MY HOPE

54 4 1
                                    


Ho-seok salonun tam ortasında duruyordu ve elini kaldırmış bana gülümsüyordu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Ho-seok salonun tam ortasında duruyordu ve elini kaldırmış bana gülümsüyordu. Yaşadığım şaşkınlık ile ne yapacağımı bilemediğim için öylece kalakalmıştım. Benim şaşırdığımı gören Ho-seok yanıma doğru yürüyerek kollarını belime sardı ve kemiklerimi kırarcasına sarıldı. Ben de aynı şekilde ona karşılık vererek sarılmıştım. Yüzüme yerleşen kocaman gülümseme ile Ho-seok'a baktım.

-Beni unuttuğunu sanıyordum.

-Heyy, sen benim en büyük umudumsun. Seni nasıl unutabilirim Elis?

-Bilemiyorum Mama'dan sonra pek görüşemedik.

-Ahh, kocaman bir tavır yiyeceğim anlaşıldı sanırım.

-Evet bay kahkaha. Seni ne kadar özlediğimden haberin var mı?

-Delirme, sana ulaşmaya çalıştım ama bulamadım Kore'ye geldiğinizi bilmiyordum. Geçen gün Jimin ile konuşunca tesadüfen öğrendim ve öğrendiğim gibi de geldim. Kusura bakma bayan asık surat ama benden öyle kolay kurtulamazsın.

-Senden kurtulmak isteyen kim aptal? Aisssh gel buraya.

Tekrar kollarımı Ho-seok'a sararak hasret gidermeye çalıştım. Ho-seok'a bay kahkaha dememin nedeni çok eskilere dayanıyordu. Daha ilk tanıştığımız gün sanki kırk yıllık dostmuşuz gibi bana yakın davranmıştı ve her kahkahası kendisi ile birlikte hepimizi güldürüyordu. Bende o gün ona bay kahkaha demiştim. Çok çabuk samimi olmuştuk çünkü gerçekten sıcak kanlı bir çocuktu hep. Bizi asıl birleştiren kişi Namjoon'du. Namjoon'un annesi, eşi öldükten sonra kendini toparlayamamış ve kanser hastası olmuştu. Namjoon kanser tedavisi gören annesini bir dakika yalnız bırakmazken, biz de sürekli ziyarete giderek moral veriyorduk. Orada tedavi gören pek çok kişiyi tanıyordu Namjoon ve hepsine yardım etmeye çalışıyordu. Ho-seok ile de böyle tanışmıştık. Düşünebiliyor musunuz? Annesi kanser ile başa çıkmaya çalışan bir hasta iken, biz ilk tanıştığımızda, o hastane kantininde sürekli gülüyordu. Bunun Ho-seok'un hayatta kalma çabası olduğunu, onu daha fazla tanımaya başladığımda anlamıştım ve Ho-Seok'u tanıdığım zaman, daha öncelerden okuduğum bir söz anlam kazanmıştı. Gülüşü güzel insanlar, içlerinde çok fazla acı barındırırlar. Evet, o güzel gülüşü belki de acılarını saklamak için her seferinde beliriyordu yüzünde. Namjoon'un annesi kurtulup hastalığı yenmişti evet ama Ho-seok o kadar şanslı değildi. Maalesef annesini kaybetmişti. Onu en çok üzen şey ise, annesi için şarkı söylediği ve onu bir şirket ile anlaşarak klipleyerek yayınlattığı gün, annesine göstermeye geldiğinde almıştı o kötü haberi. Bu şarkı bir bakıma onun dönüm noktası olmuştu. Evet annesi o şarkıyı duyamadığı için o şarkıyı dinlerken ya da bunu düşünürken hep içinde bir burukluk olmuştu. Ama bu şarkı sayesinde neredeyse tüm korede popüler bir rapçi olmuştu. Sürekli bizimle olamayışının sebebi buydu zaten. Ben ona hiç kızamazdım, tıpkı Jimin'e kızamadığım gibi. Bana umudum demesinin sebebi ve sahnede J-Hope ismini kullanmasının nedeni ise, Mama'yı yayınlatmak için sürekli tereddüt ettiğinde hep ona umut vererek bunu başarabileceğini söylemem ve ona destek olmamdı. Diğerlerinin şarkıdan hiç haberi olmadığı için bu tepkiyi veren yalnızca bendim. Eğer haberleri olsaydı benim gibi düşünerek onu zorlayacaklardı. Ho-seok da bunu bildiği için onlara söylememişti. Bana söyleme nedeni ise benim onu zorlamayacağımı ve kendi haline bırakacağımı bilmesiydi. Onu gördüğüme gerçekten çok sevinmiştim. Ama unuttuğum bir şey vardı, bugün kulübeye gitmeliydim. Tam da onun geldiği günü bulduğu için üzülmüştüm.

WİTHİN DARKNESS #WATTYS2018Where stories live. Discover now