flashback

1.9K 125 23
                                    

Yüzüme çarpan el, ardından duyulan bir bebek kıkırdamasıyla uyandığımda oldukça derin bir nefes alıp hala yanımda olduğundan emin olmak için elimi yan tarafa atarak yatağı yokladım ancak Charlyne yoktu. Gözlerimi kaşlarımın çatılmasıyla eş zamanlı olarak açtım ve etrafa baktım.

Bu bebekten başka bir şey yoktu.

"Sen bir baş belasısın." dedim bana gülümseyerek bakan surata. Sanki komik bir şey söylemişim gibi gülerek ellerini yanaklarıma koyduktan sonra suratımı cimciklemeye başladı.

Gözlerimi devirerek ellerini kucağına indirdim, ama doğrulacağım sırada başını göğsüme devirerek küçük poposunu yavaşça üzerime taşıdı. 

Tanrım. Güzelliği ve bu uysallığı karşısında içimin eridiği aşikardı ama, benim çocuğum olmamasını her şeyden çok istiyordum. Baba olmak için hazır hissetmemi sağlasa da Charlyne'den olan bebeğimi bu şekilde sahiplenmeyi tercih ederdim. Kimden olduğunu dahi bilmediğim bir çocuktan değil.

Elimin biri sırtına koyduğumda neredeyse yok olduğunu fark ettim. Çok küçüktü.

Minyatür bir insan gibiydi ve avucumun içi tüm sırtını kaplıyordu. 

Avucumun içini yavaşça hareket ettirip sırtını okşamaya başladığımda kapı açıldı ve içeri Charlyne girdi.

Gözleri bir kaç dakikalığına bizde takılı kalıp düşüncelere dalsa da sonrasında boğazını temizleyerek odanın içindeki lavaboya girip kapıyı kapadı.

Dakikalar geçtikçe, ben bu bebeği benimseyip, bir baba şefkatiyle yaklaştıkça onunla olan bağımın koptuğunu hissediyordum. Bu canımı yakıyordu. Berbat hissettiriyordu ve ihaneti bir daha affetmeyeceğini biliyordum.

Uzun bir süre içerden çıkmayınca kucağımda yatan bebeği yavaşça yan tarafa bıraktım ve tam bu sırada giydiği ceketin içine işlenmiş bir isim gördüm. 

"Vay canına, demek bir ismin de varmış, Mali." alnına bir öpücük bırakarak banyo kapısına yaklaştım. "Charlyne?" kapıyı birkaç kez tıklatıp cevap vermesini bekledim. Cevap gelmeyince kapıyı açmayı denedim ancak arkasında bir şey olduğu için sadece aralandı.

"Kapının arkasında mısın?" dedim bir kez daha şansımı deneyerek ancak cevap vermedi. Kapıyı biraz daha ittirerek içeri girmek için zorladım ancak dudaklarından sadece "Yapma." cümlesi döküldü. Ardındansa burnunu çektiğini duydum.

Derin bir nefes alarak alnımı kapıya yaslayarak elimi kapının üzerine koydum.

"Ağlama."  

"Ah, bunu söylediğin ne iyi oldu. Bende ağlamamı durdurabilmek için bunu söylemeni bekliyordum, teşekkürler Zayn." söylediği şeye gülerken, bana gözlerini devirdiğini biliyordum.

Aslında gülünecek bir şey yoktu. Büyük bir hayal kırıklığı yaşıyordu. Hala bu evde, benimle kalması bile mucizeydi.

Ben uyurken haber vermeden gider diye sabah 5'e kadar bekleyip, sonrasında dayanamayıp uyuya kalmıştım. Sonuç olarak buradaydı ama bu ona iyi gelmiyordu.

"Yanına gelmeme izin ver." 

"Gitmek istiyorum." dedi benimle aynı anda. Seslerimiz birbirine karıştığı için anlamadım yada beynim algılamak istemedi.

"Ne?" fısıltının mümkün olabilecek en düşük tonuyla konuştuğumda kapı açıldı. Artık tam karşımda duruyordu ve,

Gitmek mi istiyordu?

When I Was Your Man || z.mOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz