3: ''Kırık Umutlar''

9.4K 610 168
                                    


   Sakinleşmek adına geldiğim kütüphanede tozlu olmasını umduğum fakat tek bir toz bulamadığım rafların arasında dolaşıyordum. Parmak uçlarım ciltli kitapların üzerinde yavaş yavaş geziniyordu, "Zaman," diye mırıldandım. "Geçmiş."

 Parmaklarım bu iki kavram arasında gidip geliyordu. Hangisinden başlamam gerektiğine henüz karar verememişken yine aynı kavramlarla ilgili birden fazla kitap olması işimi zorlaştıracağa benziyordu. Rastgele içlerinden bir tanesini seçtiğimde kütüphaneye giren öğrencilere göz attım. Ravenclaw ve Gryffindor öğrencileriydi. Bir masaya oturdular, kısık sesle sohbete başladıkları zaman önlerindeki kitapların sayfalarını teker teker çeviriyorlardı. Onları izlemeyi sonlandırıp kendi kitaplarımı koyduğum masaya ilerledim ve oturdum. Zamanda değişmeyen tek gerçeğin kütüphanede arkadaşlarım olmadan takılmam olduğunu anladığım vakit yüzümde buruk bir gülümseme oluştu. 

  Okuduğum kitaplar rahatlatıyordu beni, yeni şeyler öğrenmek mesela.

 Geçmişe Dönüş başlıklı kitabın kapağını kaldırdığım zaman içimde birkaç kıpırtı sezdim. Sayfaların arasında özgürce dolaşmanın verdiği huzurla nerede ve hangi zamanda olduğumu kısa süreliğine unuttum. Biraz daha dolandım kitabın sayfalarında lakin aradığım şeyi vermeyeceğini anladım. Kapağı kapatmam ile beraber kütüphaneden içeri giren Slytherin cadılarının gözleri ilk olarak beni buldu. Gözlerindeki aşağılayıcı bakışlara maruz kalmak huzurumu silip süpürüyordu. Tam karşımdaki masaya oturmuşlardı, onları umursamamaya çalışarak başka bir kitaba geçmek için masanın üzerindekilere göz attım. Kütüphaneye yavaş yavaş kalabalıklaşırken seslerde çoğalmıştı fakat içeri giren yeni bir Slytherin öğrencisi seslerin kesilmesine sebep oldu. Başımı kaldırır kaldırmaz göz göze geldiğimiz öğrenci Alexandra Rosier'dan başkası değildi.  İğrenç bir varlıkmışım gibi beni süzen gözlerini üzerimden ayırdığı zaman rahatlamıştım ve gitmem gerektiğini anladım. Aldığım kitapları yerlerine yerleştirdikten sonra kendi kitaplarımı da alıp kütüphaneden ayrıldım.

  Binama gitmek üzere koridorda yürüdüğüm sırada kendimi tekrardan ilgi odağı olarak algıladım. Sinir bozucu bu durumdan kurtulmak isterken daha da dibe batacağım gerçeğinden oldukça emindim. Ben yürüdükçe seslerde kulaklarımı tırmalıyordu. 

 "Hermione, neredesin sen?" sorusu üzerine Diana'yı görmem bir oldu. 

''Buradayım.'' diyerek karşılık verdiğimde gözlerini devirdi ve koluma girdi. ''Derslere neden girmedin?'' dedi. 

"Sadece bir ders bile başımı ağrıttı ve bu yüzden sonraki derslere girmek istemedim." Cevabım onu yeteri kadar tatmin etmişti. 

''Zaten girme zorunluluğunda yoktu,'' dediği zaman bakışlarımı ona çevirdim ve onaylarcasına başımı salladım."Profesörler tarafından izinlisin; yaralı bulunman, şok geçirmiş olman onlar için yeterli ama yarından itibaren başlıyorsun." dedi sakin bir ses tonuyla. Geri yanıt vermedim, yalnızca onunla beraber binaya yürümeye devam ettim. 

 Binaya girdiğimiz zaman ortak salondaki herkes Diana'ya selam verdi. Sevildiğini her halinden belli olan Diana bütün mütevazılığıyla selamladı salondakileri. Bense onların arasından sıyrılıp kitaplarımı bırakmak üzere yatakhaneye ilerledim. Sihir Tarihi kitabımın 230. sayfasına sıkıştırdığım kağıdı çıkartıp, ilk girdiğim zaman kitapların üzerinde bulduğum zarfın içine koymak için çekmeceyi açtım ve zarfı aldım. Bir ip ucu bulmak adına zarfı gözden geçirdim ama üzerinde bir yazı yazmıyordu. Kendi yazdığım kağıdı da koyduktan sonra zarfı aldığım yere geri yerleştirdim. Bir süre sonra odaya giren Diana, "Kızlar," dedi. Arkasındaki kızlar güler yüzleriyle, "Merhaba." dediklerinde içim ısındı.

zamanın ötesinde // tomioneOù les histoires vivent. Découvrez maintenant