8; ''Beni Öldüremezsin''

7.9K 557 166
                                    

  *İki gün sonra;

  Kaçtım.

  Tam tamına iki gün boyunca kütüphane ve yatakhaneden çıkmadım. Kendimi yalnızca araştırmalarıma ve düşüncelerime verdim. Kaçtığım iki gün boyunca göz göze gelmemek uğruna verdiğim savaşlardan da galip çıktım. Hiçbir zaman yalnız kalmadım, her zaman çevremde arkadaşlarım oldu. Bir kovalamacanın içindeydik; kaçtım, kovaladı ama yakalayamadı. 

 İkinci günü de ardımda bırakırken onun bir katil, benimse kurban olduğumu kabullenmeye çalıştım. 

Kabullendin mi? Emin değildim.

Sadece ondan uzak durduğum her anın ruhumdaki sarsıntıları azalttığına emindim. Birkaç gündür yıkıntı yoktu, toparlanmaya çalışan bir Hermione vardı. Yıkılan binaları tekrar bir araya getirmeye çalışan ve 1943 yılından kurtulmak adına çalışmalara girişen bir Hermione. Zaman ile ilgili bir kitabı bitirdim, birkaç taştan söz ediyordu. Buraya geldiğim ilk andan bu yana dikkatimi çeken taşlar olmadı, hiçbir taşla temas etmedim. Karıştırdığım bazı kitaplardaysa Zaman Döndürücü kullanmak, bir büyüye maruz kalmak gibi durumlar karşıma çıktı.

Hiçbirini yaşamadığım için iki günlük araştırmadan geriye ellerim boş kaldı ama pes etmedim. Burada kalamazdım, buraya ait olmadığımı biliyordum ve 1998 yılına geri dönmeliydim. Dönmem gereken bir savaş, almam gereken bir intikam vardı. İçinde bulunduğum bu zamanda intikamımı kullanamazdım çünkü zamanla oynanın tehlikeli olduğunu biliyordum. Sonuçlarını bilmeden onu öldüremezdim bu yüzden 1998 yılına dönüp, intikamımı alacaktım. Tıpkı Harry'nin canını aldığı gibi ben de onun canını alacaktım. Aklımdaki plan en azından bu yöndeydi.

"Cadılar Bayramı yaklaşmak üzere ve ödevler bitmek bilmiyor," içeri giren Diana kendini yatağa bıraktı. Başımı kaldırdım ve ona baktım. Ellerini yüzündeyken kendi kendine söyleniyordu. Cadılar Bayramı benim için önemliydi. Neredeyse her şeyi o gün yaşamıştık; Harry ve Ron ile arkadaş olduğum gün, Sirius Black'in Hogwarts'a girdiği gün, Sırlar Odası'nın yeniden açıldığı gün, Harry'nin Üç Büyücü Turnuvası Şampiyonu olarak seçildiği gün ve son olarak Harry'nin ailesinin öldürüldüğü gündü. Aklımdakileri silip attım, "Biterler," dedim sakince. "Her zaman bitiyorlar." Ellerini yüzünde tutmaya devam etti, 

Tüm bu düşünceleri aklımdan silip attığım zaman ''Biterler,'' dedim sakince. Hala elleri yüzündeydi ve yatağında yatıyordu. ''Her zaman bitiyorlar.'' Omuzlarımı silktim, kucağımdaki kitabı kapattım. "Haklısın," dedi Diana. "Sadece her yıl aynı stresi yaşamak bana ağır geliyor." 

Sesindeki boğukluk aynı zamanda bıkkınlığın işaretiydi. Yattığı yerden doğruldu, bacaklarını sarkıttı. "Bugün ne yapacaksın?" Konuyu değiştirdi. Hafta sonuydu, Hogsmeade gezisi vardı. "Okulda kalsam iyi olur," dedim. Diana cevabımı beğenmedi. Yüzünü ekşitti, "Kalmak istediğine emin misin?" 

"Yatakhaneden ayrılmayı düşünmüyorum," sorduğu sorunun içindeki imayı anlayarak sorusunu cevapladım. İsteksiz isteksiz doğruldu, gelmemi istediğini anladım ama gitmek istemiyordum. "Kendine iyi bak," ceketini ve şapkasını aldı. "Dikkatli olun," dedim gülümseyerek. Ceketini giydi, şapkasını kafasına geçirdi. Sevimli gözüküyordu, "Sen de dikkatli ol." 

Çıkmadan önce gülümsedi. Yatakhanede yalnız kaldıktan sonra ayağa kalktım. Her yerim tutuktu, birkaç açılma hareketi yaptım. Ardından içeride dolaşarak pencereye doğru ilerledim. Aşağı baktım, bahçede buluşan öğrenciler heyecan içindeydi. Bazılarıysa sessizce bir köşede bekliyordu. Biraz daha bakındım, yukarıda olduğum için öğrencilerin yüzlerini seçemedim. Bir süre sonra Profesör Horace olduğunu düşündüğüm profesör herkesi topladı, gitmek vaktiydi. Onlar giderken ben de pencereden ayrıldım. Aşağıda, onların arasında olmadığım için pişman değildim. Aksine mutluydum çünkü geziye hak kazanan ve velisi izin veren herkes bu geziye gitmek için can atardı. Kalmayı tercih eden azdı, kalmak zorunda olanlar da beni rahatsız etmezdi. Bunu düşünerek yatağımın üzerindeki kitabı aldım. Ortak Salon'a indiğimde alt dönemlerden beş öğrenci gördüm. Şöminenin karşısında sohbet ediyorlardı. Aşağı indiğimi fark etmediler, etmelerini de beklemedim. Onları orada bıraktım ve binadan ayrıldım. Merdivenler boştu, kimse yoktu. Rahat bir nefes aldım ve merdivenlere dikkat ederek inmeye başladım. Bir an önce kütüphaneye gitmek ve yeni kitaplar alarak yatakhaneye dönmek istiyordum.

zamanın ötesinde // tomioneWhere stories live. Discover now