27.BÖLÜM YENİ AİLE TABLOSU ÇİZİLDİ, İTİRAFLAR EDİLDİ-2.KISIM

Start from the beginning
                                    

Sevgi bağlarından kopmak istiyordum, alışkanlıklarımı bir kenara atmayı diliyordum, düşüncelerimin beni boğmasına izin veriyordum. Bilmiyordum belki de bu bir yanılgıydı, aldatmacaydı ancak o kadar çok üzülmüş ve yıpranmıştım ki gerçekleri kaldırmaya gücüm kalmamıştı. O bana benzeyen kızla Kız Kulesi'nde çekilen fotoğrafları yıkım anı olmuştu. Sonrası karanlıktı. Sonrası yanında ruh gibi gezinen hallerimdi...

Düşler sokağının yaşlı semtinde konaklayan huzuru arayan sıradan biriydim işte. Koşardım, bisiklet turları yapardım, kendi halimde takılırdım. Bir zamanlar güzeldi, güzel olan o zamanlar şimdi çoktan geride kalmıştı.

Arkamdan gelen beden varlıklarının seslerine kulaklarımı tıkarken bildiğim bir yola sapmıştım o sırada. Adımladım caddeyi, girdim ara sokaklara. Ve ayaklarımın beni sürüklediği o yere geldim. Çocukluk anılarımın dallarında salladığı, titreyen rüzgarı kucağında zıplatan oraya, çınar ağacına.

Ağacın dibine çömeldiğimde yaş pınarlarım akmıştı nehrine sayısızca. Kaç saattir ağlamıştım, zaman ne kadar hızlı geçmişti, belirsizdi. Evren durmuştu sanki bu bahtiyar hayatımızın dumanlarında. Bize ihanet eden zaman, bizi bizden çalıyordu kanayan yaralarımızla.

Bir koku geldi burnumun ucuna... Bilindikti, ses çok netti ve çok yakınımdaydı. Bu bir ruh olsaydı eğer o an oracıkta sarılmak isterdim ona. Öylesine kırılgan bir zaman dilimiydi ki neye olsa tutunurdum sanki. Gerçekten de iyi olduğumu zannederek yalanların en büyüğünü kendime söylemiştim.

Başımı kaldırdığında çikolata kıvamındaki o gözlerle karşılaştım. Soluk soluğa kalmıştı, önümde diz çökmüştü. Hava kasvetliydi, parlak yıldızlar derin bir uykuya yatmış olmalıydı. Bulutlar da yaşlarım kadar dolu olmuştu. Hüzün yağmurları sisli cennetimize her an yağabilirdi. Ve çikolata kokusu nefes damarlarımı tıkayabilirdi.

"Burada olacağını biliyordum, Melis'im. Küçükken de hüzünlendiğinde buraya gelirdin sen." Beti benzi atmıştı, endişelenmiş olmalıydı.

Yaşlarımı siliverdim anında. Burnumu ovuşturdum, gürbüz elini uzattı, okşadı narince. "Gökhan, ben iyi değilim."

"Biliyorum tatlı kız." Fısıldayıcıydı ses tonu, zarif sesi yüreğimin kanatlarına işliyordu. "Sizi duydum. Dinledim de diyebiliriz."

Dudakları çizgi halini alırken gülücüklerinin kanadını geriyordu. İstemsizce soluk verdim. Kulak misafirimiz vardı ve fark edememiştik o sırada. "Aslında, sen etrafındaki seni gerçekten sevenleri göremiyorsun, Melis."

Beklenmedik bir cümleydi, ismim dudaklarından dökülürken barındırdığı canhıraşları bariz bir şekilde gözbebeklerime dokunuyordu. Kopuktu aklım, düşünemiyordum, allak bullak edilmiştim. "Ne demek istiyorsun?" Sert sesim karşılığını vermişti sesine.

Duraksadı, gözlerini bulutlara dikti ve alnına değen ufak bir yağmur damlası gözkapaklarına doğru yol aldı. Sakallı çenesini kaşıdıktan sonra alnını sildi. Zorlukla nefes alıyordu, toparlayamıyordu cümlelerini.

"Ben..." Durdu, verdi nefesini, kalbim yuvasından çıkmaya hazırdı. Korkuyordum, gerçeğin yüzüme gerçekçi bir vaziyette çarpmasına izin veriyordum. "Seni seviyorum. Aşığım, Melis!"

Beklenmedik anda beklemediğim kişiden gelen bir itiraf edilmişti dünyamda. Titredim, düşecek gibi olduğumda kolumdan tutmuştu beni. Gökyüzünden düşen yağmur damlaları hızlanmaya başlamıştı, tenime değen yağmur tanecikleri bedenimi kıskıvrak yakalıyordu. Titrediğimi fark ettiğinde ceketini çıkardığı gibi sardı, yüzünü yaklaştırdı ve sözcüklerini gözlerime vurguladı. "Çocukluktan beri seviyorum."

GÜN DOĞUMU SERİSİ☆YILDIZ DÖKÜMÜ☆Where stories live. Discover now