8.BÖLÜM İPEK BÖCEĞİNİN TATLI TELAŞLARI

2.5K 267 828
                                    

"Küçük bir ipek böceği aşkına yenik düşerse gri kokulu sırları karanlık bulutlara teslim edebilir."

💙💙💙

Aşk doğumunu karşılayan Kız Kulesi, üflüyordu deniz kokulu düşleri. Gerçeklerle sırların alacakaranlık tonları sarmıştı, aşk kokulu bedenleri.
Kalbimden gelen ses susmuyordu, titriyordum istemsizce. Ceketinin altında büzüşmüştüm, kolları sıkıca sarıyordu kırılgan bedenimi.

"Seni çılgın!"

"Beyaz yalanların sonsuzluğa uzanacak gibi görünüyor."

Kardeşimin ve Gökhan'ın sesleri kulağımda çınlıyordu. Kardeşimin vermesi gereken gereksiz tepkileri can dostum veriyordu. Aleyna ise her ne kadar beni onaylamasa da beyaz yalanıma ortak olacağına söz vermişti bugünlüğüne.

"Farz edelim bugün seni okula ben bıraktım. Kuyruklu yalanın ortaya çıkarsa ne yapacaksın?

Sitem dolu sesine anlam veremiyordum. Titrek sesim cılızdı, korkaktı ve telaşlıydı.

"Yalanım ortaya çıkarsa düşünürüm. Sadece annem uyanmadan evden ayrılırsan çok minnettar olacağım. Kovmak gibi olmasın ama."

Cep telefonunu kavrayan elimin sıcaklığını hissedemiyordum. Telefonun ucunda oldukça yapay bir kahkaha koptu.

"Tek bir şartla." diye fısıldadı. "Bana yemek ısmarlayacaksın."

Emre'nin gözleri kıskançlıkla telefonu parçalayacakmışcasına gezinirken kısa kesip kabullenmekten başka çarem yoktu. Ufak sorunu halledip telefonu kapattım. Omuzlarımda gezinen eli düşüvermişti.

"İpek böceğinin telaşlanmasına neden olduğum için çok üzgünüm."

Kirpiklerimin seri halde kırpışmasına izin vermiştim.

"Tatlı telaşlar." diyordum. Dudaklarımda kıvrık tebessüm belirmişti.

Uyanan İstanbul yeni günü selamlıyordu. Kız Kulesine karşı dizilen boş masalara insanlar doluşmuştu. Uyku mahmurluğunda olan aileler, sevgililer ince belli bardaktan çay içiyorlardı şimdi. Herkes hoş beş sohbet içerisindeydi. Uzaklardan kulaklara doluşan "Simitçi geldi hanım!!! Sıcak, gevrek simiiit!!!" sesleri eşliğinde gevrek simidini alıp ağzına atan küçük kız, "yandım annem!" diye bağırıyordu. Annesi, simidi küçük küçük koparıp üfleyerek kızına veriyordu.

Sıcak aile tabloları günün özetini yansıtıyordu adeta. İmrenmiştim sıcak aile tablosuna. Mutlu aileye sahip olan o küçük kız, ne kadar şanslı olduğunun farkına varmayan minik bir bireydi aslında.

"Abim, alasın sevdiğine kırmızı gülcez bea."

Çiçekçi bitmişti yanımızda. Çiçekli entarisiyle süzülüyordu boydan boya. Koluna taktığı sepetten güller taşıyordu adeta. Siyah, dalgalı saçlarının arasına sıkıştırdığı kocaman kırmızı gül, rüzgarla birlikte ahenkle dans ediyordu.

Emre, onay vermesem dahi gül sepetini alıvermişti. Utanmıştım hafiften. Yeni gün beni şaşırtmaya devam ediyordu. Kabuslarım yerini tatlı ama gerçek rüyalara bırakmıştı. Tontiş, al yanaklı kadın ikimize de dualar üfleyerek bize iyi dileklerde bulunduktan sonra salisede kaybolup gitmişti.

Soğuk parmaklarımı sepetin üzerinde gezdiriyordum. Burnuma güllerin tatlı kokusu doluşuvermişti. Kulağımın arkasına sıkıştırdığı gülü narince okşuyordum.

"Gerçeklerin efendisi sensen sevgilim, gökkuşağının renklerini ödünç alıp sevgi kokulu gülüşlerine armağan edebilir miyim?"

Muzdaripçe kıķırdadı. Tatlı buse alnıma değdiğinde sıcaklığın etkisiyle başım dönmüştü. Uzun ince parmaklarını buz kesen parmaklarıma geçirdiğinde fısıldadı sesi.

GÜN DOĞUMU SERİSİ☆YILDIZ DÖKÜMÜ☆Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin