Günün Sonunda, Hayat Bir Ders

956 55 9
                                    


Resim Ela :)
Okuyan beğenen herkese çok teşekkürler :)
 

İyi okumalar :D

Bora'nın ağzından:

Son derse girmedim. Zaten ders bedendi. Tuna'ya söylemiştim. Çıkışta Karşıyaka'ya gidecektik. Ve ben Ela'ya orada duygularımı açıklayacaktım. Kırmızı bir gül aldım. Dersin bitmesine az kalmıştı. Okula hızlı adımlarla yürüdüm.

Bahçede yoktu. Spor salonunda olmalıydı. Spor salonundan dışarıya top sesleri yankılanarak geliyordu. Kapıyı yavaşça araladım. Ve şok oldum. Ela ve Caner sarmaş dolaşlardı. Hafiften öksürdüm. Caner'in gözü elimdeki güle kaydı. Ve sırıttı. Ben bu çocuğu öldürürüm!

Vücudum sinirden titriyordu. Nasıl olabilir bu? Caner'i evire çevire dövmemek için kendimi zor tutuyordum. Tutuyordum çünkü ben Caner'e şiddet gösterdikçe Ela benden uzaklaşıyordu. Yavaşça arkamı dönüp salondan çıktım.

Bahçeye çıktığımda elimdeki gülü yavaşça çöp kutusuna attım. Bitmişti. Başlamadan. Mantığım almıyordu. Acele etmiştim belki de. Ya da bencillik yapmıştım. Kendi duygularımı düşünmüştüm. Ela'nın ne hissettiğini bilmiyordum. Kendi hislerime göre planlar yapmıştım. Tam bir aptalım!

Arkamdan ayak sesleri geliyordu. Yavaşça arkama döndüm. Ela yanıma geldi.

"Bak, Bora yanlış anlamanı istemem..." devam edecekken susturdum. Ela'nın bir suçu yoktu. Ben onun hislerinden emin değildim ki. Bencildim. Kendimi düşünerek hareket etmiştim. Ama onun da benim gibi hissetmesini ne çok isterdim.

Bu sırada Tuna ve Sena yanımıza geldi. İkisi de benim Ela'ya açılacağımı düşünüyorlardı. Beş dakika önce bende öyle düşünüyordum.

"Hadi bakalım, bekle bizi Karşıyaka!" Tuna'ya gülümsedim. Durgun halimden anlamış olacak ki kızlardan uzaklaşınca "Ne oldu?" diye sordu.

"Tuna, ben kendi hislerimden eminim, ama Ela'nınkileri bilmiyorum." Tek kaşını kaldırıp bana baktı. "Yani diyorum ki ya Caner'i seviyorsa?"

Ela'nın ağzından:

Bir anlık sevinçle Caner'e sarıldım. Tamam, büyük bir yanlıştı. Ve Bora bizi öyle görmüştü. Arkasını dönüp gittiğinde içimden bir parçanın koptuğunu hissettim. Caner bana bakıyordu.

"Bir anlık sevinçle öyle davrandım. Özür dilerim." Dedim.

"Özürlük bir şey yok. Asıl ben benimle sevincini paylaştığın için teşekkür ederim." Gülümseyip çantamı aldım ve Bora'nın gittiği yöne doğru gitmeye başladım.

Bora dalgın dalgın duruyordu. Bizi yanlış anlamış olmalıydı.

"Bak, Bora yanlış anlamanı istemem..." diye devam edecekken beni susturdu. Yüzüme bakmıyordu. Bu canımı acıttı. Bana bakmasını istiyordum. Gözlerime bakmasını ve dinlemesini.

"Hadi bakalım, bekle bizi Karşıyaka!" Tuna oldukça heyecanlıydı. Sena benim suskunluğumu anladı. Tuna ve Bora önden gitmeye başlamışlardı.

"Ela, ne oldu? Suratın kireç gibi."

"Bir yanlış anlama oldu. Hiç keyfim yok. Gitmesek?"

"Keyfin yoksa yerine getirmek için kesinlikle gitmeliyiz."

Sessiz kaldım. Tartışma yapacak durumda değildim. Sena beni zorla evime sürüklemişti. Aceleyle altıma kot pantolon üstüme bir tişört ve trençkot geçirdim. Saçlarımı saldım. Anneme nereye gittiğime dair bir mesaj çekip evden çıktım.

(...)

Araba yolculuğu tuhaftı. Tuna arabayı kullanıyordu. Sena da yanında oturuyordu. Ben ve Bora arkada; o sol kapıya ben de sağ kapıya yapışmış oturuyorduk. Sürekli cama bakmaktan boynum ağrımıştı. Ama inat işte. Dönüp Bora'ya bakamıyordum. Camdan yansımaya baktığımda onun da sürekli inatla cama baktığını gördüm.

CORDELIA Onde histórias criam vida. Descubra agora