Bölüm 57 Part 2 : 'Suçum neydi benim anne?'

En başından başla
                                    

''Hı-hı.''

''Peki, o halde biz çıkalım anne de üzerini değiştirsin.'' Yavuz ayaklanıp kapıya doğru yol aldı. Hala titreyen cep telefonunu elinde tutuyordu. Bir an önce cevap vermek istediği telefon ısrarla çalıyordu. Hesap bilgilerini araştırması için görevlendirdiği adam bir şeyler bulmuş olsa gerekti.

''Tamam, ama bir şey isteyeceğim.'' Arslan masumca Ahsen'e ve babasına baktı.

''Ne istersen bebeğim.'' Ahsen ellerini kucağında birleştirmiş miniğini bekliyordu. Babasından da başıyla onay alınca meramını dile getirdi küçük çocuk.

''Bu gece sizinle yatabilir miyim?''

Yavuz oğlundan böyle bir soru beklemiyordu. Ahsen'le göz göze geldiğinde onun da böyle bir soru beklemediği yüzünden anlaşılıyordu. Her ikisi de ne olursa olsun küçük çocuğu kırmayacaklardı. Zaten ikisini de heyecanlandıran bu isteği kim geri çevirebilirdi ki?

''Elbette ufaklık, gel buraya.'' Ahsen şekerparesini kucaklayıp başına bir öpücük kondurdu. Arslan ilk kez kollarında uyurken yaşadığı tarifsiz duyguları tekrar tatmak için sabırsızlanıyordu.

''Randevumuzu aldığımıza göre çıkabiliriz artık.'' Arslan annesinden ayrılıp ayaktaki babasının elini tuttu. Ahsen'i yalnız bırakıyordu ama aklı karısındaydı Yavuz'un.

''Tek başına halledebilecek misin?'' Halledemeyecek bile olsa genç kızın kendisinden yardım istemeyeceğine emindi Yavuz Arslan Miroğlu. Ahsen ölürdü de Yavuz'un üzerini değiştirmesine yardım etmesine izin vermezdi. Ama yine de sormuş olmak istedi.

''Hallederim.'' Genç kız hallederim demişti ama bacağındaki dar kot pantolona baktıkça halledemeyeceği gerçeği yüzüne vuruyordu. Yapacak bir şey yoktu. Yavuz'dan yardım isteyemezdi.

Arslan ve Yavuz kapıdan çıktığında bir kaç dakika ne yapacağını düşündü. Dar paça kot pantolonu mümkün değil ayağındaki alçıdan çıkmazdı. Çıkarmasa olmazdı. Kaç gündür arbede hastane derken leş gibi olduğunu hissettiği pantolonu bir dakika daha üzerinde durduramazdı. Zaten en büyük ihtiyacı sıcak bir banyoya bile hasret kalacaktı bir hafta. Bu bile psikolojik olarak genç kızı kaşındırmaya yetiyordu Bir çare bulup yıkanmanın yolunu bulurdu da şuan için acil bir şeyler düşünmesi gerekiyordu. Aklına gelenle yüzünü buruşturdu. Kıyafetlerine bir zarar gelmesini kaldıramazdı hiçbir zaman ama el mecburdu. Kesecekti pantolonunu.

Seke seke makyaj masasına ilerleyip çekmecelerden birinde bulduğu makası ekline aldı. Üst çekmeceden bulduğu ıslak mendil kutusunu da kolunun altına sıkıştırıp dolabına yöneldi. Kıyafetlerinin arasında krem rengi çiçekli elbisesini çıkarıp koluna attı. Dolaba tutuna tutuna yatağına varıp pantolonunu içi acıya acıya kesmeye başladı. Ahsen'in kıyafetlerine karşı ayrı bir tutumu vardı. Onlara her zaman narin davranır başlarına bir şey gelsin istemezdi. Elbette ki yenilerini, kat kat pahalılarını istediği zaman alabilecek ekonomik güce sahipti fakat onun derdi para değildi. Güzel giyinmeyi, kendine yakışanı giymeyi severdi Ahsen. O sebepten bir insan gibi davranırdı onlara. El üstünde tutardı. Bu Ahsen Karahan Miroğlu'nun bir ton değişik özelliğinden biriydi işte.

Pantolonunun dar olan kısmını kesip bir çırpıda çıkardı üzerinden. Tişörtünü de çıkarıp elbiseyi başından geçirdi. Oturduğu yerde üstünü başını düzelttikten sonra ıslak mendiller kendini temizlemeye başladı. Bir an önce banyo yapmanın bir yolunu bulmalıydı.

İşini bitirdiğinde hızlıca toparlanıp kapıya kadar seke seke yürüdü yine. Kapıyı açar açmaz Yavuz'u karşısında görmeyi beklemiyordu. Adam onca dakikadır dışarıda kendisini beklemiş olmazdı.

AH SENDE (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin