-30{m}-

744 49 29
                                    

1 Ay sonra...

Luhan akşamın karanlığında yavaşça yürüyordu. Bugün yapması gereken bütün askeri görevleri yerine getirmiş şimdi ise yapacak başka görevi yoktu. Genç adam ise biraz düşünmek için akşam karanlığında dolaşmak istemişti.

Veliaht Prens Oh Sehun...

Onu seviyordu... Luhan baş düşmanına aşık olmuştu. Onun zarar görmesini istemiyor aynı zamanda da kendi hak ettiği koltuğu ele geçirmek istiyordu.

Ne yapabilirdi? Onu nasıl kurtarabilirdi?

Bütün bu düşüncelerle çimenlerin arasında adımlamaya devam etti yüzünde ki gergin ifade ile.

"Prens Hazretleri"

Kendisine Çince seslenildiğini fark edince arkasını döndü.  Hizmetçi cariyelerden biriydi. Genç adam ona baktı, hizmetçi kız eline bir not tutuşturduğunda kimden olduğunu anlamaya çalışıyordu. Luhan tek kaşını kaldırarak karşısında ki hizmetçiye baktı.

"Cariye Huon selamlarını iletti."

Genç adam başını onaylar nitelikte salladı ve hizmetçinin gitmesini bekledi. Genç kadın sessiz adımlarla gecenin karanlığında kaybolurken Luhan'ın içini merak kavurmaya başlamıştı. Yavaşça etrafını kolaçan etti ve elinde ki kağıdı açtı.

"Cuma, güneş batarken."

Kağıdı buruşturdu. Ondan yardım istemişti, bu aldığı yardım onun çok işine yarayacaktı.

İleride oturup sohbet eden askerlere baktı. Gecenin karanlığında aydınlanmak için meşaleler yakmışlardı. ateşin  Kağıdı yanan ateşin içine atarken yüzünde ciddi bir ifade vardı.

Sana aşığım Sehun ama daha fazla bekleyemem. Lütfen beni affet...

(Y. N:Cariye Huon, 28.bölümde vardı. Aşçı casus ile birlikte Luhan ile tanışmıştı.)
***************
"KALDIR!"

Bağırdı Jongin sert sesiyle. Onu pür dikkat dinleyen diğer adamlar öğretmenlerinin sözünü tutup dediği gibi kılıç tutan ellerini kaldırmışlardı.

Kılıçlar tahtaydı ama sorun değildi çünkü eğer tahta olmasaydı henüz bir aydır kılıç öğrenen öğrenciler bir yerlerini kesebilirdi.

"İNDİR!"
Jongin bir kez daha bağırdı. Kyungsoo da tıpkı bir öğrenci gibi eşlik ediyor ve ustalıkla uzun olanın dediklerini yapıyordu her ne kadar kılıç kullanmakta iyi olsa da.

1 aydır gelip gidiyor, Jonginle konuşuyor ve ona daha yakın olmaya çalışıyordu. Her fırsatta ona maddi yardımda bulunuyor, esmer olan reddetse de söz dinlemiyor bir bahane buluyordu.

Jongin bir adamın yanına doğru yürümeye başladığında Soo'nun gözleri otomatik olarak o yöne kaydı.
Adam kılıcı doğru tutmuyor, bedenini yanlış hareket ettiriyordu.

"Yanlış yapıyorsun."
Diğerleri yaptıkları harekete devam ederken Jongin adama vücut duruşunu göstermeyi denedi.

Onun ince ve kaslı vücuduna bakarken Kyungsoo'nun kalbi eriyordu. O an yaptığı işe odaklanmada güçlük çekerken gözlerini Jongin'den alamadı genç adam. Ellerinin ne yaptığını bilmiyordu bütün odağı Jongin ve onun hareketlerindeydi. Kyungsoo neredeyse ağzından salyalarını akıtacaktı.

Onu daha iyi görebilmek için biraz sağa yaklaştı aynı zamanda kafasını biraz daha sağa eğmişti.

"Ah!"

Yanındaki adamdan ses geldiğinde gerçekliğe döndü. Kyungsoo utanır bir edayla adama baktı ve hafifçe kafasını öne eğerek konuştu.

"Özür dilerim."

OH Kingdom-Forbidden Love ➻ HunhanWhere stories live. Discover now