11; ''Ucube''

6.4K 490 134
                                    

  Bezeliyumru (Bubotuber) bitkisi hakkındaki notları önümdeki parşömen parçasına geçirirken gözlerim istemsizce Tom Riddle'ın parmaklarına kaymıştı. Parmakları benim parmaklarım aksine daha hızlı alıyordu notları. Resmen derse odaklanmış, dikkatini sadece bitki hakkında ki bilgilere adamıştı. Bense 'geceden sabaha değişen şey neydi?' diye düşünmekle geçirmiştim bütün Bitkibilim dersini.  

 Ders bitimindeyse hiçbir acelesi yokmuş gibi ağırdan almıştı kitaplarını ve notlarını toplamayı. Sanki herkesin çıkmasını bekliyordu. Onu bekleyip beklememek karasında kararsızken Diana'nın seslenmesiyle gitmem gerektiğini anlamıştım. ''Geliyorum." Derken sesim titrek çıksa da bunu fark etmeyecek kadar aceleci davranıyordu Diana. Kitaplarımı aldıktan sonra kapıda sabırsızca bekleyen Diana'ya ilerledim ve sonrasındaysa bedenimi çekiştirmesi için kendimi ona bıraktım.

 Attığımız her adımda yeni bir cümle kuruyordu Diana. Attığımız her adımda git gide heyecanlanıyor, heyecanı ise üzerimdeki durgunluğu göremeyecek kadar körleştiriyordu gözlerini. O önden giderken arkasından sessiz sedasız yürümeye devam ettim. Aklımda hala aynı soru dönüyordu, Bitkibilim dersi boyunca düşündüğüm tek soru...

Yine cevabı olmayan.

 "Yine bir şey olmuş.'' En sonunda üzerimdeki halsizliği fark eden Diana heyecanını bir köşeye koyarken odağını yalnızca bana vermişti. ''Bir şey olmadı.'' Yalanını söylerken yapmacık olduğumun da farkındaydım.  Önümde dikildi ve boşta kalan elimi tuttu, ''Derste düşünceli gözüküyor ve kaçamak bakışlarla ona bakmaya çalıştığını fark ettim.'' Bu kadar dikkatli biri olması beni germişti, neredeyse hiçbir şey gözünden kaçmıyordu ya da konu ben ve Tom Marvolo Riddle olduğu zaman gözünden hiçbir şey kaçmıyordu. ''Onunla alakası yok,'' derin bir nefes aldım ve etrafa göz attım.''Sadece Cadılar bayramı partisi olayını düşünüyorum.'' Söylediğim bu beyaz yalanı düşünmüştüm fakat kahvaltı sırasında aklımdaydı.  Verdiğim cevaba gülmeyi bırakan Diana aynı zamanda elimi de bırakmıştı, ''Belki Louis davet eder?'' Gülüşünde ki abartı bedenimi huzursuz etmişti. ''Louis Gray ile arkadaş olduğunu biliyorum.'' Cümlenin sonunda sır verircesine eğildi üzerime.

  Bir şey demedim, yalnızca gülümsedim ve tam karşımızdaki koridordan gelen Tom'a baktım. Arkadaşlarıyla beraberdi, tıpkı kahvaltı zamanı salona girdiği gibiydi. Ona baktığımı anlayan Diana arkasını döndü ve benim gibi onu süzdü. Tekrardan bana dönerken, ''Onunla gelmeni tercih ederdim,'' kitabına sarılırken hayallere alemine dalmış gibiydi. ''Tom Riddle ve Hermione Granger,'' iç çekti. ''Muhteşem olurdu!'' Karşımdaki Diana gözlerini kapatmış hayaller alemindeki gezintisine hızlıca devam ederken  gözlerimi devirdim ve kurduğu bu hayali bozmak için boşta kalan elimi omzuna yerleştirerek onu sarstım. 

Kendine gelmişti.

''Bu kadar yeter, ben kuleye dönüyorum.'' Hızla kurduğum cümleye karşılık vermesini beklemeden yanından sıyrılmış ve kuleme doğru yol almıştım. Hem kitabımı bırakacak hemde sabah omuzlarımda bulduğum hırkayı sahibine geri verecektim. Bu düşünceler eşliğinde Diana'yı koridorda bırakmıştım. Kuleye geldiğim zaman bütün düşüncelerden sıyrılmış bir şekilde yatakhaneye ilerledim ve içeri girer girmez yatağımın üzerindeki hırkayla karşılaştım. Kitabımı sandığın üzerine koyarken gözlerimi bir saniye bile olsun hırkadan ayırmamıştım ve aniden geceye geri dönmüştüm.

 Yanımdaki bambaşka bir Tom Riddle'dı. 

Savunmasız.

  Hırkayı elime aldıktan sonra yatağıma oturdum ve istemsizce burnuma götürdüm. Kokunu içime çekerken aklıma Ron gelse de kendimi bunu yapmaktan alıkoyamadım. Kokusunun rahatlatıcı bir etkisi varken içindeki bu kötülüğün sebebini merak etmeye başlamıştım. Geceden sonra Tom Marvolo Riddle'ın neden canavara dönüştüğünü öğrenmek istemiştim ama bunların cevabını da diğer sorularımın cevapları gibi bulamayacağımı da biliyordum. İkilemler arasında tekrar tekrar kalmaya başladığım zaman hırkayı burun deliklerimden yavaş yavaş çektim ve derin bir nefes alarak oturduğum yerden kalktım. Aklımdaki her türlü düşünceden arınıp, hırkayı ona vermem gerektiği düşüncesine odaklandım ve onu yalnız avlamak için var gücümle kuleden ayrıldım.  

zamanın ötesinde // tomioneKde žijí příběhy. Začni objevovat