-31{m} -

707 47 39
                                    

"Bana yalan söyledin."

Luhan duygularını belli etmedi. Şu üç yılda duygularını nasıl saklayacağını öğrenmişti. Tam da şu an gerginliğini nasıl saklıyorsa hepsi tecrübelerinden dolayıydı.

Şaşkın görünmeyi denedi. Yapabildiği çoğu iyi şeyden biri de buydu; rol yapabiliyordu.

"Ne? Neden bahsediyorsun?"
Kaşlarını çatmıştı. Onun aksine Veliaht Prens'inkiler gerçekten de çatıktı.

Prens rahatsızca boğazını temizledi.
"Jongdae bana Yixing'in abin olduğunu söylemişti."
Bana yalan mı söylüyorsun?
Beni kandırıyor musun Luhan?

Luhan düşünür gibi yaptı. Elbette o anı hatırlıyordu. Hiçbir şeyi unutmadığı gibi onu da unutmamıştı.

Konuşmadan önce inandırıcı olsun diye çatık kaşlarını düzeltip onları kaldırmıştı.

"Ah,o mu?"

Sehun imayla baktı. Luhan onu oyalamıyordu değil mi? Yine de uzaktan bakınca o gerçekten masum gibiydi, ya da genç adamın aşktan gözü kör olmuştu.

Savunmasını dinledi.

"Muhafız Jongdae onu benim yanımda görünce kim olduğunu merak etti. Tam kim olduğunu söyleyecektim ki Yixing benden önce davrandı."

Ama 'Yixing' kim olduğunu gizledi.

"Neden?"
Neden böyle bir şey yaptı?

"Jongdae'nin onu kovmasından korktu."
Sehun derin bir nefes aldı. Kasıldığının, ancak omuzları inince farkına varabilmişti.

Yine de aklına başka bir şey takıldı. Jongdae onu niye kovacaktı?

Bir kez daha öfkesinin yükseldiğini hissediyordu.

"O kim? Ne sıfatla BENİM SARAYIMA GİRİP ÇIKABİLİYOR ?"

Benim kısmını söylerken sesi daha sert ve imalı çıkmıştı. Evet bu saray onundu, çok yakında ise 'tamamen' onun olacaktı.

Öfkesinin sebebi Yixing denen çocuktan haz etmemesiydi.

"Ailemden haber getirdi."

Luhan, bir kez daha kendini savundu. Eğer atak yapmazsa yalan söylemeye devam edecekti.
Yüzündeki sarı ışık kas hareketleri ile farklı tonlarda yansırken yanı başındaki sevgilisine imayla baktı.

"Hem benim sarayım da ne demek oluyor?"

"Burası benim ülkem ve benim sarayım. O bir Çinli"
Ben Çinlileri sevmem.

Luhan'ın bir anda değişen haline baktı. Eğik kaşlarını tekrar çatmıştı. O kadar sert çatmıştı ki Sehun düşünmeden edemedi.

Gerçekten rahatsız mı oldun?
Bunu dememeliydim, bana çok kızacak.

Güzel adam Sehun'un yüzüne unutamayacağı bir bakış attı. Sehun'un daha önce görmediği, gözlerinin koyulaştığı ve dişlerini sıktığı bir ifade.

"Ben de Çinliyim"

Luhan bir hışımla ayağa kalktı.
Belki Sehun o an lafları ile yalanını ortaya çıkaracaktı ama şimdi olay unutulmuş hatta başka bir acı sözün etkisi yerini almıştı.

Luhan'ın içinde bu söze karşı az da olsa bir öfke yoktu ama Yixing olayını unutturmak için Sehun'u suçlu duruma düşürmeliydi.

Aptalım ben.

Sehun, suçluluğun getirisiyle bir şey diyemiyordu. Luhan'ın vatanı Çin'di. Onu doğuran kadın bir Çinliydi. Arkadaşları, ailesi, yetiştiği yer...

OH Kingdom-Forbidden Love ➻ HunhanWhere stories live. Discover now