İşte Şimdi Yandım!

1K 59 10
                                    

multimedya da Tuna var :D

Kendi başıma çoraplar örmüştüm işte. Harika! İpek yetmedi Büşra çıktı. 

"Neyden bahsettiğini anlamadım. Ben sadece İpek'e duyduğumu söyledim." dedim. Koca bir yalan! 

"Burda oyun oynama Ela. Emniyette çalışan yakınların varsa mobese kayıtlarına bakmak kolay" 

Mobese mi?! Yok artık! Boğazımda koca bir yumruk oluştu. 

"Merak etme. İpek'in haberi yok. Yani henüz." Tek kaşını kaldırarak bana baktı. Tehlikeli bir yerlere geliyoruz. 

"Ne demek istiyorsun?" Sesim titrememişti. Bunun için binlerce şükür.  

Düşünceli bir şekilde kafa salladı. 

"Diyorum ki; eğer istediklerimi yaparsan İpek öğrenmez. Ama yapmazsan..." 

"Şantaj mı yapıyorsun?" 

"Ne istersen de. Ama İpek öğrenirse sana ne yapacağını ben bile tahmin edemem." 

"Bu saçmalıklarla uğraşamam." Arkamı dönüp gidiyordum ki kolumdan sıkıca kavradı. Acıyla yüzümü buruşturdum. 

"Yanlış zamanda yanlış şeyler gördün Ela. Senden istediklerimi zamanı gelince yapacaksın yoksa İpek'in azabına kendini hazırla." 

Hışımla arkasını dönüp gitti. İyi halt yedin Ela. Şimdi ne yapacaktım peki? Kendi ellerimle kendi kuyumu kazmıştım. Kendimi kaskatı hissediyordum. Ve hissiz.

Eve döndüğümde annem ve babam çoktan işe gitmişti. Ahsen bilgisayar oyunu oynuyordu ve Güler teyze de mutfakta yemeklerle uğraşıyordu. Bende mutfağa gidip kendime bir sandviç hazırladım ve odama çıktım.

İpek ve Büşra'yı düşünmek istemiyordum. Büşra kim bilir neler isteyecekti? Peki yapmazsam ve İpeğin kulağına giderse bana ne yapacaktı? Düşündükçe karnıma ağrılar girdi. İki gün sonra okullar açılacaktı ve buraya geldiğimden beri başıma beladan başka birşey açmıyordum. Yaşama enerjimi emmişti resmen Büşra. Kalan enerjim de bitsin diye ders kitabımı açtım.

...

Aradan üç saat geçmişti. Ancak beş sayfa ilerleyebilmiştim. Kafam o kadar doloydu ki! Doluluktan düşünemiyordum. Sadece sayfalara boş boş bakıyordum. Dayanamadım. Ruhum daralıyordu. Sahile inmeye karar verdim. Üstümü değiştirdim, Güler teyzeye nereye gideceğimi söyleyip dışarıya çıktım.

Sabah sahile giderken yolu aklıma kazımıştım. O yüzden bulmam zor olmadı. Banka oturdum. Mis gibi kokan deniz havası yüzüme doğru esiyor, biraz olsun içimdeki sıkıntıyı alıyordu. 

"Seni de sahilden topluyorum." Korkuyla yerimden sıçradım. Sena'yı görünce rahatlamıştım. Gülmsedim. 

"Canım? Ne oldu sana tırın altında kalmış gibisin?" Benzetmesi için Sena'ya teşekkürler. O kadar mı kötü görünüyordum? 

"Sena..." Devamını getiremedim. Vücudum hıçkırıklarla sarsılmaya başladı. Ağladığıma inanamıyorum. 

"Ela? Ne oldu sana?" Ona sıkıca sarıldım. Sakinleşmem gerekiyordu ama sinirlerim iyice bozulmuştu. Ondan ayrılıp gülmeye başladım. İyice balataları sıyırmıştım. Bana tuhaf tuhaf baktığını görünce gülmem daha da şiddetlendi. 

"İçtin mi sen?" 

Sakinleşmek için iki kesik nefes aldım. 

"Sena. Ben. Kendimi iyi hissetmiyorum." 

"Canım, ne oldu? Bana anlat." Anlatmalı mıydım? Gözlerimi elimin tersiyle sildim. O an keşke İzmir' e taşınmasaydık diye düşündüm. 

Buraya geldiğim ilk gecede olay yaşamıştım. Ve bu, hala etkisini koruyordu. İpek, beni tehdit eder bir ses tonunda konuştuğunda, elimde bir koz olduğunu düşünmüştüm. Üstelik o zaman zafer kazandığımı sanmıştım. Ne kadar salağım! Sonra başıma bir de Büşra çıkmıştı. Ne isteyecekti acaba? İstediğini yapmazsam İpek bana ne yapacaktı? Bir damlanın tekrar yanağımdan akıp gittiğini hissettim. Ne kadar güçsüzdüm böyle?! 

"Sena, sana anlatmam gereken şeyler var." Bu yükü tek başıma taşıyacak kadar cesaretli değildim. Hem belki Sena bana akıl verirdi? 

"Seni dinliyorum Ela." 

"Demek burdasınız. Kız kıza dedikodunuzu mu böldüm yoksa?" İkimiz birden dönüp Tuna'ya bakınca ciddi bir ortamı böldüğünü anladı. 

"Hımm. Anlaşılan mesele ciddiydi. Ela? Sen ağladın mı? Neler oluyor?" 

Tekrar gözlerimi silip gülümsedim. 

"Yok birşey Tuna. Gerçekten. Sadece sinirlerim bozuldu biraz." 

Sena, hala bana beklentiyle bakıyordu. Dudak hareketleriyle 'sonra konuşuruz' dedim. 

"Anlaşılan pek keyfiniz yok. Bende biraz dolaşırız diyordum." Tuna'ya baktım. 

"Şu an pek iyi değilim. Siz isterseniz gidin." dedim. 

"Hımm. Sen gelmeyeceğine göre Sena da gelmez. Ben Bora'yı arayayım." dedi ve uzaklaştı. 

"Burada rahat konuşamıyoruz." dedi Sena. "Bu gece bizim evde kal." Gerçekten odama gidip aptal hayatımı düşünmek istemiyordum. 

"Annemlerle konuştuktan sonra size gelirim. dedim. Nefes alışverişimi düzeltmeye çalıştım. Hala az önce yaşadığım krizin etkisindeydim.

Yanlarından ayrılıp eve gittim. Annemi izin almak için aradığımda her zamanki gibi izin verdi. Bende soluğu Sena'larda aldım. 

Meraktan çıldırıyordu. O yüzden odasına gidip direk kendimi onun yatağına attım. Bana soru soran gözlerle bakıyordu. Karşıma bağdaş kurup oturdu. Bende yerimden doğruldum. Ve anlatmaya başladım ilk geldiğim günden... Gözleri iri iri açılmış beni dinliyordu. İpek'i orada tehdit ettiğimi öğrendiğinde bana 'salaksın' bakışı attı. Büşra'yı söylediğimde ağzı açık kaldı.

"Mobese mi? Orada göründüğünden emin misin? Yani görse bile nasıl kanıtlayacak?" 

Şaşırdım. Çünkü bunu düşünmemiştim. 

"Benim bir planım var." dedi. Zorla da olsa gülümsedim. En azından birimizin aklı çalışıyordu. 

...

Sena gerçekten deliydi. Bu fikri ortaya atması için çıldırmış olması gerekirdi zaten!

CORDELIA Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon