Bölüm 58: 'Elimden tut yoksa düşeceğim...'

Start from the beginning
                                    

Dizeleri bitirdiğinde biraz önce Melek'in doldurduğu boşluğa baktı. Genç kızın hayatına girişi de az önceki gidişi gibi olmuştu. Kalbi ona kapıları hemencecik aralamıştı aralamasına ama ya onun kalbi kendini kabul etmiş miydi?

Etmişti. Etmez miydi? Yoksa elimden tut der miydi?

Güldü Emirhan. Ellerini ceplerine sokup gerisin geri çıktığı odaya yürümeye başladı. Zor olacaktı belki ama olacaktı. Melek'i bir kere tanımıştı. Ötesi berisi yoktu. Emirhan Cihan tutulmuştu. Varlığından bile bazen emin olamadığı bir meleğe tutulmuştu.

Leyla, telefon bahanesiyle biraz önce salondan ayrılan adamın gülerek içeri girdiğini görünce Ahsen'e bir bakış attı 'gördün mü?' dercesine. Fakat görümcesi ne Emirhan'ı görüyordu ne de Leyla'yı. 'Şaşkın' diye geçirdi içinden Leyla. Ne zaman etrafında olup biteni görmüştü ki zaten Ahsen? Eğer görmüş olsa, karşısında, kendisi ve kucağındaki Murat'ı izleyen Yavuz'u da görürdü. Adamın paçalarından bile sevda akarken Ahsen yine kördü. 'Allah akıl fikir versin bu kıza' diye bir dua tutturdu bu sefer Leyla. Yanındaki kocasının burnundan solumalarını hiçe sayarak.

Herkes kendi arasında muhabbete dalmış, olan biteni fark etmiyordu ama Leyla öyle miydi. Tek bakışla çözerdi her şeyi.

''Ateş! Kızacağım artık! Yeter ya! Gözlerinle yedin bitirdin adamı.''

''Yedim bitirdim de adamın ondan bile haberi yok! Etrafına bir baksa görecek ağzımdan çıkan ateşleri de ama işte nerde...'' Kocasının kulağına biraz daha eğilip devam etti Leyla.

''Sana ne adamın nereye baktığından, kime baktığından?''

''Ne demek bana ne? Kardeşime bakıyor ulan o benim!'' Adamın hiddetlenmesiyle kolunu okşamaya başladı Leyla. Ateş'in sesi daha fazla yükselirse herkesin dikkatini çekerdi. Bu sefer olacakları engelleyemezdi Leyla. Ateş Yavuz buracıkta öldürürdü.

''Sakin ol! Kocası o, bakar bakar. Sen karışamazsın ki!''

''Abuk subuk konuşma Leyla! Asabımı bozma! Ne demek kocası? Bu işler bitince ayrılacaklar, ne kocası?'' Leyla konuşmaları duyan var mı diye etrafı kontrol etti. Yavuz Ahsen'e, Ahsen de Murat'a dalmış, kendinden geçmişti. Emirhan desen yüzündeki aptal sırıtışıyla aklı Melek'teydi. Rahşan Babaanne, Berdan Dayı ve Ziya Çetin ile derin bir sohbetteydi. Kimsenin Ateş'i fark edeceği yoktu.

''Ona ne sen ne de ben karışabiliriz. Karar verecek olanlar onlar. Hem sen onu bunu boşver de şu aptala bak bir.'' Ateş'in odağını başka yöne çekmek en mantılısıydı. Yoksa o konuşma uzayıp tartışmaya dönüşecekti. Ateş neden uzatıyordu ki Leyla ile laf dalaşına girilmezdi. Leyla bu dünya ya namağlup gelmişti. Hiç kaybeder miydi?

Ateş, Leyla'nın eliyle işaret ettiği yere baktı. Emirhan karşısında pis pis sırıtıyordu. Gözleri yerdeki halının desenleriyle oynaşıyor, elindeki telefonu çevirip duruyordu.

''Ne olmuş Emirhan'a?'' Gözlerini devirdi Leyla. Kocasını akıllı zannederdi bir de. Zekâsına diyecek yoktu da Ateş'in, odunlukta bir numaraydı genç adam.

''Sence?''

''Çatlatma da söyle Leyla ne olmuş?'' Adamın sinirleri daha yatışmadan Leyla yine üzerine gidiyordu.

''Âşık olmuş âşık.'' Leyla kıs kıs gülerken Ateş duyduklarını ilk başta idrak edememişti. Emirhan ve âşık olmak kelimelerini yan yana düşünemiyordu. Daha önce böyle bir şeyle karşılaşmamışlardı. Kuzeni her şeyi kendi içinde yaşayan biri olduğundan böyle şeyleri Ateş'le paylaşmazdı. Kimseyle paylaşmazdı ki zaten.

AH SENDE (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now