when ı was your man*

2.2K 140 304
                                    

Mrb

Ve

hoşçakalın

Zaman, kimisi için bir ilaç kimisi içinse boşlukta akıp giden bir hiçlik. Ve o akıp giden hiçliğin içinde sıkışmış iki beden, ama biri diğerinden daha mutlu gibi görünüyor. Kafam oldukça güzel ve bu da beni düşünceler hakkında felsefe yapmaya itiyor ama onu izlerken gözlerimden akmaya başlayan yaşlar yeni bir boş şişeyi yere bırakmamla yavaşlarken hafifçe gülümsüyorum.

Her şeyi o gece mahvetmiştim, şuan hala yapmaya devam ettiğim şey yüzünden Charlyne'i bir kez daha kaybetmiştim ama hala kalbimin tutunduğu umut dalları olduğunu hissedebiliyordum, her ne kadar Tyler birkaç tanesinin üzerine oturmuş olsa, ya da o son günün ardından aylar geçmiş, geçmişte ki her şey aynı kalmamış olsa bile yaşamamı sağlayan bir umut vardı.

Aylar geçmişti, onu bir kez daha kırışımın, bir kez daha kırılışımın ve diğer tüm telafisi olmayan hataların üzerinden aylar geçmişti ama ben hala beni görme ihtimalini göz ardına alarak buraya gelmiş ve onun en güzel gecesinde, burada oturmuş içiyordum.

Sahi, beni görse ne yapardı? Yüzüme bile bakmaz mıydı yoksa burada olduğumu görüp küçük bir selam vermek için olsa bile yanıma mı gelirdi?

Kendi kendime kahkaha atmaya başlayarak yüzük parmağımın sadece ucundan geçmiş ona aldığım yüzüğe baktım. Eğer o gün, Rachel'la bu lanet yüzüğü almak için gittiğimde karşılaşmamış olsaydım şuan yanımda olup beni yeniden dünyanın en mutlu adamı yapabilirdi.

Elimdeki bütün şansları kaybetmiştim ve şimdi de burada oturup onun dans edişini izliyordum. 

Böyle olmaması gerekiyordu, hep onun benim için yaratıldığını düşünmüştüm birbirimizi tamamladığımızı. Ve hala daha öyle dolduğunu biliyordum, ruhu Tyler'ın yanına yakışmıyordu, bunu sevmemiştim başkasına ait olması düşüncesi canımı acıtıyordu. Başımı duvardan çekip yavaşça yere doğru koydum, burası güzeldi. Mümkünse onu en son gördüğüm yerde ölmek istiyordum bir başkasıyla oluşunu izlemeye kalbim dayanmazdı.

Benim kadınımın bir başkası için olan gülüşlerini incelemek istemiyordum. Tanrı canımı bu gece benden almalıydı. 

Gözlerimi aralayıp ihtişamlı kapıdan içeri baktığımda, şaşkın bakışlar beni hemen yakaladı, ne yaptığımı anlamaya çalışıyordu ama sonra, ben hızla toparlanmaya çalışınca yüzündeki şaşkınlığı mükemmel bir gülümsemeye dönüştü. Dansını yarıda kesip bedeninde oldukça güzel duran elbisesiyle bana doğru ilerlemeye başladı.

Onun için ayağı kalkmayı denedim ancak elim tutunduğum duvardan kayınca tekrar kıçımın üzerine oturmak zorunda kalmıştım.

"Merhaba," şaşkınlıkla çoktan yanıma gelmiş güzelliği incelerken oldukça derin bir çekmekten kendimi alamamıştım. Resmen ışıldıyordu ve hala solgun baktığını fark ettiğim bakışları güzel makyajıyla gizlenmeye çalışılmıştı ama gerçek aşkın acısını geçirebilecek bir şey henüz yoktu.

"Merhaba..." sesim, gereğinden fazla etkilenmiş çıkınca bunu düzeltmek için öksürdüm ve hissettiğim bu yersiz heyecanı bastırmak için yanımda ki içki şişesini kavradım ama boştu. Kısık sesle bir küfür mırıldandığımda tıpkı benim gibi yere oturdu.

"Çok güzel görünüyorsun," elimde olmadan dudaklarımdan çıkan sözcükler bunu fark etmesiyle onu, bu geceki ilk gerçek kahkahasını atmaya iterken iç sesim devreye girdi.

Belki, dedi. Üç ay sonraki ilk gerçek kahkahasıdır.

Ama bu mümkün olabilir miydi? O çocuğun yanında mutlu görünüyordu.

"Teşekkür ederim." güzel cildini kapatan tüm o zırvalıklara rağmen, yanakları kızardığında dudaklarında çekingen bir gülümseme vardı. "Mutlu olduğunu görebilmek güzel." sızlayan burnum, göz pınarlarıma biriken gözyaşlarımla birlikte gülümseyerek yanıma geldiğinden beri deli gibi ışıldayan gözlerinde ki parçalanmışlıkla buluştuğunda hafifçe omuz silkip ileride durmuş birkaç çocukla gülerek bir şeyler konuşan Tyler'a baktı.

"Dışarıdan öyle mi görünüyor?" dudaklarını birbirine bastırıp başını yeniden bana çevirdi. "Evet, biraz..." sağ gözümü hafifçe kısarken ceplerimi sigara bulabilmek için yokladım ama o da bitmişti sanırım. "Yeni bir erkek arkadaşın var, ne dolduğuna dair hiçbir fikrimin olmadığı sikik bir partide en sevdiğin şarkıda dans ediyorsunuz ve... Bilmiyorum. Mutlu olmadığını söyleyebilir misin?"

Kaşları şaşkınlıkla havalanırken bedenini birkaç santim geriye çekip beni daha rahat bir şekilde inceledi. "Az önce yeni bir erkek arkadaş mı dedin yoksa ben bu gece biraz fazla mı içtim?" ruhum, içimden çekiliyormuş gibi bir his her yanımı sararken yavaşça yutkundum. "Evet, o senin erkek arkadaşın değil mi?" alacağım cevaptan korktuğumu belli eden bakışlarım gök yüzüne dönerken dudaklarından çıkan küçük bir kıkırtı gülümsememi bastırmama sebep oldu.

Kalbimi hala böylesine attırabiliyor olması iyi bir şey miydi?

"O benim erkek arkadaşım değil." dizlerimi kendime çekip, kollarımı da üstüne koyduğumda gözleri yüzümde geziniyordu. "Bunu sana düşündüren ne?" dudaklarım şaşkınlıkla aralanırken düşünceli bir ifadeyle konuşmaya başladım. "Louis." dedim ilk olarak. "Louis bana sevgili olduğunuzu ve bu günde bir şeyleri kutladığınızdan bahsetti ben.." söyleyeceğim diğer tüm şeylerden vazgeçip gözlerine baktığımda kaşları hafifçe çatıldı.

"Ah, bu... Yanlış olduğuna göre sende... Rachel'la çıkmıyorsun o zaman?" 

"Hayır." dedim biraz yüksek bir ses ve telaşla. "Hayır, hayatımda kimse yok. Senden sonra hiç olmadı." gerginliğini gülüşünün altına gizleyerek elleriyle oynamaya başladığında gözlerim hala yüzük parmağımın ucunda duran ve sıktığı için bulunduğu yeri artık beyazlaştırmaya başlayan yüzüğe kaydı. Emin değildim. Kabul eder miydi bilmiyordum ama soruların canı cehennemeydi.

Kaybedecek bir şeyim yoktu, denemekten zarar gelmezdi ya da diğer tüm o beni yüreklendirmeye yarayacak zırvalıklar. 

"Aslında," boğazımı temizleyerek bakışlarının odağının tekrar ben olmamı sağladığımda meraklı baka gözlerine sevgiyle gülümsedim. Tekrar beni canlı hissettiren tüm bu şeyleri hissetmek iyi hissettirmişti. "Seni kaybetmekten korktuğum için geldim, ben... Sizin ilişkinizi falan kutladığınızı düşündüm ve... Bilmiyorum, seni kaybetmeye hazır değilim, seni kaybetmeye hiçbir zaman hazır olmayacağım, Charlyne." 

Gözleri,  sarhoş bir adamdan beklemediği bu itirafla irileşirken bu sefer ayağı kalkmayı başarıp ellerini kavrayarak onu da kaldırdım. "Bana hissetmeyi bile düşleyemeyeceğim hisler, anlar yaşattın, beni hiçbir şeyken her şey yaptın ve ben hayatım boyunca bir daha asla bu son ayı asla tekrar yaşamak istemiyorum. Ve bu da ancak sen benimle birlikte olursan mümkün." yüzüğü işaret ve baş parmağım arasına alırken, ikimizde kapıda durmuş bizi izleyen bedeni görmezden gelme kararı almış gibiydik. "Aslında bunu her şeyi mahvettiğim, senin doğum günün olan gece de yapmayı planlıyordum ama işler o gece tahmin ettiğim gibi yürümedi, ama bu gece öyle olmasını umuyorum."

Dizlerimin üzerine çöktükten sonra yüzüğü ona doğru uzattım, derin bir nefes alırken gözlerinin içine bakarak bu gece onu tamamen büyük bir şokun içine çekecek, benden asla beklemediği bir şey yaptım.

"Benimle evlenir misin?"

SOOONNNN

ıqlwauhdckjdowıdojxkcjhfslkdjkxlknl

LAN BÖYLE SON MU OLUR AMK YAZARI DEMEYİN, SONU TAMAMEN SİZE BIRAKTIM

İSTER CAHRLYNE'İN zAYN'İN AĞZINA TEKMÜK ATARAK TYLER'A KOŞTUĞUNU HAYAL EDİN 

İSTERSENİZ DE SONSUZA DEK MUTLU YAŞADIKLARINI

diğer hikayelerime bakmayı unutmayın ve son kez oy ve yorum yapmayı, şimdiden oy ve yorumlar için çok çok teşekkür ederim

SİZİ SEVİORUM AŞK ÇİÇEKLERİM🌹❤

SHİP İSMİNİ SİKEM AMA YİNE DE SHİP

#ZLYNE 

When I Was Your Man || z.mWhere stories live. Discover now