Bölüm 70 : 'Bencillik biliyorum ama çok acıyor ağabey, çok...'

Börja om från början
                                    

''Önemli biri değil.''

''Değil mi? Neden o zaman gelmen gerek dedin?'' Ahsen, ağabeyinin telefondaki kişiye ne dediğini duymuştu. Ateş'in odaya girdiğinden beri garip davranması da cabasıydı. Ateş'in sakladığı bir şey vardı ve Ahsen onu muhakkak öğrenirdi.

''Önemli bir değil dedim Ahsen. Sen onu bunu bırak da geçen gün olanlardan bahset. Neydi o öyle?''

''Ne olmuş?'' Ateş'in dikkatini başka yöne çekmeye çalışması işe yaramış gibiydi. Ahsen Ateş'in Aybar Ağa'ya yaptığını kastettiğini biliyordu. Yaptığında bir yanlış görmüyordu. Herkese sürekli hadsiz diyen ve üzerine ailesi hakkında ileri geri konuşan bir hadsize yapılabilecek en iyi şeyi yaptığını düşünüyordu.

''Bilmiyormuş gibi konuşma! Aybar Çiyeşan'dan bahsettiğimi biliyorsun.''

''Yanlış bir şey yapmadım.'' Omuz silkti genç kadın. Yaptığından pişman değildi. Ne zaman olmuştu ki? Ahsen'in hayatta tek büyük pişmanlığı vardı. Onu da zaten acı bir tecrübe olarak sol yanında her gün sızlayan yarasıyla hissediyordu.

''Ne zaman kabul edersin ki zaten? Bir süre konaktan dışarı çıkma. Bir de sana bir şey olmasına katlanamam.''

''Ben başımın çaresine bakarım. Hem ne yani yanlış yaptığımı mı düşünüyorsun? Benim yerimde sen olsaydın adamı alnının ortasından vurmuştun. Yalansa yalan de.'' Çantasına uzandı genç kadın. Ateş'e varlığını bile söyleyemediği flash belleği izletmek için gelmişti. Yavuz'un başına gelenlerin ardından çok düşünmüştü genç kadın. Kocasının en başında kendisine anlattıklarının gerçek olduğunu babası kendi ağzıyla söylüyordu. Bunu ağabeyinden gizleyemezdi. Yavuz'a borçluydu bir kere. Adamın ortaya çıkarmak için çırpındığı gerçeği herkese gösterip adamın toprağın altında rahat uyumasını sağlamalıydı. Hala öldüğünü kabullenemediği kocasına en azından bunu borçluydu genç kadın.

''Yalan değil de işte seni biliyorum ben. Aybar Çiyeşanla uğraştırma beni. Çıkma konaktan bir yere. Duydun mu?'' Kardeşinin kendisini duyduğunu pek sanmıyordu Ateş. Duyduysa bile söylediklerini uygulayacağına inanmıyordu. Fakat Yavuz haklıysa Aybar Çiyeşan'ın bir sonraki hedefi Ahsen'di. Ahsen'i koruması gerekiyordu, zincire vurması gerekse bile yapardı.

Ahsen çantasının dibinde bulmaya çalıştığı belleği ararken geçiştirir gibi ''Hı-hı'' dedi. ''Bir sonraki toplantı için elimde büyük bir şey var.''

''Bir sonraki toplantı?'' Genç adam kardeşinin hala toplantı hakkında konuşuyor olabilmesine şaşırmıştı. Çünkü öğrendiği kadarıyla Aybar Çiyeşan tarafından ikinci kez kati bir dille toplantılardan men edilmişti. Hala o konaktan içeri adım atabileceğini düşünüyor olamazdı. ''Toplantı olmayacak. Olsa bile sen katılmayacaksın. Sen beni dinlemiyor musun?''

''Anlamadım. Ne demek olmayacak? Aybar Çiyeşan demişti ki ....''

''Onun ne dediği umurumda bile değil. Toplantıya katılmayacağız.''

''Katılmayacağız derken?'' Ahsen hiçbir şey anlamamıştı. Ağabeyi kesin bir dille katılmayacaklarını söylüyordu ama aşiret toplantısı yapılmadan olmazdı ki? Nasıl olurdu?

''Duydun işte. Gitmeyecek bizden kimse. Bitti, aşiret falan kalmadı. Herkes Çiyeşanla olan ortaklığını bozdu. Mallarını paylaştı. Yani en son paylaşmaya çalışıyordu.''

''Ciddi olamazsın!'' Genç kadın şaşkınlığını gizleyememişti. Bir şeyler bekliyordu ama bu kadarını değildi! ''Ne olacak peki şimdi?''

Yavuz gelip Çiyeşan'ı hapse tıkacak diyemedi Ateş. Bütün pislikler ortaya dökülüp eski hayatımıza geri döneceğiz diyemedi. ''Bilmiyorum. Ne olacaksa olacak işte. Sen de konaktan çıkmayacaksın!''

AH SENDE (TAMAMLANDI)Där berättelser lever. Upptäck nu