flashback

2K 132 60
                                    

Kapıyı yapabildiğimin en iyi şekliyle sessizce aralarken nefesimi tutmuştum. Vereceği tepkiden deli gibi korkuyordum ancak, onu eve getirmek zorunda olduğumu da biliyordum. 

"Şimdi sessiz ol." deyip kocaman tıpkı benimkilere benzeyen ela gözlerine kısa sürede kalbime yerleşen sevgiyle baktım. O, büyüleyiciydi. Gerçek dışı bir şey gibiydi, ona bakmak içimi ısıtmaya başlamışken ona karşı neden böyle olduğumu bilmiyordum.

Kapıyı yavaşça kapatarak salona göz attım. Burada yoktu. 

Ama olduğu zaman beni mahvedecekti. Kesinlikle bir kavgaya hazır olmalıydım ancak onu orada öyle bulunca aklıma eve getirmekten başka bir şey gelmemişti. Soğuktan kızarmış burnu ve yanaklarında işaret parmağımı yavaşça gezdirirken gözlerini birkaç kez kırpıştırarak tebessüm etti.

Tanrım. Çok güzel bir kızdı.

"Charlyne?" evde olup olmadığını kontrol etmek için ismini seslendiğimde cevap gelmedi. Bu biraz derin bir nefes almama sebep olurken onu koltuğa oturtup burada beklemesini söyledim. Bana anlayan gözlerle baktığında hızlı adımlarla odaya ilerledim ve kapıyı açtım. 

İşte, kadınım buradaydı.

Biraz sonra muhtemelen kafamı koparacak olan kadınım.

Üzerinde bornozu vardı, ben geldiğimde henüz duşta olmalıydı ancak şimdi tüm baştan çıkarıcılığı ile karşımdaydı. "Charlyne?" ismini yeniden söylediğimde gülümseyerek bana dönerken dolaptan çıkardıklarını yatağın üzerine bıraktı.

"Sevgilim." bornozunu çıkarmadan iç çamaşırı ve siyah taytlarıdan birini giydiğinde ona yaklaştım. Aslında, böyle bir fırsatı asla kaçırmazdım ama aşağıda bizi bekleyen şey beni geriyordu. Sütyenini takmak için bornozunu çıkarıp bana arkasını döndüğünde kopçaları arkada yakaladım ve onu biraz daha kendime çekerek nefesimi boynuna bıraktım.

"Zayn?" geri çekilip bana bakacağı sırada ona engel olduğumda gülerek kendini bana yasladı. Boynuna küçük öpücükler bırakırken kopçasını takıp ellerimi karnının üzerinde birleştirdim. "Sen iyi misin?" elinin birini karnındaki ellerimin üzerine koyup diğerini  geriye atarak saçlarıma getirdiğinde yanağımı şakağına yasladım.

Olduğum yerde onunla yavaş bir şekilde salınırken nasıl bir ruh halinde olduğunu çözmeye  çalışıyordum.

"İyiyim, sen?"  dedim karşılık olarak. Dudaklarımı ilk önce şakağına daha sonrada kulak arkasına bastırırken eli saçımda geziniyordu. "İyiyim." dedi ama sesinden onunda benim ne yapmaya çalıştığımı anlamayı denediğini sezdim. 

"Bu senin bana 'Ben bir boklar yedim ama nasıl söylemem gerektiğini bilmiyorum.' uysallığın mı yoksa bana mı öyle geliyor?"  bana yasladığı kalçasıyla beni ittirerek kollarım arasından çıktığında gözlerimi kaçırdım.

"Çok kızacağım bir şey mi?" bluzunu üzerine geçirip benim kalın ceketlerim arasından aldığı bir tanesini giyerek tekrar önümde durdu. Bense sessiz kalmaya devam ettim. 

"Pekii, bu sefer batırdın mı?" 

"Açıkçası.. Bilmiyorum. Sen söyle." diyerek elini tuttum ve onu odadan çıkardım. Kısa bir süre içinde salona girdiğimizde, koyduğum yerde yoktu. Panikle biraz daha koltuğa yaklaştığımda yana devrildiğini ve güzel gözleriyle sessizce etrafı izlediğini görmemle gülmeme engel olamadım ancak tuttuğum el kaskatı kesilmişti.

Yutkunarak ona döndüğümde bir koltuğa, bir de dolu gözlerle yüzüme bakıyordu. "Charlyne," ona doğru bir adım attığımda elimi bırakarak bir adım geriledi.  "Bana sakın bu gördüğüm şeyin düşündüğüm şey olduğunu söyleme." 

When I Was Your Man || z.mWhere stories live. Discover now