~YOONGİ~
Gözlerimi açtığımda bir hastane odasında bulmuştum kendimi. 'Demek gerçekmiş, o kaza olmuş' diye geçirdim içimden. Kafamı çevirdiğimde kolumda bir serumun bağlı olduğunu gördüm. Elis neredeydi? O iyi mi bilmiyordum ve burada böylece duramazdım. Ayağa kalktım, yalpalayarak da olsa yürümeye başladım. Kolumdaki serum işimi zorlaştırdığı için çekip çıkarttım. Kapının kolunu indirdim ve cebimdeki telefonu çıkartarak çocuklara haber vermeyi düşündüm. Tam arama yapacakken gözüme takılan görüntü ile beynimden vurulmuşa döndüm.
Yoğun bakım odasının önünde duran 3 beden vardı. Jimin, Namjoon ve Taehyung.
-Olamaz.
Sesim fısıltı halinde çıkmış olsa bile beni duymuş olacaklar ki hepsinin bakışları üzerimde buluştu. Ağlıyorlardı.
Jimin'in gözleri kıpkırmızı olmuştu. Namjoon kafasını kaldırdı ve bakışları tekrar yer ile buluştu.
Taehyung, ellerini önünde birleştirmiş ve ağlamaktan kıpkırmızı olmuş suratı ile yere bakıyordu.
Kötü bir şey olmamalıydı. Ben daha ona doyamamışken bir şey olamazdı. Yapamazdım, ben onsuz nefes alamazdım. Biterdim. Ben Elis'i seviyordum. Daha ona bunu söyleyememişken gidemezdi. O herşeyin en güzelini hakediyorken o odada olması haksızlıktı. O odada ben olmalıydım, o değil.
YOU ARE READING
WİTHİN DARKNESS #WATTYS2018
FanfictionEn büyük sessizliktedir en güçlü çığlıklar. Sesinin alabildiğince susarsın. Çığlık atsan bile fark edilmeyecek sesin, sessizliğin ile farkedilir. Saçmalarsın acılarının arasında ezilmemek için. Ve susarsın. Kocaman karanlık bir boşluk gibi susarsı...