31.Bölüm - Güzel Bir Gün

10.4K 340 23
                                    

Aşağıdaki duyuru kısmını okuyun lütfen. :) keyifli okumalar. Vote ve yorumlarınızı bekliyorum.

Bu bölümü cerenablan adlı okuyucuma ithaf ediyorum. Seviliyorsun :)




"Dünya üzerindeki en saçma kaçırılma vakasını yaşadım resmen."

Yiğit gözlerini yoldan alıp bana çevirdi ve tekrar önüne dönüp bir kahkaha patlattı.

"Ne gülüyorsun be? Mal herif önce beni kaçırdı sonra deli deli hareketler etti sonra ona ihanet etmediği halde kendi adamını öldürdü o da yetmedi Deniz ile işbirliği yapacağına inandı ve bunu ilk senden duyduğumda kahkahayı basmamak için kendimi zor tuttum sonra da bizi öldürmeye çalışırken beyzbol sopalı bir adet Deniz tarafından etkisiz hale getirildi."

"Bu zamana kadar yaşadığımız hangi şey normaldi ki kaçırılman normal olsun."

"Sen de haklısın." diyip önüme döndüm ve başımı cama yasladım.

Deniz 'in beyzbol sopası operasyonundan sonra polis çağrılmış gerekli işlemler halledilmişti. Vücudum ise yorgunluktan çökmüş vaziyetteydi. Ne doğru dürüst bir şey yemiştim ne de dinlenebilmiştim. Bir an önce eve gidip Yiğit'in kollarının arasında uyumak istiyordum.

Araba evin bahçesinden içeri girerken tanıdığım bir mekan görmek içime huzur tomurcukları serpmişti. Araba durur durmaz inip derin bir nefes çektim içime. Güvende hissettirmişti bir nefes. Aynı bir dokunuşun bir sarılışın hissettirdiği gibi. Arkamı dönüp dibimde duran Yiğit'e sarıldım. Boyu uzun olduğu için eğilip başımın üstünü öptü. Bedenlerimiz ayrılırken ellerimiz birleşti ve eve doğru yürüdük.

Odaya girer girmez kendimi sırtüstü yatağa attım. Yiğit de dizlerinin üstüne yatağa çıkıp öne eğilerek üzerime çıktı. Gözlerim her ne kadar fal taşı gibi açılmak istese de yapamıyordum. Sadece ifadesizce bakınıyordum. Bana yaklaştığı her saniye kalbim yerinden çıkacak gibi çarpmıyordu sanki kalbim yerinde yoktu. Nefesim duracak gibiydi. Dudaklarını dudaklarıma bastırdığındaysa resmen nefesim kesilmişti. Yavaşça karşılık vermeye başladığımda keyfi yerine gelmişti. Can bulmuştu bedenim onun bedeniyle. Dudaklarından dudaklarıma geçen oksijen bütün vücuduma yayılıyordu adeta.

Elleri tişörtüme gittiğinde karşı koymadan çıkarmasına müsaade ettim. Sutyenle karşısında durmak garipti. En azından benim için. Dudaklarımızı tekrar birleştirmeden önce kendi tişörtünü de çıkarıp çıplak bedenlerimizin birbirini hissetmesine izin verdim. Dokunduğu her yer alev alev yanıyordu sanki. İki eliyle ellerimi başımın üzerinde birleştirip kendi elleriyle kenetledikten sonra öpüşünü sertleştirdi. Daha istekli öpüyordu bu sefer. Ben de ona ayak uyduruyordum. Onu istiyordum. Her şeyiyle benim olsun istiyordum. Her şeyimle onun olayım istiyordum. Ama aklım dur diyordu. Daha değil. Henüz seni sevip sevmediğinden bile emin olmadığın bir adama kendini kaptırma diyordu.

Yiğit dudağımdan aşağı inip çenemi de öptükten sonra kendini yatağa attı. Hızla aldığım bir iki nefesten sonra ona döndüm.

"Neden durdun?"

"Hazır değilsin."

Anlamıştı hazır olmadığımı. Hissetmişti belki de bilmiyorum ama bu durum beni mutlu etmişti. Anlayışlı bir erkekti Yiğit. Gülümseyip ona uzandım ve dudağına küçük bir öpücük bıraktıktan sonra arkamı dönüp çıplak sırtımı onun çıplak gövdesine dayayarak gözlerimi yumdum. Çok geçmeden Yiğit'in kolu da belimi dolamış kafası dibimdeki yerini almıştı.

UÇURUM (Tamamlandı)Where stories live. Discover now