31.BÖLÜM KIZ KULESİNDE DÜĞÜN"SÖYLESENE, GELDİN Mİ ZÜMRÜDÜM?"-FİNAL-

957 85 558
                                    

Gün doğumunun finaline hoş geldiniz :)

Bu bölüm ve sonsöz benim için çok önemli. Melis, zümrüt, çikolata, anne, Taner Bey, ikiz, baba, Esin hepsiyle ilgili haberler getirdim size! Siz de uzuun görüşlerinizi eksik etmeyip kırmazsınız beni.

Medya Müziği: Feride Hilal Akın-Gizli Aşk&Hakan Tunçbilek (Sanırım finale bu şarkı iyi gider.)

***

2 ay sonra...

Ağustos böceklerinin cırladığı mevsimlerden bir mevsim biçildi ömrümüzün son baharlarında. Vedalar edildi, ayrılıklar tekledi, gelmesi gereken haberler geldi ve bazı yürekler kavuştu sevdiği yüreğine. Bazıları ise sadece bekledi, bir gün gelir diye. Aylar ayları arkasından kovalasa da sert  rüzgârlar esiyordu etrafımızda. İçi çürük yumurta edasıyla buruk ama kinayeli gülüşlerimizi sarkıtıyorduk evimizin çatısından. Bir koşuşturmaca vardı, gelmesi gereken tarih gelmişti ve düğün gecesi yaşanacaktı.

Günler evvelinden gelen haberler aydınlatıyordu umut dolu yüzlerimizi. İkizim iyiydi, ameliyatı başarılı geçmişti ve doktorlar zamanla daha da iyi olacağının müjdesini vermişlerdi. Ailece yüzlerimizde güller açıyordu tane tane. Kara günler rıhtımdan çekiliyorken yerini alıyordu beyaz düşler sokağı.

"Çok iyiyim." diyordu Zeynep kendine geldiğinde. "Sanırım bir müddet daha buradayız. Sonra size geri döneceğim." Ardından babam almıştı telefonu. "Yakında kardeşinizle birlikte döneceğiz ve mahkemelik işler var kızlarım. Para karşılığı kardeşinizi veren doktorları dava edeceğiz. Bu işin peşini bırakmayacağım." Hak vermiştim ona herkes hak ettiğini bulmalıydı.

"Anneniz nasıl?" Yürek burkucu bir soruydu. "Heyecanlı ve yoğun." diyordum. Kuaförün önündeydik ve annemin makyajının bitmesini beklemekteydik. Belirli bir saatte bizi alacak olan gemiye yetişmemiz gerekliydi. Tüm organizasyonlar hazırdı. Ayşe teyze ve Alparslan amca tüm akrabalarını çağırmışlardı. Kız Kulesi, yıldız döşemeli gelinliğini oynatacaktı bu gece.

Düğün için gelen tüm tanıdıklarla birlikte bizler de oynatacaktık bedenlerimizi. Aileden kalan miraslarımızı bugünler için değerlendirmiş, hiçbir masraftan kaçınmamıştık. Mutluyduk, annem papatyalar gibi açmıştı. Oysa babamın sesi hiç iyi değildi. "Esin bana boşanma davası açmış." Sevinsem mi üzülsem mi bilemiyordum. Babamın ona yol vermemesine kızıyordum. "Öyle biriyle birlikte olmandansa kimseyle olmamanı tercih ederim baba." İçimden gelenleri aktarmıştım babama. Karşı taraf gömülmüştü kendi sessizliğine. Kem küm etti başta.

Ve sonra dedi ki, "Annenizle birbirimize inanmayarak hata ettiğimizi daha iyi anlıyorum şimdi. Ne o bana inandı ne de ben ona. Güvenimizi kaybettik biz. Ve üzdüm onu. Belki de mutlu olabilirdik ama artık çok geç." Elim telefonda kaşlarımı kaldırmıştım. Pişmanlık belirtileri gösteren babamın sesi haliyle üzgündü. "Dilerim mutlu olur güzel kızım." 

Sızlıyordu can içim, kemiriyordum dudaklarımı. Annemin yüzsüz damatla olan evliliğini gördüğüm rüya siper ediyordu aklımın köşelerine. Attım düşünceleri birdenbire. "Dilerim senin de karşına seni mutlu eden daha iyi biri çıkar baba." Gülüşleri duyuldu hafiften. Kısık sesiyle, "Sanırım kızlarımın mutluluğuyla mutlu olacağım bundan sonra." diyordu. Buruk tebessümler alay çekiyordu dudaklarımın ucunda. O geldi aklıma, belki iki belki üç kere aramıştı bir ayda. 

Soğuyan yüreklerimizin arasına giren mesafeler uzaklaştırıyordu bizi bizden. Aşk ikilemi çok tuhaftı, anlam vermek zordu. Onun olmadığı zaman diliminde yanımda olan çikolatalı beden hep beklemişti beni. Yaşlı gözlerimin sızılarını dindirmeyi denemişti. Ama ümit veremezdim ona. Doğru değildi olanlar ve onunla eskisi gibi olamamak da kahrediyordu beni. Bir son vardı dilimizin ucunda lakin benim için perde kapanmamıştı o anda. Yarım kalan hikâyem seslendiriyordu kalbimin notalarını.

GÜN DOĞUMU SERİSİ☆YILDIZ DÖKÜMÜ☆Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin