Bölüm 66 : 'Seni seviyorum'

Start from the beginning
                                    

Kutunun içindekileri şimdi daha çok merak ediyordu. O zaman da düşünmüştü annesine ait eşyalar olabileceğini. Fakat bildiği kadarıyla babaannesi annesine ait bütün özel eşyaları zaten Ahsen'e vermişti. Doğru zaman ne zaman diye düşündü Ahsen. Kutu daha ne kadar kilitli kalacaktı? Bir şeyler bulabilmek adına kutunun etrafına bir kez daha bakındı. Önündeki orta büyüklükteki kilit hariç hiçbir şey yoktu. Bir anahtarcıya götürüp iki dakikada halledebilirdi halletmesine ama ya açmak için zamanı değildiyse?

Ahsen kilidi incelemeye başlayınca aklına çok değişik bir şey gelmişti. Bunun mümkün olma ihtimali yok denecek kadar azdı ama kilidi gördüğünde gözünde canlanan anahtar oydu. Şaşkınlıktan kalbi deli gibi atmaya başlayınca 'Olabilir mi?' diye düşündü. Bilmiyordu. Öğrenmek içinse denemesi gerekiyordu.  Ortada anahtarı olmayan bir kilit ve kilidi belli olmayan bir anahtar vardı. Heyecanla yerinden kalkıp kutuyu dolabına tekrar koydu. Dolabın kapağını kapatıp, odasından hızla çıktı. Konağın Kapısının önündeki arabaya atlayıp Miroğlu Konağı'nın yolunu tuttu.

Konağa vardığında arabadan inip koşmaya başladı. Kapıdaki korumalar ne olduğunu anlamasalar da ses etmemişlerdi. Doğruca eskiden Zafer Ağa'nın şimdiyle Yavuz'un kullandığı çalışma odasına çıktı. Çiyeşan Konağı bastığında silah almak için girdiği odada bir kitabın arasında gördüğü anahtarı aramaya başladı. Kitap o zaman Yavuz'un çekmecesindeydi. Fakat şimdi orada değildi. Masanın çekmecelerinin hepsini karıştırdı. Bulamayınca düşünmeye başladı. Kitabın nasıl bir kitap olduğunu hatırlamaya zorladı beynini. Kapağı açık renkti. Beyaz, açık mavi karışımı desenleri vardı. Oldukça eski olması dışında bir özelliği yoktu.

Ahsen Çalışma odasındaki kitaplığa yöneldi. Kitaplıkta tarife uyan ne kadar kitap varsa hepsini kontrol etti. Fakat yoktu. Bir duvarı boydan boya kaplayan kitaplığın üst raflarına ulaşamıyordu. Üst rafların sağ kısmında aradığını bulunca parmak uçlarında yükselip kitaba ulaşmaya çalıştı. Biraz zor da olsa kitabı aldığında anahtarın yine aynı yerinde olduğunu gördü. Anahtarı alıp incelemeye başladı. Eğer bu anahtar o kutuyu açarsa kutunun içinde her ne varsa önemli bir şey olduğu kesindi. Henüz bunu öğrenmeye hazır mıydı bilmiyordu ama başına gelenler onu hep hazırlıksız yakalıyordu zaten.

Anahtarı avucuna alıp koşarak odadan çıktı. Konağın önünde rastgele durdurduğu arabaya atladı hemen. Adamlar gelin ağanın bu haline anlam veremeselerde bir şey dememişlerdi. Genç kadın az önce geldiği yolu yine aynı hızla alıp Karahan Konağı'na vardı. Orada da durum farklı değildi. Kapıdaki adamların şaşkın bakışları altında odasına koştu.

Odasına girip kapıyı kapattı. Az önce dolabına bıraktığı kutuyu kucağına alıp yatağına oturdu. Birkaç dakika anahtarı deneyip denememe konusunda kararsız kalmıştı. Korkuyordu. İçinden çıkacak şey yüzünden korkuyordu. Derin bir nefes alıp avucundaki anahtarı kutunun kilidine soktu. Çevirmeden önce gözlerini kapattı. Anahtarı yuvanın içinde çevirdi. 'klik' sesini duyunca gözlerini açtı. İnanamıyordu. Gerçekten inanamıyordu.

Vakit kaybetmeden kutu açıp içine baktı. Bir zarf ve mini bir kutu kendisini karşılayınca önce kutuyu açtı. Kutunun içinden çıkan flash belleği eline aldı. Sonra zarfı açıp içindeki kâğıdı çıkardı. Kâğıtta babasının el yazısıyla tek cümle yazıyordu. Babasının el yazısını görünce heyecanlandı genç kadın. 'Flash bellekteki videoyu izle.'

Yıllar sonra aklına gelen anılarla gözlerinin dolduğunu hissetti. Ne çok özlemiştin onu... Ne çok zaman geçmişti onsuz... Fotoğrafları olmasa yüzünü bile hatırlamayabilirdi. Zaman kalleş bir ilaçtı. Yarayı sarıyordu ama sızısı hep içinde kalıyordu. Ahsen akan gözyaşlarını sildi. Sildikçe çoğalan yaşlara dur diyemiyordu. Onca yıl 'ağlamayacağım' dediği halde en çok o zamanlar ağlamıştı. Direndikçe daha çok akıyordu. Güçlü görünmeye çalışan Ahsen Karahan Miroğlu'nun en zayıf noktası buydu. Yalnızken gün yüzüne çıkan sulu gözleri...

AH SENDE (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now