Suçlu Kim?

587 33 20
                                    

 

Multimedyada Emir var :)

İyi okumalar :)


"Bence artık uyumalısın Bora. Ameliyattan çıkınca haber verecekler zaten." Şu an dediğim cümleye kendim bile inanmıyordum. Bora Tuna'yı ameliyatta bırakıp hayatta uyumazdı.

Kafasını ağır hareketlerle sağa sola salladı. "Hayır. Burada bekliyeceğim." Gözlerinin altı kıpkırmızıydı. Ve ona kıyamıyordum.

"Ben bir Sena'ya bakayım, kendine gelmiş mi." Kafasıyla onayladı. Hastaneye geldiğimizden beri kendine gelmemişti. Hoş, hiçbirimiz kendimizde değildik. Sena olanları duyunca kriz geçirmişti. Emir hala yoğun bakımda yatıyordu. Tuna'yı ameliyata almışlardı. Bora kapının önünden ayrılmıyordu.

Kemal Yetkiner. Bora Yetkiner'in babası. Benim Bora'mın babası. O şu an iki kişiyi yaralamıştı. Kendi oğlunu ve onun arkadaşlarını kaçırmıştı. Arabada onunla geçirdiğim dakikalar aklıma gelince ürperdim. Kollarımı kendime doladım ve Sena'nın yattığı odaya girdim.

Hemşire onun serumunu kontrol ediyordu.

"Serumu ne zaman biter?"

"İkinciyi yeni taktım."dediğinde gözlerim Sena'nın koluna kaydı. Delik deşikti. Morarmıştı. Hemşire nereye baktığımı anlamıştı. "Kolundan sürekli çıkarmaya çalıştı. Yeni damar yolları aramak zorunda kaldık. Ve şu an uyuyor."

"Ne zaman kendine gelir?"diye endişeyle sordum.

"Şiddetli bir sinir krizi geçirdi. İlacın etkisi geçince tekrar sakinleştirici yapacağım. Daha uzun süre kendine gelmez. Geçmiş olsun." Hemşire odadan çıkarken ben orada dikeldim. Rica etsem beni de uyutabilir miydi? Bi 10 yıl uyusam hiç fena olmazdı. Kapının yanındaki sandalyeyi Sena'nın yanına çektim. Saçlarını düzeltmeye başladım. Kendinde olsa ve saçlarını görse çıldırırdı şu an. Deli dolu enerjik arkadaşımın şimdi burada böyle yatması içimi burkmuştu.

Derin bir uykuda olduğu ağır ağır nefes alış verişinden belliydi. Gözlerinin altı mordu. Elini elimin içine alıp sıktım. Emir'e bakmam gerekiyordu. Odadan çıktım. Hastaneden nefret ediyordum ve inanılmaz bir şekilde bütün değer verdiğim insanlarla birlikte hastanedeydim.

Yoğun bakımın önüne gelince durdum. Caner'i tamamıyle unutmuştum. Yoğun bakımın önüne çökmüş elleriyle sarı saçlarını çekiştiriyordu.

Gözlerimin dolmaya başladığını hissettim.

"Caner..." Kafasını kaldırdığında darmadağındı.

"Hala onu o cam odada tutuyorlar!"diye sinirle bağırdı ve saçlarını daha çok çekti.

"Şişşt. Hayır. Çıkacak. Bunu biliyoruz."dedim cılız bir sesle ve yanına çöktüm. Daha kendi söylediğime inanmıyordum. Pekala, şu an yaşadığım hiçbir şeye inanmıyordum.

"Kurşun omuzundan çıkmış. Sinirleri zedelenmiş. Vücudu hala şokta."derken ellerine bakıyordu.

Koridorda ayak sesleri yankılandı. Hemen ayağa kalktık. Bir grup doktor bizim önünde bulunduğumuz yoğun bakıma girince bizde girmeye çalıştık.

"Ne oluyor? Ona birşey oldu?" Caner gerçekten çok endişeliydi.

"Geride durun lütfen!" Diyerek bizi uzaklaştırdılar. Caner'in elini yanağımda hissedince ürperdim. Parmağını gözümün altında dolaştırıp çekince ağladığımı anladım. Demekki artık göz yaşların akmak için benden izin istemiyorlardı.

CORDELIA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin