Final; ''Mektup''

7.6K 473 751
                                    


2 Mayıs 2017

Geçen on dokuz yılın ardından içimde biriktirdiklerim omuzlarımda büyümeye devam ediyorlardı. Düzenli bir hayatım, güzel giden bir evliliğim varken unutmadığım, unutamadığım Tom büyüyordu kalbimde. Her nefes alışımda onu anıyordum, her gözlerimi kapattığımda yeşilleri tarafından sarılıyordum.

Bu ihanet miydi? 

Bilmiyordum. 

Yine uyuyamadığım bir gecede göz kapaklarıma inen perdeyi kaldırdım hafif hafif ve bir kolunu karnıma dolamış, ağzı açık bir şekilde uykusuna devam Ron'a baktım. Ona her baktığımda içimde ki yangın büyüyordu, büyüdükçe canımı yakıyordu. O günden sonra herkes, her şeyin düzeldiğini düşünüp mutlulukla yaşamlarına devam etmişti. Ben mi? Bir şekilde devam ettim; içim yana yana, içten içe ağlaya ağlaya devam ettim kaldığım yerden.

Ron'un kolunu karnımdan kaldırdığımda ağzını kapattı ve diğer tarafa dönerek uykusuna devam ettiğinde derin bir nefes aldım çünkü uyanmasını ve sorgulamasını isteyecek durumda değildim. Bacaklarımı yataktan sallandırmaya başladığımda gözlerim komodinin üzerindeki fotoğraflara kaydı. Evliliğim, çocuklarımız.

Kısacası, mutlu bir yaşam. 

Düşüncelerimle birlikte odadan ayrıldığımda kapıyı kapatmayı ihmal etmemiştim. ''Yüzleşmelisin,'' diye fısıldadı iç sesim çalışma odamın kapısının önünde dikilmeye başladığım zaman. ''On dokuz yıl,'' titreyen elimi kapı koluna yerleştirdim. ''Yetmez mi?'' Sorusuna cevap veremedim çünkü verebilecek gücü henüz kendimde bulamamışken kapıyı açtım ve içeri girdikten sonra kilitledim. Sırtım kapıdayken, gözlerim karşıda ki dolapta takılı kalmıştı.

 İçinde bir kasa, içinde bir kutu vardı.

On dokuz yıldır açamadığım o kutu.

Son armağan.

Korkak adımlarımı dolaba yönelttiğim de kalbim yavaş yavaş sıkışmaya başladı. ''Yüzleş!'' İç sesim emredercesine bağırdığın da dolabın kapağını açarak, eğildim ve karşımdaki kasaya baktım. ''Yapabilirsin,'' kasanın üzerindeki asayı elime aldım ve büyülü sözleri tekrarladım kasanın açılması için. ''Bitir artık.'' 

 Kasanın kapısı açıldığında ise o tahta kutu bütün güzelliğini gözler önüne serdi. Alt dudağımı dişledim sıkıntı içinde çünkü hazır hissetmiyordum fakat iç sesim haklıydı, yüzleşmem gerekiyordu omuzlarımda ki yükü azaltmak için. Asayı eski yerine bıraktıktan sonra kutuyu yavaşça çıkarttım kasadan ve ayağa kalkarak duvarın köşesine geçtim. ''Zamanın ötesindeki cadı için,'' Yıllar önce yaptığım gibi dolaştırdım parmağımı yazının üzerinde.

 Ve yıllardır açmadığım o kutunun kapağını kaldırdığımda nefesim kesildi, zaman bir anlığına durdu. Birkaç fotoğraf, madalyon, atkı ve bir kağıt parçası.

Fotoğrafları elime aldım ve bir müddet birbirlerine nefretle bakan o iki gence baktım. Diğer fotoğrafı aldığımda ise normal bir zamandan çekilmişti, yan yanaydık ve birbirimize nefretle bakmıyordu. Gizlice çekilmiş olabilir, diye düşündüm çünkü oldukça doğal bir fotoğraftı. Fotoğrafları kutunun içine koymak yerine halının üzerine bıraktım ve Slytherin atkısını elime aldığım da kokusu burnuma doluverdi.

 Unutamadığım o koku.

Atkıyı burnuma götürdükten sonra göz kapaklarım istemsizce kapandı. İçime çektim, tekrar tekrar içime çektim kokusunu. Onu özlüyordum, her saniye içimdeki özlem daha da büyüyordu. Atkıyı da fotoğrafların yanına bıraktıktan sonra madalyonu aldım elime. Noel sabahı kimden geldiğini bilmediğim o kutudan çıkan madalyon.  

zamanın ötesinde // tomioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin