-27-

637 59 36
                                    


Açılan kapı ile başını kaldırdı.

"Mektup yollamışsın... Xiao?"

Yixing çatılan kaşlarıyla hızla yanına çömeldi. Luhan'ın yüzünde hayattan bezmiş bir ifade vardı. Gözleri bayık bakıyor, dudakları titriyordu.
Ağlamamak için kendini zor tutan bu adam bacaklarını kendine çekmiş yerde oturuyordu.

Dolan gözlerini saklamak için başını çevirdi.

"Ne oldu? Canını sıkan bir şey mi var?"

Çin Prensi başını olumsuz anlamda salladı. Sehun'un elbette evlenmesi gerekecekti, o bir Prensti fakat onun başka birine dokunacağı düşüncesi aklına geldikçe genç adam deli oluyordu.

Yixing sanki aklını okumuş gibi mırıldandı.
"Oh Sehun ile ilgili mi?"
Luhan adını işitince hızlanan kalbi ile gözlerini kapattı. Dün gece belki de hayatının en güzel gecesi olabilecekken onun yaptığı...

Yixing'e güvenme!
Olumsuz anlamda başını salladı. O arkadaşı da olsa ona asla güvenemezdi fakat o geçerli bir bahane duymadan onu rahat bırakmayacaktı.

"Bu sefil askerlerin yanında vakit geçirmek artık beni rahatsız ediyor.

Soylu bedenim eskiden pamuklu yataklarda istirahat ederken şimdi yerde yatmak zoruma gidiyor.

Neden zorluklarla karşılaşan hep ben oluyorum?"

Yalandı. Bütün kelimesi yalandı.
Luhan, eğer Sehun'u görebilecekse bu zorluklara katlanmaktan zevk duyardı.

Gözlerini kırpıştırdı.

Arkadaşı destek verircesine omzunu sıktığında başını ona döndürmüştü.

"Çok az kaldı. O çocuk ile işin bittiğinde Efendi Tu Yang Kore'yi işgal edecek.

Biraz sabret Xiaohan, her şey ülkemiz için.
Efendi Tu Yang için."
Efendi Tu Yang için?

Sakın belli etme Xiaohan, o da onlardan.
Şaşkınlık içini doldururken yüz ifadesini bozmamayı denedi. Artık şüphesi kalmamıştı. Amcası, tahtı istiyor ve bu yolda da Luhan'ı kullanıyordu.

Emindi ki Sehun'u öldürmesini istediğinde Luhan işini yapınca başka birine de onu öldürtecekti.

Verdiğin zehirler...
Luhan, Amcası buradayken ona zehir içiriyordu. Muhtemelen az içmişti.

Bir an önce Çin'e gidip ondan kurtulmalıyım. Eğer bir şey yapmazsam beni öldürecekler.
Zhang Yixing ise amcasının  adamıydı.

"Efendim!"
İkisi de birden açılan kapıya baktı. Yixing'in birliklerinden bir asker gelmişti.
Arkadaşı tekrar Prens'e dönüp hafifçe sırtını sıvazladı.

"Bir şeye ihtiyacın olursa ben buradayım."
O gülümsediğinde gülümsemeyi denemişti.

"Xiao Luhan?"
Yixing kapıdan çıkarken ismini duydu oturan adam. Yere bakan gözleri kapıyla buluştuğunda Sehun'un köşkünden bir Saray Hanımı ile göz göze gelmişti.

Yavaşça oturduğu yerden kalktı. İçinde merak vardı.
Acaba Sehun onunla mı görüşmek istiyordu?
Ya da bir mesaj mı yollamıştı.

Kapıya yaklaştıkça arkayı daha rahat gördü ve gördüğü şey göz devirmesine sebep oldu.

Üç büyük kova su ve ahşap küvet.

"Choi Wan senin için..."
"Burası Xiao Luhan'ın odası değil. Karıştırmış olmalısınız."

OH Kingdom-Forbidden Love ➻ HunhanWhere stories live. Discover now