Hiçbir Şey Eskisi Gibi Olmayacak

575 33 17
                                    

Ne konuştuklarını duymak için yanaştım.

"Başka yolu yok Kemal."

"İkna etmem imkansız." Kemal Bey'le konuşan adamı tanımıyordum. İpek gözlerini yere sabitlemiş hiç de hoş olmayan bir şekilde gülümsüyordu.

"İkna etmezsen sonuçlarına sen katlanırsın Kemal. Dediğimi yaparım bilirsin. Bu iş olacak."

"Bana zaman ver o zaman. Bu kadar kısa süre içinde ikna edemem. Hem olayları hazmedemez."

"Bir avuç ergenin yaptıklarına bak. Bu işi en kısa zamanda halledeceksin. Yoksa başına gelecekleri biliyorsun." Kısık çıkan seslerinden sinirlendiği anlaşılıyordu. Neyden bahsettiklerini bilmiyordum. Ama İpek'in de aralarında olması kafamı karıştırmıştı.

Biraz daha kulak kabarttım. "Hem kızım istenmeyecek bir kız değil." cümleyi duyar duymaz gözlerim kocaman açıldı. O adam İpek'in babası mıydı? O zaman o adamda mafyaydı. İpek bu işin içindeydi. Tabiki İpek işin içindeydi. Bu ihtimali nasıl düşünmezdim. İstedikleri neydi o zaman?

Ben yaşadığım şokun etkisindeyken duyamadığım konuşmalar geçirdiler. Sena'nın odasına geri döndüm. Sandalyeye çöküp düşünmeye başladım.

"Hem kızım istenmeyecek bir kız değil."

İpek. Kim isteyecek onu?

"İkna etmezsen sonuçlarına sen katlanırsın Kemal."

Kemal Bey kimi ikna edecekti? İpek'i kim isteyecek? Aklıma düşünceler geldikçe nefes alışverişim hızlanıyor ve gözlerim doluyordu. Böyle birşey olmazdı. Bu imkansızdı. Bu ihtimali düşününce ter basmıştı. Cebimden toka çıkarıp saçlarımı sıkı bir şekilde topladım.

Sena kımıldanmaya başlayınca yanına gittim. Yavaş yavaş gözlerini kırpıştırdı. En sonunda tamamen açtığında tavana sabitledi.

"Sena.." Sesim çığlıklara bürünmüş fakat fısıltı olarak çıkmıştı.

Gözlerini tavandan ayırmadı. "O iyi olacak." Yutkundu. "Az önce konuştuk." Gülüyordu ama gözlerinden yaşlar da süzülüyordu. "O iyi Ela, sadece bana ihtiyacı var." Gözlerini bana çevirdi. Ne diyeceğimi bilmiyordum.

"Söylesene. O iyi desene. Seni bekliyor de. Saçını düzelt yanına böyle gitme de." Hıçkırmaya başlayınca yanına çömdüm.

Burnunu çekti. "Buradan çıkmam lazım beni bekliyor." Hışımla yataktan kalkınca kapıya yönelip hemşireye seslendim. Ama arkadan bi anda beni çekti. Boş bulundum yalpalayarak yere düştüm. Sena kolundan iğneyi yine çekip çıkarmıştı. Kolundan kan sızıyordu. Toparlanıp ayağa kslkasıya kadar Sena kapıdan çıktı.

Arkasından fırladım. Nereye gidebileceğini biliyordum. Ameliyathanenin önü boş olduğuna göre Tuna yoğun bakımda olmalıydı.

Asansörlerin önüne geldim. Tuşlara sürekli basıyordum. "Hadii". Beklemekten vazgeçip merdivenlere yöneldim. Hızlı adımlarla yoğun bakımın önüme geldiğimde onları nihayet gördüm.

Nefesimi dışarıya verip adımlarımı hızlandırdım. Sena cama yapışmış, hıçhıra hıçkıra ağlıyordu. Bora ruhtan farksızdı. Caner Sena'yı sakinleştirmeye çalışıyordu.

"Sena'cım, kendin dedin iyileşecek. Lütfen kendini yıpratma."sesimin bu kadar çaresiz ve titrek çıkmasına sayısızca küfür ettim.

Sena'nın söylediği kelimeler anlaşılmıyor, hepsi hıçkırığında boğuluyordu.

Bora'ya baktım. Bıraktığım gibiydi. Hemşireye söylesem ona da sakinleştirici verebilirler miydi acaba? Sakinleşmeye ihtiyacı vardı. Olanları kendi suçu olarak görüyordu.

CORDELIA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin