2: ''Kimsin sen?''

11K 682 434
                                    


   Son uyanışım olması dileğiyle gözlerime örtünen örtüyü yavaş yavaş kaldırdım. Uyuduğum süre boyunca vücudumdaki acılar ve yorgunluk uçup gitti. Onlardan geriye şaşkınlık kaldı. Ellerimi iki yana yerleştirdikten sonra bedenimi oturur pozisyona getirdim ve büyük bir umutla etrafıma baktım. Umudum etrafa baktığım gibi söndü, hastane kanadındaydım. Gözlerimi tekrar kapattım, "Burada olmamam gerekiyordu."

  Sağ göz kapağımı yavaş yavaş kaldırırken karşımda duran yataklar değişmedi. Olduğum yerde oturuyordum. Gözlerimi tamamen açtığım zaman elimi şakağıma götürdüm ve sargı bezinin parmak uçlarıma karıncalanmış hissini vermesine izin verdim. ''Rüya değil, hepsi gerçek.'' Sesim olabildiğince kısık çıkmıştı. Bakışlarımı kapıya doğru çevirdiğimde kulaklarımda bir ses yankılandı.

''Tom,'' dedi gurur duyarcasına. ''Tom Marvolo Riddle.''

Profesör Horace'ın sesi kulağımda defalarca yankılandı. Başımı indirdim, ellerime baktım. Sesi duymaya devam ettim. Ta ki garip bir his içimi kaplayana kadar. O his, başımı kaldırmama ve kapıya bakmama sebep oldu. Onu gördüm: Tom Marvolo Riddle'ı.

Yüzünde en ufak bir ifade dahi yoktu, bomboştu. Omuzlarını dikleştirdi, kapıda dikilmeye son vererek yürümeye başladı. Bana yaklaştığı her an yüzünde bir ifade uyandı. O ifade şüpheden başka bir şey değildi. Yatağa yaklaşır yaklaşmaz, "Kimsin sen?" diye sordu.

Cevap vermedim. 

Cevap vermediğim için siyah kaşları çatıldı, birkaç adım attı. Bir elini yatağın başlığına, diğerini de serbest bıraktı. "Sana bir soru sordum," dedikten sonra gözlerini kıstı. "Kimsin sen?" Bu yakınlık karşısında dilim tutuldu. Saatler önce de bu kadar yakındık ama o zaman, onun Tom Marvolo Riddle olduğunu bilmiyordum. 

"Hermione Jean Granger," sesiyle irkildik. Elini yatağın başlığından çekmeden ve aramıza mesafe koymadan önce meydan okurcasına baktı. Çekildiği an dudaklarım aralandı. Cenaze törenine katıldığım Albus Dumbledore karşımdaydı. "Aramıza yeni katıldı."

"Efendim," dedi Tom saygıyla ve başını eğdi. "Gitsem iyi olacak." 

"Derse geç kalmanı istemem," dedi Albus Dumbledore. "İyi dersler, Tom." 

Hiçbir şey söylemedi ve ne bana ne de Albus Dumledore'a baktı. Profesör sözünü bitirir bitirmez hastane kanadının çıkışına doğru yol aldı. Profesör ile yalnız kaldık, "Siz," dedim çekine çekine. "Yaşıyorsunuz."

Gülümsedikten sonra, "Hayalet değilim, Bayan Granger," dedi. "Yaşıyorum."

Aklım karışmıştı; Profesör Horace beni tanımadı, Albus Dumbledore hayattaydı, o da Horace Slughorn gibi beni tanımadı. "Albus Dumbledore," dedi kendini tanıtmak istercesine. "Yaklaşık beş yıldır Biçim Değiştirme dersine giriyorum."

Cevap vermedim, müdür olmadığını öğrenmek beni düşüncelere itti. "Bu ders programınız," dedikten sonra bir parşömen uzattı. "Bu gün derslere girmek zorunda değilsiniz." Uzattığı kağıdı aldım, "Teşekkür ederim."

İkinci kez gülümsedi ve arkasını dönerek yavaş adımlarla uzaklaştı. Profesör gözden kaybolduğu esnada hemşire odasından çıktı, "İyi misin?" diye sordu. "Evet," cevabımda tereddüt barınıyordu. "İyiyim."

Yaklaşık beş dakika boyunca ellerimi kontrol etti, şakağımdaki sargıyı değiştirdi ve tadını tarif edemediğim bir içecek içirdi. Her şey bittiğinde hastane kanadından ayrılma zamanım geldi. Ayrılmadan önce düşündüğüm tek şey Profesör Dumbledore'du. Çoğu kaynakta 1938 yılından önce burada profesörlüğüne başladığı söylenirken kimi kaynak 1940 yılını işaret ediyordu. Hangi yıla göre düşüneceğimi bilmiyordum. Anladığım tek şey 1942 ya da 1945 yılları arasında olma ihtimalimin güçlüğüydü. ''Ama nasıl olmuştu bu?'' Diye sordum kendi kendime.  Cevabını bulmak için kütüphaneye gitmem gerektiğinin farkındaydım ama bilgi toplamak için binama giderek birkaç arkadaş edinmeyi aklımın bir köşesine yazdım. Hastane kanadından çıkmadan önce son kez arkamı dönüp uzandığım yatağa baktım ve iç çektim.  

zamanın ötesinde // tomioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin