20; ''Suskun''

5.4K 404 81
                                    

''Delirdin mi sen?'' 

 Dakikalardır bir sağa bir sola volta atan Diana kızgınlığını üzerime salıyor, yanımda olmaktansa karşımda olmayı tercih ediyordu. "Ne düşünüyordun?" Aniden durdu ve bana döndü, gözlerindeki kızgınlık git gide artmıştı ve artmaya devam ediyordu durmaksızın. Bense sessizliğimi koruyordum oturduğum yerde. Gözlerim bir Diana birde dolunay arasında gidip geliyordu. Bir an için koşmak ve kendimi boşluktan bırakmayı geçirmiştim aklımdan lakin kısa sürede dağılıverdi o düşünce. "Eğer burada olduğunu hissetmeseydim," devamını getirmek yerine tam karşımda durdu ve dizlerinin üzerine çöktü. Ellerini ise dizlerime koyduktan sonra derin bir nefes aldı. Kızgınlığı korkuyla karışmıştı ve korku tamamen kızgınlığını ele geçirmişti. "Başına gelenlerden sonra bunalmış olmanı anlıyorum ama bu," ellerini sıktığını dizlerimdeki baskılardan anladım. ''Bu delilik.'' 

Yine cevap vermedim.

 Ben sustukça konuşmak için çabalıyordu, çabaladıkça batıyordu çünkü söyleyebileceğim bir şey yoktu. Yalnızca susmak geçiyordu içimden, yalnızca suskunluğumda boğulmak istiyordum her gün olduğu gibi fakat bu sefer daha derinlere çekilmek istiyordum. "Düşünüyorsun," diye mırıldandı. Ellerini dizlerimden çektikten sonra yanaklarıma yerleştirdi, "Her ne düşünüyorsun bilmiyorum ama bunu yapma Hermione," parmakları nemli yanaklarımı hafif hafif ısıtıyordu. "Okuldan uzaklaşmak istiyorsun," ısrarla gözlerimin içine bakmaya çalışıyordu ve ısrarla gözlerimi onun gözlerinden kaçırıyordum. "Yaşadıkların kolay değil, biliyorum."

  Gülümsemeye çalıştı lakin başaramadı.

"Ama iyi olacaksın, her beraber iyi olacağız." Gözlerim tekrardan dolarken kendimi yeniden Diana'nın sıcak kollarında buldum. O bana sarılırken bende aynı şekilde ona karşılık veriyordum. ''Atlatacağız ama şimdi hastane kanadına dönüyorsun ve yarına kadar dinleniyorsun sonra Hogsmeade gezisine geliyorsun. Profesör Dumbledore'un yarın üzerine gelmeyeceğinden eminim, bu yüzden haydi gidelim.'' Benden uzaklaştığında gözyaşlarımı sildim ve uzattığı elini sıkıca kavrayarak ayağa kalktım. Lanetin etkileri ara ara vücuduma tekrar yayılıyordu fakat belli etmemek için içime atıyordum.

 Acıma acı katıyordum. 

  Diana'nın yardımıyla yürürken ikimizde suskunluğumuzu koruyorduk ama zihnimizde sorular dönüp duruyordu, düşünceler dönüp duruyordu. Susmuyordu zihnim, susmuyordu karanlığın içindeki sesler. Susan tek şeydi dilim, mühürlenmişti dudaklarım. Merdivenlerden ağır ağır inerken kendimi Tom'un karşısında buluvermiştim ve ani bir titreme ile durmuştum. "İyi misin?" Bir alt basamağa inip meraklı bakışlarla yüzüme baktı Diana. Yine sustum, başımı onaylarcasına salladıktan sonra tekrar inmeye başladık ve her indiğimde kırmızı gözlerle baş başa kalıyordum zihnimde. Her baktığımda, yeni bir acı yayılıyordu dalgalar halinde. "Dikkat et." diye fısıldadı Diana son basamak için ayağıma attığım sırada. Tepki vermedim, yalnızca dediğini içten içe kabul ederek dikkat ettim ve basamaklara veda ettik beraber. Hastane kanadına gelene kadar hiçbir şekilde konuşmamıştı. Yalnızca benimle beraber yavaş yavaş hareket ediyordu. Bütün yavaşlığımıza rağmen hastane kanadına ulaşmıştık ve kendimi yatağımda uzanırken bulmuştum. Diana, üzerimi örttükten sonra ellerini yüzümde dolaştırdı. "Korkma," diye fısıldadı kabarık saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırırken. "Sana kimse zarar veremez, güçlü olacağız."

  Gülümsemeye çalıştım ama canım o kadar yanıyordu ki saniyelik bir tebessümle Diana'nın umutla çevrelenmiş gözlerine baktım. Beni bütün acılarımdan kurtarmak istercesine bakıyordu suratıma. "Şimdi kapat gözlerini," dediğinde elimi tutan elini sıktım çünkü kapatmak istemiyordum, karanlıkta Tom ile baş başa kalmak istemiyordum. "Yanındayım," dedi ısrar edercesine. "Hadi." 

zamanın ötesinde // tomioneWhere stories live. Discover now