8.Bölüm-İlk Gece

20.1K 512 33
                                    

Multimedya güzeller güzeli Asel'imiz. Keyifli okumalar.

Dokunmak , hissetmek demektir. Teninde iz bırakmaktır dokunmak. Peki ya sevdiğin insana dokunmak? İşte bunun cevabını bilmiyordum. Hayatımın bundan önceki kısmında hiç aşık olmamıştım. Hiç sevgilim olmamıştı. Olmasına müsade edilmemişti. Bu yüzden bırakın aşık olduğun insana dokunmayı , aşık olacağım bir insan bile olmamıştı. Yiğit bana her dokunduğunda acemilikten olsa gerek titriyordum. Beni yatağa bıraktığında sırtımdaki eli titrememe yeterken nefes almayı unutmuş Yiğit'i izliyordum. Düşünceler kafamda at koştururken ne yapacağımı bilemez halde yatıyordum. Son anda düşüncelerimi toplayıp Yiğit'i ittirdim ve doğrulmaya çalıştım.

"Oyuna fazla kaptırdın galiba kendini?"

İttirmemle bir adım gerileyen Yiğit yüzüme pis bir sırıtışla bakıyordu.

"Halinden memnundun oysaki.. Nefes almayı bile unutmuştun."

Gerçekleri yüzüme utanmadan çarpması sinirimi bozmuştu.

"Kes sesini. Çık odadan üzerimi değiştireceğim."

"Çıkamam."

"Ne demek çıkamam?"

"Asel kendine gel. Bu özel gecede pot kıracak hareketler yapıp annemleri mi şüphelendirelim?"

Haklıydı aslında. Herkes bizi gerçekten evli bir çift sanarken bu tarz şeyler yapamazdık.

"Banyoda giyinebilirsin."

"Tamam."

"Senin kıyafetlerini gardrobun sağ tarafına yerleştirdiler."

Yiğit'i dinleyip gardrobun sağ tarafını açtım ve pudra pembe saten uzun pijaması olan geceliğimi alıp banyoya geçtim. Banyo geniş ve ferahtı. Vizon ve krem renklerle döşenmişti. Geceliklerimi kirli sepetinin üzerine koyup gelinliğin fermuarına uzandım.  Gelinliğin kolundaki detayların zorlamasından dolayı elim bir türlü arkama yetişmiyordu. Belki ucu az daha aşağıda olsa açabilecektim ama şu an yetişemiyordum. Yiğit'ten yardım istesem mi diye düşünürken başka çaremin olmadığı kanısına varıp yavaşça araladığım kapıdan Yiğit'e seslendim.

"Yiğit bakar mısın?"

Elindeki giymek üzere olduğu tişörtü bırakıp yanıma geldi. Üzerinde sadece siyah eşofman altlığı vardı.

"Ne oldu?"

"Şunun fermuarını çok azcık aşağı indirir misin?"

Elimle çok azcık derken yaptığım işaerete bakıp gülümsedi ve kafasını eğdi.

"Tamam dön arkanı."

Dediğini yapıp arkamı döndüm ve kendimi sıktım. Nefesi ensemdeki saçları uçuşturuyordu. Fermuaru yavaşça yarıya kadar indirdi.

"Oldu mu?"

"Oldu sen çıkabilirsin."

Arkam dönük bir şekilde konuştuğumda piççe gülümsediğini hissedebiliyordum. Yiğit banyodan çıktığında kapıyı arkasından kapatıp kilitledim. Üzerimdeki gelinlikten bşr an önce kurtulup kenata bıraktım ve rahat mı rahat pijamalarımı giydim. Aynanın karşısına geçip önceden göndermiş olduğum bakım malzemeleri nerde diye bakındım. Gardropda olduğu gibi banyo dolabında da sağ taraf bana aitti. Makyaj temizleme suyu ve pamuğu alıp yüzümdeki makyajdan kurtulduğumda rahatladığımı hissettim. Bu sefer saçımfa daha az toka olduğu için rahattım. On dakikalık bir uğraş sonucu saçımdaki tokaları çıkarmayı bitirmiştim.
Saçlarımı tarayıp arkama bıraktım ve gelinliğimi alıp banyodan çıktım. Yiğit elinde telefonuyla yatağın karşısındaki tekli koltuklardan birinde oturuyordu. Bende gelinliği diğer tekli koltuğa yayıp yatağın üzerine oturdum ve odayı izlemeye koyuldum. Oda iki bölümden oluşuyordu. İlk bölüm odanın giriş kapısımında bulunduğu çalışma odası gibi olan yerdi. İki tane çalışma masası , kitaplık , masa ve üzerindeki çiçekten oluşuyordu. Orası ve yatağın olduğu kısmı ayıran yarıya kadar bir duvar vardı. Duvarın bu tarafında ise iki tane renkli tekli koltuk , ortalarında bir sehpa ve yine çiçek vardı. Her odada olduğu gibi yatak , gardrop ,komodin ve makyaj masası da yerlerini almışlardı. Ama bir dakika bu odada nşye hiç koltuk yoktu. Ben bu öküzle aynı yatakta yatmazdım.

UÇURUM (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin