzhan UĞUR :
-Aslında birini neden özlüyorsunuz biliyor musunuz ? İnsanlar özlemeyi kişi bazında ele alıyorlar. Yıllar geçse de birini unutamamanızın sebebi ona çok aşık olmanız değildir. O kişi yanınızdayken olan eviniz , o kişi yanınızdayken olan koltuğunuz ya da o kişiyle değer bulan nesneler. Özlediğiniz o kişi değil. O kişi yanınızdayken yaşadıklarınız , o kişi yanınızdayken olan çevreniz. O yüzden bir başkasını özlemez aslında insan. Özlediği ; onun varlığında yaşadığı kendidir....
Ve ben o an anladım onu özlemediğimi ki onu özleyemezdim , çünkü artık onu tanıyamıyordum. Öyle kalakaldım. Onun varlığında yaşadığım kendimi özledim be!
Hadi Eyvallah....
10.04.2018 / 23.37
DU LIEST GERADE
HİÇ
JugendliteraturKoca bir "HİÇ" ten ibaret artık yaşadıklarım.. Düşündüğüm , hissettiğim her şeyi yazdığım denemelere saklıyorum. Artık sana dökmüyorum içimi..