HOW I FEEL?

48 6 0
                                    

Görmüş olduğum beden olduğum yerde kalmamı sağlamıştı. Anlayamadığım bir şeyler dönüyordu ve ben bunu öğrenmek zorundaydım. Beni durduran, saçıma asılan ama aynı zamanda beni olumlu şekilde tehlikelere karşı uyaran kişinin kim olduğunu öğrenmem gerekiyordu. Şu an benim onu gördüğümü görerek bana gülümsemişti. Saklanmaya çalışması ve aynı zamanda bana gülümsemesi kafamı gerçekten karıştırıyordu. Doğru olan, ya da inanmak istediğim tek bir gerçek vardı. Bu adam bana zarar vermek isteseydi ilk karşılaşmamızda bunu çoktan kolay bir şekilde yapardı. Onunla tek başıma konuşabilmeliydim ve hemen bir bahane bularak çocukları önden okula yollamalıydım. Aklıma gelen ilk şeyi söylemekten başka bir çarem olmadığı için utansam da bu şu an yapmam gereken en doğru ve aynı zamanda en utanç verici şeydi.


-Çocuklar ben pek iyi değilim eve döneceğim. Siz bugün okula bensiz gidin olur mu?

Yoongi konuşmamın bitmesi ile yanıma yaklaşarak endişeli bir şekilde konuşmaya başladı.

-Ne oldu Elis birden? Bir yerine bir şey mi yaptın?

-Yoongi-aah. Öyle bir şey değil. Siz gidin eve gidip dinlenmem gerek sadece.

Jimin bu cümlemden sonra ne demek istediğimi kesinlikle anlamıştı. Utansam da yapabilecek başka hiçbir şeyim yoktu.

-Çocuklar ben anladım ne olduğunu. Elis'i utandırmak istemiyorsanız bir şey sormayın. Meleğim sen eve tek gidebilecek misin, yoksa ben seni bırakayım mı?

-Yok yok. Ben giderim Jiminie. Sadece dinlenmem gerek biliyorsun işte.

Çocuklar anlamadığı için bakışları sürekli bir bana bir Jimin'e kayıyordu. Yoongi'ye açıklama yapmadan durmak istemiyordum çünkü gerçekten endişeli görünüyordu. Yanına giderek kulağına doğru yaklaştım ve fısıldayarak konuşmaya başladım.

-Yoongi-aah. Merak edilecek kadar büyük bir olay yok. Sadece regl oldum ve karnım ağrıyor. Sıcak duşa girersem geçecektir. Eğer ağrım geçmezse söz veriyorum sana haber vereceğim.

-Güzelim. Benden hiç bir konuda utanmanı istemiyorum. Sen evde dinlen ama eğer ağrı geçmezse söylediğin gibi beni arıyorsun. Anlaştık değil mi?

-Anlaştık tabi ki. Siz geç kalmadan gidin hadi.

Çocukların uzaklaşmasını bekledikten sonra saklanan bedenin yanına doğru yürümeye başladım. Beni oraya saklandığı andan beri izlediği için çocukları uzaklaştırma çabalarımı anlamıştı. Ben ona doğru yürüdüğümde o da saklandığı yerden çıkarak bana doğru yürümeye başladı. Ne söylemem gerektiğini bilmiyordum ama tuhaf bir şekilde bu adamdan korkmuyordum hatta bana tam tersi bir şekilde yakın geliyordu.

-Sormak istediğim şeyler var, konuşabilir miyiz?

-Ben de istiyorum ama seninle beni görmemeliler. Ara sokaklardan birine girebilir miyiz?

-Tamam.

Birlikte yürümeye başladık. Ara sokaklardan birini eli ile işaret ederek o sokağa girmemi istediğini belirtti ve bende istediğini yaparak o sokağa girdim. Girdiğimiz sokakta da biraz ilerledikten sonra önümde duran beden ile ben de durdum.

-İlk olarak adını öğrenebilir miyim?

-Adımı söylemek istemiyorum. Adım ile ilgili güzel şeyler duymadığını düşünüyorum. İşin içinde 'Tehlike' varsa o işte yanan hep ben oluyorum.

-Tehlike ne oluyor?

-Birine seslenme şeklim diyelim. Şimdi sana her şeyi açıklayamıyorum Elis ama sana söylemek istediğim bir kaç şey var. Beni dikkatlice dinlemeni istiyorum.

WİTHİN DARKNESS #WATTYS2018Where stories live. Discover now